Geceye doğru Doğan uyuyakaldığı için onu uyandırmak yerine Barkın'ı da burda kalması konusunda ikna ettim. Şimdi Barkın, benim odamda yatıyordu. Doğan ise karşımdaki büyük koltuktaydı. Ben bilerek odamı Barkın'a vermiştim. Onu burda izlemek için. Kalkıp yanı başına oturdum. Hala aklım almıyordu söylediklerini.
Hissetmiyordu, hiçbir şey hissetmiyordu. Bir hastalık yüzünden deli yerine koyulmuş ve hastaneye yatırılmıştı. Şok tedavisi görmüştü ve bildiği her şeyi unutmuştu. Üzülmeyi bilmiyordu. Ama kalbi, kalbi hala vardı. Umudum da vardı bu yüzden. Her şey yoluna girecek, Doğan iyileşecekti.
Başında daha fazla beklemedim ve kendi yatacağım koltuğa döndüm. Üstüme yorganı örttükten sonra gözlerimi kapattım.
Uyandığımda Barkın ve Doğan'ın seslerini işitiyordum. Ancak, yeni uyandığımdan olacak ki algılayamıyordum. Yaklaşık yarım saat boyunca uyanık olduğum halde yatakta durdum. Asya yanıma gelirken kalktım. "Uyandım,merak etme." deyip banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıktığımda Doğan karşımdaydı. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp ona baktım. "Bir şey mi oldu?" diye sordum hafif şüpheli bir sesle. O ise gülümseyerek karşılık verdi. "Ruhsal hislerim varsa, hadi hissettir bana." Gülmeden edemedim. Böyle karşımda gülünce, o gözleri kısılınca gözlerinden öpme isteğime zorla engel oluyordum. Oysa bir öpsem gözlerinden, belki bu ikimize de iyi gelir.
"Ne yapıyorsunuz, banyonun önünde mi buluştunuz?" Asya gayet garip bakışlarıyla bize bakarken banyo kapısını açtığında ikimizde güldük. "Buluşmak için ideal bir yer." dedi Doğan. Asya ona cevap vermedi. Ondan korktuğunu biliyordum, ama bu korku Doğan'ı kötü hissettirebilirdi. Doğan, Doğan üzülebilirdi.
Koluna girdim. "Kahvaltı hazırlayalım." deyip onu mutfağa çekeledim. Barkın mutfaktaydı ve kahvaltı hazırdı. Doğan'ın kolundan çıktım. Mutfak tezgahına yaslanıp Doğan'a baktım. "Asya," dediğimde böldü beni. "Benden korkuyor. Sizde mi farkettiniz?"
"Doğan, o böyle bir şeyle karşılaşmadı ki hiç. Geçer korkusu. Senin ona zarar vermeyeceğini anlar o da, sıkma canını." dedi Barkın. Oysa canını sıkmalıydı. Doğan, bir şey hissetmeliydi. "Asya öyle yapınca içinde bir şey oluyor mu?" diye sordum. Sakince bir sandalye çekip oturdu.
"Onu korkuttuğum için gitmek istiyorum, moralim bozuluyor. Gülesim gelmiyor sanki."
Güldüm. İnsan sevdiği adamın üzülmesine gülümser mi? Gülümsedim.
"Üzülüyorsun," dedi Barkın. Sonra o da gülümsedi. "Asya, bırak böyle davransın. Sen üzüntüye alışana kadar, o da sana alışır."
"Ben," dedi işaret parmağıyla kendini göstererek. Sonra bana baktı. "Ben üzüldüm mü, gerçekten?"
Başımla onayladım. Hala gülümsüyordum. İçimden yalnızca bu geliyordu. O üzülse bile, hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CIPA
ChickLitHayatım normaldi, ona aşıkken, onunla oturup konuşmadan, içini bilmeden her şey normaldi. Doğan Alas, hissedemediği her acıyı onun yerine hissetmeyi öğreniyorum. Sıradan geçen günlerim, okula gelip beni almasıyla bitmişti. Biz yaklaşmıştık ya birbir...