İyi okumalar. :)
Yengesi, Sude'yi odasına götürüp kapıyı kapattı. Sude ne olduğunu anlamadan yengesi onu yatağına oturtmuştu.
"Anlat bakalım!" Dedi yengesi Esra hanım, yatakta bağdaş kurup.
"Neyi?" Diye sordu Sude anlamayarak. O da bağdaş kurmuştu.
"Bugün eve bakmaya gittiniz ya! Nasıl bi evdi, güzelmiydi? Beğendin mi? Küçük müyd-"
"Kocamandı!" Dedi Sude yengesinin sözünü keserek. Yengesi şaşkınca Sude'ye baktı.
"Sen ciddimisin?!"
"Valla."
"Anlat! Nasıldı?!" Diye sordu heyecanla. Sude heyecanla anlatmaya başladı. Evin dışını, kaç katlı olduğunu, hangi rengin daha çok hakim olduğunu, kaç odası olduğunu, terasını, terastan gördüğü büyük havuzu vesaire herşeyi anlattı. Yengesi hayranlıkla dinledi onu.
"İşte, en sonunda da yatak odasına baktık." Dediğin de yengesinin gözleri açıklamıştı.
"Yatak odan nasıldı peki?"
Sude heyecanla yatak odasını da anlatacağı sırada, Aslan'ın onu öptüğünü hatırladı ve yüzü soldu. Yengesi onda ki değişikliği farkettiğin de hafifçe gözlerini kısıp ona bakmaya devam etti.
"Güzeldi." Dedi sadece Sude.
"Sadece güzelmiydi?" Dedi şüpheyle. Sude başını salladı.
"Noldu orada?" Diye sordu bir anda. Sude telaşlandı.
"Birşey olmadı yenge." Dedi elleriyle oynayarak, telaş yaptığı için de terlemeye başlamıştı.
"Benden saklamana gerek yok yengecim." Dedi gülümseyip elini Sude'nin ellerinin üzerine koydu. Sude pes etmiş, omuzları düşmüştü.
"Beni öptü." Dedi bir anda Sude. Esra hanım şok oldu.
"Ne!?" Diye bağırdı farkında olmadan. Sude telaşla yengesinin ağzını kapattı.
"Yenge bağırmasana!" Dedikten sonra elini ağzından çekmişti Sude.
"Ne bileyim kızım! Sen pat diye söyleyince heyecan yaptım!" Sude yengesine inanamıyormuş gibi baktı.
"Sen niye heyecan yapıyorsun ki sanki?" Yengesi omuzlarını kaldırdı.
"Ne bileyim?" Dedi ve devam etti.
"Eee nasıl bir duyguydu?!"
"Korktum." Dedi Sude. Yengesi kıkırdadı.
"İlk olduğu için korkman normal, bende ilk zamanlar abinden korkmuştum. Şimdi o benden korkuyor!" Esra hanım Sude'nin ilk kez bi adama yaklaştığı için korktuğunu sanıyordu. Ama Sude'nin psikolojik rahatsızlığından haberi yoktu. Hiç kimsenin haberi yoktu! Sadece babası biliyordu.
Sude'nin, abisinin de konuda geçmesiyle yine yüzü düşmüştü. Abisinin adını bile duymak istemiyordu. Çocukluğundan beri aynı şeyi yapıyordu abisi. Onu dışlıyordu, görmezden geliyordu. Hep kendisini düşünüyordu. Yine aynı şeyi yapmış, kendisini düşünmüş, Sude'yi dışlamıştı. Çocukluğundan beri hep göz yummuştu abisinin bu tavırlarına. Ama bu sefer yummayacaktı, bu sefer abisini o görmezden gelecekti.
Abisi bu sefer bunu hak etmişti.
*
Aslan Sude'yi evine bıraktıktan sonra kendi evine geçmiş, her zaman uzandığı koltuğuna yerleşmişti. Telefonunu cebinden çıkartıp annesini aradı. Daha annesi Ayla hanımın ve babası Doğan beyin haberi bile yoktu nikahı olacağından. Annesi öğrendiğin de burnundan fitil fitil getirecekti Aslan'ın ama Aslan buna dayanabilirdi. En azından öyle umuyordu.
"Efendim oğlum?"
"Nasılsın anne?"
"İyiyim birtanem sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Konuyu uzatmak istemiyorum. Üç gün sonra nikahım var. Burda olun." Aslan böyleydi işte. Hiç bir şeyi uzatmayı sevmiyordu. Annesi şok olmuştu duyduklarıyla.
"NE?!" Diye bağırdı Ayla hanım. Aslan telefonu kulağından uzaklaştırıp, yüzünü buruşturdu.
Allah'ım bu nasıl bir ses! Bu sesi otuz yıldır neden ben çekiyorum! Gerçi babamı es geçmemek lazım! En azından ben evi ayırdım, kendimi kurtardım. Adam hâlâ çekiyor!
"Ya ne demek ben üç gün sonra nikâhlanıyorum! Nasıl nikâhlanıyorsun?! Bu nasıl olur?! Üç günde nasıl nikah kıyabilirsin!? Baban bile benimle bir ay içinde nikahlanmıştı!!"
"Üç gün değil anne, bir hafta."
"ÇOK MU UZUN??" Aslan yine uzaklaştırdı telefonu.
"Hiç bir şeyim hazır değil! Ne giyicem ben?! Başımı hangi model yapıcam?! Hemen alışverişe çıkmam lazım! Gelinime hediye olarak ne alıcam?! Ya çıldırıcam şimdi!! Daha gelini mi bile görmedim! Gelini mi görmek istiyorum!"
"Gelince görürsün."
"BABASI KILIKLI SENİ!!" Aslan daha fazla dayanamayıp telefonu kapattı.
Annesi Ayla hanım telefonu kulağından çekip ekrana baktı şaşkınca.
"Kapattı." Dedi, başını kaldırıp merdivenlerden inen kocasına baktı.
"Noldu hayatım?" Diye sordu Doğan bey.
"Aslan bey üç gün sonra nikâhlanıyormuş! İnanabiliyor musun? Üç gün sonra!!"
"İyi." Dedi Doğan bey başına geleceklerden habersiz.
"Nasıl iyi ya?! Ne demek iyi?! Hiç birşeyim hazır değil benim!! Ne giyicem?! Başımı nasıl yapıcam?! Hiç birşeyi düşünmed-" Doğan bey karısının susmayacağını biliyordu. Onu susturmanın tek bir yolu vardı ve onu yapmıştı. Karısının dudaklarına yapıştı. Otuz yılı aşkın süredir tanıyordu karısını. Onu susturmanın tek yolu buydu. Ayla hanım kocasının öpüşüne karşılık verdi. Sonra durdu ve geri çekildi.
"Beni susturmak için öptüğünü biliyorum! Uyuz herif! Oğlun da sana çekmiş işte! İstediğini yapıyor! Kendi başına hallediyor işini!" Ayla hanım ayağa kalktı ve merdivenlere doğru ilerledi sonra durdu kocasına baktı.
"Bu sefer susmayacağım! Bu sefer beni öperek susturamayacaksın! Daha gelini mi bile görmedim! GELİNİMİ GÖRMEK İSTİYORUM!" Diye bağırdı ve yukarı çıktı. Ayla hanım böyleydi, sinirlenir ağzına geleni söyler, iki gün sonra da hiç birşey olmamış gibi gülüp eğlenirdi.
Doğan bey sırıtıp başını iki yana salladı.
"Başımın tatlı belası."
*
Beğenip yorum yapmayı unutmayın. :):)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEFECİ (Zoraki Evlilik)
Teen FictionErkeklerden iğrenen, evlenmekten korkan genç bir kız. Ve bu kıza aşık bir tefeci. Peki, bu iki genç evlenirlerse ne olur? * Klasik Mafya hikayesi değildir. Bilginize. İlk yayım tarihi; 3 Temmuz 2019 *Küfür içerir.