5. Bölüm / Hayat'ın Garip Oyunu

944 70 55
                                    

ALAÇATI/TÜRKİYE

Derya'dan:
Sandalyenin buz gibi demiri içime işliyordu. Yavuz neredeydi acaba? Yoksa... Kapa çeneni Derya dedim içimden. Yok öyle bir şey.
Bir bağırış sesi duydum, Yavuz; Yavuz'un sesiydi bu. Birden kapı açıldı, çok az bir ışık süzmesi giriyordu içeriye. Gölgeler gördüm, birden karşımdaki boş sandalyeye ağzı burnu mosmor, kaşı dudağı kan içinde olan Yavuz'u, kocamı, oturttular.
"Ya-y'avuz!" Ağzımdan bu kadarı çıkabilmişti sadece.
"Sakin ol Derya! Ben ben iyiyim sen iyi misin?"
"Yavuz ben iyiyim, işkence mi ettiler? Ne yapacağız? Nasıl çıkacağız burdan? Bu adamlar kim? Neredeyiz!"
Yavuz'un yüzüme bakan çaresiz gözleri daha çok kuşkulandırıyordu beni.

Çolak defteri kapanmıştı. Üç yıl boyunca Çolak ile uğraştı ülkemiz, birçok şehit verdik, birçok aile dağıldı, ama bitmiyorlardı işte!

HOLLANDA

Benden:

Çok güzel ama bir hayli tehlikeli bir plan kurmuşlardı. Türkiye'den kaçan Çipli Kimlik hazırlayan bir terörist grubunu yok etmeleri gerekiyordu.
Bu grup Türkiye'de rahat hareket edebilmeleri için teröristlere çipli kimlik hazırlıyordu.
Operasyon planı şu şekildeydi:
Binanın çatısına helikopterden atlama yapacaklardı, Eylem, Semir ve Ece çatıya atlayacak,
Sedat, Birkan ve Burcu aşağıdan binaya girecek; Emre ise binanın arkasından tırmanarak ikinci kata girecek, kapıları açacaktı. Tek sıkıntı helikopterin fark edilme ihtimali olmasıydı ama aksi halde içerideki terörist grubu binanın çatısındaki helikopterle kaçabilirlerdi.
Bu riski göze alacaklardı. Helikopterin gece saatlerinde fark edilme olanağı daha az olduğu için operasyonu gece yapma kararı almışlardı.

Eylem'den:

Çok güzel ve mantıklı bir plan yaptık. Ama içimde büyük bir kuşku var nedense. Türkiye ile irtibat kurmam 20-25 gün daha yasak. Burcu ve Birkan bu akşam yemeğe çağırdılar beni ve timdeki diğerlerini. Kendilerini, şuan olmayan ailelerinden bahsedeceklerini biliyorum. Ve doğal olarak beni de sorgulayacaklar. Yemeğe hiç katılmak istemesem de ilk haftadan insanları bozmak istemiyorum.

Akşam BurBir çifti lojman:

Benden:

"Herkes masaya geçsin gençler hadi bakalım, Ece gel yemekleri getirelim."

Burcu'nun sesi ile Ece yerinden kalktı mutfağa ilerledi; Semir'in ayağa kalkması ile Emre Birkan ve Sedat yerinden kalktı sofraya yöneldiler ki mutfaktan gelen ses ile hepsi irkildi. Ufak bir kadın çığlığı ile kapının çalması bir oldu. Birkan ve Sedat mutfağa koştu Emre ise kapıyı açtı.
"Burcu elindeki tabakları düşürmüş sıkıntı yok!"
Sedat'dan gelen ses ile herkes rahatladı ve kapıya yöneldiler.
Gelen Eylemdi.
"Bir ses duydum iyi misiniz?"
"Hoşgeldin Eylem, önemli bir şey yok birden tabaklar elimden kaydı Ece de korktu." Diye ekledi Burcu.
Herkesin sofraya geçmesiyle yemek başladı. Eylem'in İstanbuldaki timden farklı olarak dikkatini çeken bir şey vardı burada. İstanbul'da Keşanlı konuştuğu zaman dahi Efe, Çaylak yerinde doğrulurdu.
Ama burda masada Semir konuşurken Emre ve Birkandaki rahatlık dikkatini çekmedi değil.
Genç sarışın adam anlatmaya başladı.
" Bizim ailelerimiz yok, kimimiz ailesini Srebrenica katliamında kimimiz Kırım'da kimimiz ise Türkiye'de kaybetti ve hepimizin yolları burada kesişti."
Komutanlarının bu sözleri üzerine sırayla anlatmaya başladılar.
Sedat:
"Babam'ı hiç tanımadım, annem de Kırım'da 2002'de köyümüze yapılan bir saldırıda vefat etti. Akrabalarım nerde hiç bilmem. Kahraman devletimiz beni ülkede korumaya aldı. Bir sevgi evinde büyüdüm.  En büyük hayalim asker olmaktı. İlk iki yıl Türkiye'de 6 yıldır da Hollanda da görev yapıyorum."
Emre devam etti: " Ben kendimi bildim bileli yetimhanedeyim. Ateş abi vardı ben ilkokula başladığımda Askeriyeye yazılmıştı hatırlıyorum. Bir gün ziyarete gelmişti askerliğinin ilk yılında, sanırım Eylem senin geldiğin timdeki Ateş abi, Ateş Acar."
"Evet, kardeş gibiyiz Ateşle, İstanbul yetimhanesinde büyümüş. Seni o mu teşvik etti?" Diye ekledi Eylem.
"Ateş abiyi üniforma ile görünce çok etkilendim, ilkokuldan beri istiyordum ve Askeriye sınavlarına Türkiye'de girdim, kaldığım yurdun posta kutusunda birden adıma gelen bir mektup ile de Hollanda da görevime baslayacağımı öğrendim ve bu güzel insanlarla 3 yıldır bu tim'deyim."
Emre'nin lafı bittiğinde bir sessizlik oluştu. Birkan ve Burcu'nun konuşması için di bu sessizlik. Burcu başladı:

Payidâr EyFetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin