6. Bölüm / Operasyon

887 65 36
                                    

Hollanda
Benden:
Bütün gözler Eylem'in üzerindeydi. Herkes onun kendisinden, ailesinden, hayatından bahsetmesini bekliyordu. Eylem söze başladı:
"Ben 17-18 yaşıma kadar Fransa'da büyüdüm. Annem Türk babam Fransız. Türk yemekleri, Türk alışkanlıkları ile büyümüş olmanın verdiği Türklük kanı denen şey bende vardı. Fransa istihbaratına çalıştım uzun bir süre. Sonra Karabayır'a geldim, orada tutuklu kaldım; dönme imkanım vardı ama dönemedim. Beni oraya bağlayan çok sebep vardı çünkü. Sonra bir sebeplerden Türk İstihbarat'ına atandım. Annem babam ve kız kardeşim yaşadığımı bilmiyor. O da bir görev gerekçesi. Çok basit kurallar üzerine kurulmuş bir hayatım vardı. Ya yaşarsın; Ya ölürsün. Ya seversin; Ya sevmezsin. Fethi ile birlikteydik 1 yıldan uzun bir süre. Sonra görevli olduğum Tim ile İstanbul'a atandık. Tim'in iki İstihbarat elemanından biriydim. Mutluyduk, mutsuzduk, üzülüyorduk, ağlıyorduk, gülüyorduk falan derken benim de yolum buraya düştü ve artık buradayım."

Ece hemen lafa atladı: "Fethi peki? Nişanlındı sanırım. Anlatmak istersen..."
"Belki bir gün, ama şimdi değil." dedi Eylem.

"E herkes birbirini tanıdığına göre kalkalım biz artık, yarın operasyon var dinlenmemiz lazım."
Semir komutanın bu sözleriyle Emre ve Sedat ayağa kalktı. Birkan ve Burcu ile herkes  kapıya ilerledi, cift misafirleri geçirdi. Erkekler ve Eylem aşağı inerken Ece bir üst kata çıktı. Orada yaşıyordu. Eylem'in de kaldığı lojman iki-üç bina ilerideydi. Erkekler kendi tesislerine ilerlerken Eylem de lojmana geçti.

Eylem'den:

Evin içi bıraktığım gibi değildi sanki(?) Farklı bir koku sinmişti eve, ne kadar da çok Fethi kokuyordu aslında. Sanki yatak odasında resimlere dokunulmuş, yatak bozulmuştu.
"Yorgunluktandır Eylem, kendine gel!" dedim ve kendimi yatağa bıraktım, soğuk ve bi o kadar da sıcak yatağa. Kalbim sanki bu gece farklı atıyordu. Anlamadığım bir şekilde gittikçe hissizlik çöktü üstüme, gereksiz bir rahatlama ve gerisi...
...
Uyandığımda saatin 9u geçtiğini fark ettim. Saat 10 da operasyon merkezinde olmalıydım. "Ne kadar çok çabuk ve çok uyumuşum." dedim kendi kendime.
Bir şeyler atıştırdım, hazırlanıp çıktım. Arabaya bindiğimde içimi gecekinden de farklı bir his kapladı.
Çok garip şeyler olacaktı... En azından öyle hissediyorum.
...
Ortak salona girdim, Birkan ve Burcu hariç herkes oradaydı.
"Akşamki operasyon için herkes hazır mı gençler." Duyduğum ses ile irkildim arkamı döndüğümde kapı eşiğinde Birkan'ı gördüm.
"Ben hazırım, her zaman."
Diğerleri de hazır olduklarını belirtince son kez operasyon planını gözden geçirmek için masaya oturduk.

...
"Eylem, Ece atlamaya son 3 dakika!"

Helikopterin diğer ucundan duyduğum Semir'in sesi ile yerimden doğruldum. 3 dakika sonra çatıya atlayacaktık. Saat 01.20 civarıydı. Şehrin ışıkları hâlâ yanıyordu ancak bina ıssız bir yerdeydi.
"Komutanım ben hazırım." Diye ekledi Ece.

"Eylem, Ece helikopter çatıya tam olarak inmeyecek. 7-8 metre kadar havadan iplerle aşağı ineceğiz. Helikopter binaya konarsa içerden anlaşılırız. Bu da bütün operasyonun çöp olması demek."
'Tamamdır benim için sıkıntı yok."
"Emredersiniz komutanım"

Helikopterin kapıları açıldır.
"Hazır; Atla!"
Gelen komutla kendimizi belimizdeki iplere güvenerek boşluğa bıraktık, daha önce hiç böyle bir şey denememistim. Ama anlaşılan diğerleri bu duruma alışıktı.
Binanın çatısına ayaklarımız bastığı gibi ipleri helikoptere geri saldık, helikopter yavaş ve sessizce uzaklaştı.
Çatıda birkaç dakika pusuya yatacaktık.
...
Benden:

"Tıraş görüşünde birileri var mı?"
"Nerde Birkan ya... Baksana hepsi uyumuş şerefsizlerin. Çıt yok."
"Beyler o kadar emin olmayın, özel eğitimli terörist bunlar, ne olur ne olmaz temkinli olalım."
Burcu, Birkan ve Sedat binanın girişinde etrafa bakıyorlardı.
Emre binanın arkasından düz duvara tırmanırmışcasına  trabzanlara basa basa yukarı çıkmıştı. En yakınındaki büyük camı lazerle kesti, bir cerrah gibi yavaş ve dikkatli hareket ediyordu. Emre'nin fark edilmesi demek bütün planın suya düşmesi ve belki de hepsinin orada şehit düşmesi demekti.
Camın kestiği parçasını bir elinde tuttu, diğer eliyle camın kulbunu çevirdi ve ayakları ile kendini sabitlediği trabzanlardan kendinini içeri attı. Yavaş ve sakin bir hareketle camı yere bırakıp sessizce kapıya ilerledi. Kapıyı patlatanayacağı için en temizi içeriden açacaktı.
Kapıları açtı; Birkan ve Burcu içeri girdi. Sedat merdiven arasında pusuya yattı.
Telsiz: (Bi: Birkan, Bu: Burcu, Em: Emre,S:Sedat, Ey: Eylem SK: Semir Komutan)
SK: Herkes yerini aldı mı?
S: Aldık komutanım. Hareket için emrinizi bekliyoruz.
SK: Güzel. Eylem sen aşağıya Emre'nin yanına in içeriyi kontrol edin, birileri varsa da işinizi biliyorsunuz.
Ey: Tamamdır.
...
Semir ve Ece çatıda pusuda lazerli tüfekleri ile orman yolunu izlerken aynı anda Emre ve Eylem aşağıyı temizliyordu.
SK:Ormana doğru biri koşuyor bu bu  Baran çetenin lideri sol kolu yarım olan adam! Eylem Emre adamın peşinden gidin. Çabuk!
Ey/Em: Emredersiniz!

Payidâr EyFetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin