16. Bölüm / Dayıoğlu

866 53 80
                                    

Ateş bianda yerinden kalktı; "O olamaaz! Benim ailem yok!"

Eylem Ateş'in hemen yanı başındaydı, omuzuna elini koydu ve yavaşca ovaladı.
"Ateş sakin ol abi, şimdi önce şu dosyayı kapatalım." Fethi sakin ses tonuyla oturduğu yerden kalktı, eline bir kalem alıp tahtaya yazmaya başladı.
" Şimdi bu Votkan, Ateş sen bilmiyorsun Semir senin buraya gelmeden önceki adınla kardeşinin adı neydi. Anne babanın adını hatırlıyor musun bunları senin bize söylemen lazım, anlaşılan Ateş'in hatırlamadığı bir yaşta oldu bu yaşananlar."

"Ta-tamam anlatıyorum en baştan her şeyi; annemin adı Firuze babamın Hakan, dayım amcam var mıydı hatırlamıyorum ama babam siyah saçlıydı, bu cebimdeki fotoğraftaki babam. Ateş'in elindeki fotoğraftaki adam sürekli bize geliyordu tek hatırladığım bu. Kim olduğunu adını sesini hiçbir şeyi hatırlamıyorum üç yaşında falandım. Kardeşim de bir buçuk iki yaşındaydı annemlerin öldürüldüğü gün. Ateş eğer sen gerçekten kardeşimsen senin adın Yusuf'tu benim de Alican, Almanya'ya getirildiğim gün bu eve gelen adam da gelmişti adımın Semir olacağını falan söyledi ben de o günden beri Alican adını kullanmıyorum."

Ece ve Emre birbirlerine baktı, Emre Votkan'nın çantasından çıkan fotoğrafta küçük sarışın çocuğun üzerinde silik bir yazıyla Alicanım yazdığını gösterdiler herkese.

Eylem devam etti; " O zaman taşlar yerine oturdu. Ateş, Semir yani Yusuf ve Alican sizin dayınız ve babanız büyük ihtimalle terör örgütünde çalışıyordu, Semir sen ailenin evine olan saldırıda senin ve kardeşinin üzerine yattığını söylemiştin. Kardeşin de kanlar içinde yatıyordu demiştin dimi."

Semir kafasıyla Eylem'i onayladı ve Fethi aniden Ateş'e döndü.
"Ateş!"

"Ne ya"

"Senin belinin sağ tarafında bir iz vardı (fetatçılar: UUUWUUUUUUUWW) hani sebebini bilmiyorum demiştin birkaç sene önce Karabayır'daki odada üzerini değiştirirken. Operasyondan kalmadığını söylemiştin o zaman sen de yaralandın o gün, Semir'in hayal meyal hatırladığı o katliam sahnesindeki yaralı, kanlar içindeki çocuk sensin!"

Herkes her şeyi anlamıştı. Bu durumda Votkan dosyasında soru işareti kalmamıştı. Semir ve Ateş kardeşti.
Eylem Semir'e bakıyordu, ona sorması gereken belki saçma belki de önemli bir soru vardı. Semir'i göz işaretiyle odadan dışarıya çağırdı.

" Semir her şeyi biliyordun "

"Anlamadım "

"İlk tanıştığımızda bir süre Karabayır'da görev yaptığını, orada Ateş ve Fethi adında iki askerle tanıştığını söylemiştin. Ama Fethi'ye hâlâ Ensar diyorsun, Ateş'i hayatında ilk defa görmüş gibi davranıyorsun"

"Bak haklısın, ikisini de tanıyordum. Ama Ateş'in kardeşim olduğunu bugün öğrendim. Fethi'ye hâlâ Ensar diyorum çünkü Fethi diye biri yok silindi. Siz Türkiye'ye döneceğiniz zaman Ensar adıyla uçağa binecek Fethi adıyla inecek. Ateş'e gelirsek sadece gördüm ama o beni tanımıyordu."

"Hiç inanmadım ama kurcalamayacağım, koskoca TSK istihbarat teşkilatı komutanısın bir bildiğin vardır diye düşünüyorum."

Semir Eylem'e yalandan bir gülümseme yolladı ve odaya girdiler Ateş ve Fethi ayakta onları bekliyorlardı.

"O zaman" Ateş titreyen sesiyle Semir'e bakıyordu.
Semir dayanamadan Ateş'e sarıldı.

"Kardeşiimm."

Birbirlerinin gözyaşlarını silip yüzlerine baktılar aynı anda. İkisinin de boncuk boncuk gözleri, altın sarısı saçları, çene yapıları o kadar benziyordu ki.

Payidâr EyFetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin