Sonsuzluk

124 5 1
                                    

Bu bizim sonumuzdu belki de. Bu iğrenç alacakaranlık yetmezmiş gibi bir de her yeri bulanık görüyordum. Aurora ve Ben bana seslenirken sürekli ağlayıp çığlık atıyorlardı ama onları duymaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Hareket etmek istiyordum ama olmuyordu. Bir şeyler engel oluyordu sanki bana. Aurora omzundan akan kanları aldırmadan sürünerek yanıma geldi. Yanıma gelir gelmez oksijen maskesini ağzıma geçirdi ve bana sımsıkı sarıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki bir an beni hiç bırakmayacak sandım. Onu hiçbir zaman bu kadar korku dolu görmemiştim. Evet, o prenses görünüşüne göre savaşçı birisiydi ama artık o da çok korkuyordu. Bu sefer ölümü atlatamayacağını biliyor gibiydi. Beni sıkıyor ve aynı zamanda da korkudan titriyordu, oksijen kaybetmemek için nefesini tutuyor ama gözünden yaşlar süzülüyordu. Ben ise yattığı yerden kalkamıyordu. Baygın haldeydi.

Aurora benim yanıma yattı ve son nefesiyle artık sona geldiğimizi söyledi. Sanırım biz sonda ya da sonsuzluktaydık. Daha önce de kendimi hep sonsuzlukta hissederdim ama bu diğer hissettiklerimden çok farklı bir sonsuzluktu. Yukarıda bana göz kırpan yıldızlar yoktu. Kapkara sonsuz bir karanlık göz kırpıyordu bana. 

Bir süre hareketsiz kaldıktan sonra yaratıkların seslerini duyduk. Yaratıklar Ben'i paramparça ediyordu. En yakın arkadaşımın paramparça edilişini görmek yerine ölmeyi isterdim. Gerçi ben zaten ölmüştüm. Sesler duyuyor, görüyor ve koku alabiliyordum ama hareket edemiyordum. Aurora da yanımda can çekişiyordu ve sanırım sonumuz bu iğrenç yaratıklar tarafından olacaktı. Ne kadar acı bir son öyle değil mi?

Avına yaklaşan hayvanlar gibi davranan bu yaratıklar yavaşça bana ve Aurora'ya gelmeye başladılar. Aurora geriye kalan son enerjisiyle yerinden kalktı ve o küçük, çelimsiz cüssesine rağmen kolumu omzuna atıp koşmaya çalıştı. Aynı zamanda da bana verdiği oksijen maskesini arada ağzımdan alıp kendi de kullanıyordu. Kurtulabileceğimize çok inanıyordu. Çok yol kat edemeden yere düştük ikimiz de. O sırada da yaratıklar son sürat bize koşuyorlardı. İşte tam da o anda o devasa şimşekler tekrar çakmaya başladı. Önce birkaç metre önümüze çaktı. Sonra yaratıkların olduğu yere çaktı. Çaktığında yaratıklar yok olmuştu. Umrumda değildi. Sonra da tam arkamızda bir yere. 

Aurora bu sefer bana az evvelkinden daha sıkı sarılıyordu. Ben de çok korkuyordum ona sarılmak istiyordum ama hareket edemiyordum. Yaratıklar yok olduktan sonra etrafta hiçbir ses duyulmuyordu. Aurora çok korkuyordu beni hiç bırakmayacak gibiydi. İkimiz de oksijen alamıyorduk artık. Hayatını kurtardığım Aurora'yı sanırım bu sefer koruyamayacaktım. Çünkü tam yukarımızdan gelen mor şimşek göğe doğru çıkarıyordu bizi şok etkisiyle. O andaki tüm enerji ve çekim kuvvetine rağmen Aurora iki eliyle tuttuğu ayağımı bırakmıyordu. O anda sadece çığlık atıyordu ve bütün o çığlıkların, bütün o seslerin yok olduğu, şimşeklerin asla çakmadığı, yıldızlara çok yakın bir boşluğa atmıştı bizi şimşek. Aurora'nın havada hareketsiz dururken yukarı doğru akan göz yaşlarıyla bana baktığını hatırlıyorum. Sonra da bedeninin  yavaşça sonsuzluğa doğru sürüklendiğini...

Ben hareket edemiyordum ama burada gördüğüm sonsuz evrendi. Ben bu sefer sonsuzluktaydım ve ölü bedenim tıpkı Aurora'nınki gibi sonsuzlukta süzülecekti. Biz sadece deney fareleri olarak kullanıldık, Koloni Projesi tamamen deneyden ibaretti. Bu deney başarısız oldu ve hepimiz yok olduk.

Artık sonsuzluktayım. Kaybettiğim herkesi ve her şeyi çok özleyeceğim.

KOLONI PROJESIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin