5. Bölüm.

67.6K 2.3K 315
                                    

              Genç adam yerde gelinliği ile oturan karısına sinirli gözler ile bakıyordu. Aslında karşısında ki kadının suçsuz olduğunu bildiği halde, siniri ve kibiri yüzünden  bu yaşadıklarının suçlusu olarak, adını bile yeni öğrendiği karısını görüyordu.

   Oysa ki genç adam ne hayaller kurmuştu.

Yıllar önce gördüğü ceylan gözlü bir dilber yüreğine düşmüştü. Haftalarca kızı takip etmişti. En çok korktuğu şey ise hasım olduğu aşiret kızlarından olması idi. Ama kısa bir araştırmadan sonra Şiran aşiretinin ağası Demir ağanın kızı olduğunu öğrenmişti. Artık Miran ağanın keyfine diyecek yoktu.

Hemen aracılarını ve ailesini göndermiş ve isminin Tuğba olduğunu öğrendiği ceylan gözlüsünü istetmişti.
Ama hiç bir şey düşündüğü gibi olmamıştı Miran ağanın.

Demir ağa "kızım okuyacak" diyerek istemeye gidenleri geri cevirmişti.
Miran duydukları ile şok olmuştu. Demir ağa onun nasıl bir adam olduğunu bilmiyor muydu? Tuğba ile evlenince onu okutmayacağını mı düşünmüştü? Zaten henüz kendisi de okulunu bitirmemişti.

Miran ağa yurt dışında öğrenim gören ve ileri görüşlü bir gençti. Okulunu bitirmesine iki yıl kala babasının ölümü ile Mardine dönmek zorunda kalmıştı. Kısa bir süre içinde ağalığını kardeşi Berzan devretmiş ve okulu bitirdikten sonra tekrar memleketine dönüp aşiretin başına geçmişti.

Demir ağanın düşüncesine hak vermiyor değildi, kız kardeşleri için de aynı şeyleri düşünüyordu Miran ağa.
Ama Demir ağanın kızını İstanbula kaçırdığını öğrendiğinde zor hakim olduğu siniri ortaya çıkmıştı.
Menzir konağında fırtınalar esmiştirmişti ve neredeyse taş taş üstün de bırakmamıştı.

Artık Miran ağa için Demir ağa aynı yolda yürüdükleri dostları değildi.
Hasımları olmasa da hısımları da değildi.

Bu olayların üzerinden yıllar geçmişti .
Kardeşi Rojda çok güzel bir genç kız olmuştu ve artık çark tersine dönmüştü.

Demir ağanın yeğeni Fırat sürekli aracı gönderiyor ve kardeşini istiyordu.

Şimdi sıra Miran ağa da idi. Zamanın da onun gururunu  ayaklar altına alan Şiran aşiretine asla kız vermeyecekti.

Vermedi de!

Ama Miran ağanın kaçırdığı küçük bir ayrıntı vardı. Her ne kadar karaktersiz bir adam olsa da, kardeşi Rojda , Fırat Şiran'ı seviyordu.

Bir sabah Menzir konağı dayesi Sultan hanımın feryatları ile çınlamıştı.
Miran panikle annesinin yanına koşmuş ve kardeşinin odasın da dizlerinin üstünde ağlayan annesini görmüştü.Annesinin yanına diz çöküp,

" Daye ne oldu ? Neden ağlarsın? "

Yaşlı kadın ağlamaktan konuşamaz halde oğluna baktı. Titreyen ellerinin arasında tuttuğu kağıt parçasını oğluna uzattı. Miran annesinin uzattığı kağıdı aldı. Okuduğunda gözleri kısılmış ve çene kasları seğiriyordu. Kağıdı yumruğunun içinde bir süre sıktı ve hızla dışarı çıktı.

Nasıl yapmıştı ? Böyle bir akılsızlığı nasıl yapmıştı kardeşi , hala anlam veremiyordu. Oysa Miran kardeşlerini çok seven ve kollayan bir adamdı. Hiç bir zaman kardeşlerine karşı sert ve mesafeli davranmamıştı. Onlara her zaman şevkat ile yaklaşmıştı. Rojda gelip kendisi ile konuşsa başlarına bu bela gelmezdi. Ne olursa olsun , gururunu ayaklar altına alması gerekse bile, kardeşini Fırat'a verirdi. Abisini hiç mi tanımamıştı?

Bu düşünceler ile Şiran konağına varmıştı. Aracını acı bir fren ile durdurdu , etrafı toz ve dumana bulamıştı. Hızla araçtan inip konağa doğru ilerledi.Arkasından gelen araçlardan inen adamları da Miran ağanın peşi sıra Şiran konağına girmişlerdi.

BERFE LORİN ( Töre ) Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin