Arabayı bir sahil kenarına çektim ve yavaşça indim. Ne kadar da değişmiş buralar. Anlaşılan bu koskoca 8 yıl içinde tek değişen ben olmamışım. Sahils doğru ilerledim ve bir banka oturdum. Gözlerimi yavaşça kapattım ve kollarımı iki yana açtım. Rüzgâr hafifçe tenime çarpıyordu. Sanki tüm benliğiyle gelmişti beni bulmuş gibi...
Gözlerimi açtığımde sağ tarafıma baktım ve bir kafe gördüm. İnanamıyorum. Bu kafe ne kadar da değişmis böyle. Daha zengin bir yer olmuş. Şaşkınca içeriye girdim bir şeyler içmek için. Hemen sağdaki cam tarafında olan bir masaya oturdum. Yavaşça gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben yokken herşey ne kadarda değişmiş. Üstelik değişen sadece kafe olmamış. Yaklaşık bi 20 saniye sonra yanıma garson geldi "ne alırdınız efendim ?"dedi kibarca. "Sıcacık bir çay alim birde kurabiyeleriniz varsa ondanda olsun"dedim bende. "Hemen efendim"dedi ve garson gitti. Dirseklerimi masaya koydum parmaklarımı birbirine geçirdim ve çenemin altına koydum. Sonra cama kafamı döndürdüm ve denizi izlemeye başladım.
"Buyurun efendim afiyet olsun"dedi birden garson. "Teşekkür ederim"dedim bende. Çayı elime aldım bir yudum içtim ve derin bir iç çektim. Böyle bir güzellik yoktu. Kurabiyeden bir ısırık aldım oda çok lezzetliydi. Bana bir daha Türk olduğumu hissettirmişti bunlar. Bir zaman sonra çayım ve kurabiyeler bitmişti. Hesabı istedim ve hesap 12 liraya gelmişti. Hesabımı ödedim çantamı aldım ve ağır adımlarla kapiya doğru ilerledim. Daha kapıdan çıkmadan önümde küçük bir kız çocuğuyla çarpıştım. Dizlerimin üzerine çöktüm ve "Ah canım dikkat et"dedim gülerek. "Özür dilerim"dedi masumca küçük kızda. Bende yanağından öptüm. Yavaşça ayağa kalktım saçımı yan tarafa savurdum ve önüme döndüğümde çok kötü bir şey gördüm. "Hâ Hâ Hâyâl" dedi Rengin Abla. Ben o anda donup kalmıştım. Hızla doğrulup çıkmak istedim ama izin vermediler. "Dur Hâyâl" dedi Murat Ağabey. "Bırak beni "dedim sertçe. "Gel bi oturalım konuşalım,bak herkes bize bakıyor hadi"dedi Rengin Abla. Ben bir saniyelim felan etrafıma baktım ve herkes bize bakıyordu.
Daha demin ki kalktığım masaya yöneldim ve onlarda arkamdan geliyorlardı. "Annecim bak sen git oradaki oyun yerinde oyna hadi "dedi Rengin abla kızına ve oda koşarak gitti hemen. "Hâyâl nasılsın ?"dedi Murat ağabey. Ben ise cevap vermiyordum. "Hâyâl konuşsana"dedi Rengin abla korkarak. En sonunda dişlerimi sıkarak"ne dememi bekliyorsunuz !"dedim sertçe. "Kuzum neden sinirlisin ?"dedi ürkek sesiyle Rengin abla. "Neden mi sinirliyim ? Neden sinirliyim öyle mi ? Acaba neden ?!"dedim öfkeyle. "Hâyâl bi saki olur musun biz sana ne yaptık ?"dedi Murat ağabey. "Bak canım tamam içini dök ve rahatla tamam "dedi Rengin abla dolan gözleriyle. "Peki o zaman. Şimdi siz sorucaksınız nerdeydin ne yaptın bunca sene diye. Söylim,ben 8 yıl önce o kapıdan çıktım ya işte o günün ertesi günü Rusya'ya gittim. Hem de babamla. Babamla birlikte Rusya'ya taşındık. 8 yıl boyunca orada durduk ama sonra babamin işi yüzünden buraya geri dönmek zorunda kaldık. Haa ne sevgilim neden nişanlım felan var. Hiçbirşeyim yok ! İyi misin diye sorucaksanız da sizce iyi gibi duruyor muyum ? Siz var ya siz benim hayatımı mahvettiniz. Sizden tiksiniyorum ve sizin gibi insanlar tanıdığım içinde çok pişmanım. Ben Rusya'da sonsuz dostluklar edindim. Bana ihanet etmeyen insanlar tanıdım. Sizin gibi değillerdi onlar !"dedim öfkeyle. Rengin abla da gözündeki yaşları silerek"bak haklısın ama eğer o gün seni o kapıdan çıkartmasaydım. Yani eğer gitmene izin verseydim çok acı çekicektin. Çünkü onlar evlendi ve çocukları bile var. Eğer sen bizimle kalmaya devam etseydin onları görücektin her gün ve ben sana bu kötülüğü yapamazdım Hâyâl "dedi üzgün sesiyle. "Ya hadi böyle düşündün de gitmeme izin verdin. Madem beni bu kadar düşünüyodun neden hiç aramadin sormadın neden ?!"dedim dişlerimi sıkarak. "Aramadık mı sanıyorsun ? Sormadık mı sanıyorsun ? Biz seni 4 yıl boyunca aradık aradık ama ulaşamadık. Hatta tüm havalimanlarının kamera kayıtlarına bakmak istedik ama izin vermediler. Biz neler yaptık ama seni bulamadık Hâyâl"dedi boynunu eğerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKÂNSIZ UMUT
Roman d'amourSevdiği çocuktan hâyâl bile edemeyeceği şekilde büyük bir ihanete uğramış kızın hikâyesi... Hikâyeden bir kesit; Bende ayakata hazırol şeklinde onu bekliyordum. İçeri adımını attı ve onla göz göze geldik. Ben masum gözlerimle ona bakıyorken oda bana...