ÖTÜKEN YOLU
Günümüzde yaşayan İlayda bir anda kendini GökTürk devletinde bulur bu yolculuk İlayda için sadece zamanda yapılmış bir yolculuk değildir İlayda yapmış olduğu yolculukla hem adı hem hayatı değişir.
Mavi Dolunayla zamanda yolculuk yapar...
Ruhlarınız Ötüken'de huzur bulsun diye medyaya bir Ötüken video'su bırakıyorum.
Tüm zamanların en iyisiydi bu gece belki de en kötüsüydü, hem varoluş'un gecesiydi hem yokoluşun, umutun gecesiydi bellide hüsranın, aydınlık ilkbaharın başlangıcıydı bu gece belki de karanlık sonbaharın, hem iyiydi hem kötü, hem ayın parlaktığıydı hem güneşin sıcaklığı. Ya karanlık geçmişe ya aydınlık geleceğe, yaşayıp görecekti; ya tarihi yazacak,yada tarih de kaybolacak...
❁ ❁ ❁
Denize karşı set çekilmiş beton duvarın üzerinde oturup, ayın göz kamaştıran ışıltısında, yakamozu seyretti uzun uzun İlayda.
Elinde annesinden kalan eski kitabın özenle koruduğu sayfalarını açtı.
Altıncı yüzyıldan kalan bu kitabın, tarihin hiçbir dalıyla ilgisi yoktu daha doğrusu tarihin hiçbir yerinde bu kitaptakine benzer şeyler yoktu, İlayda'nın üzerinde karbon testleri yapmış olduğu bu kitap ise tam aksini söylüyordu adeta buram buram tarih kokuyordu.
Altıncı yüzyılda yazılan bu kitap onbeş yüzyıl korunup özenle saklanıp günümüz yirmibirnci yüzyılına kadar ulaşmıştı.
Kitabın elbette sırları vardı.
İçindeki motifleri çözmek için sanat tarihi okumuş birçok araştırma yapmıştı ama nafile.
Kendi çabaları sonuç vermeyince eğitim aldığı ve güvendiği birkaç öğretim üyesine göstermiş onlar ise kitabın tılsımlı olabileceğini söylemişlerdi şayet, İlayda'nın okuduğu çoğu şeyi okuyamıyorlar, motifleri göremiyorlardı sadece İlayda'nın onlara okuduğu, tarif ettiği kadarıyla bazı tutarsız çıkarımlarda bulunabiliyorlardı.
İçinde; motif, yazı ve resimlerden birleştirmeydi. Ön kapağında ise içinde olduğundan daha sade motifler vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kahve rengi zeminin üzerinde matlaşmış inçe çizgi halindeki metallerle ulu bir kayın ağacı, kayın ağacının üzerine yerleştirilmiş adeta tüm zerafetiyle kanat açmış bir kuş vardı. Sağ köşesinde güneş,sol kösesinde de bir ay vardı. Ağacın gövdesini çevreleyen şekiller adeta birbirleriyle dans ediyordu.
Kitabın kapağını kaldırıp ilk sayfayı açtı. Kök-Türkçe yazılmış kitaptaki annesininde mırıldandığı sözcükleri bir kez daha annesinin ölüm yıl dönümünde yâd ediyordu İlayda.
Yazıları okusada anlamlandıramadığı birçok şey vardı ve hiçbirini annesine sorma fırsatı bile olmamıştı. Neden bu kitabı ona annesinin ölümünden sonra verildi? Neden annesi yazdığı mektupta korumasını istemişti ki ondan. Kimden koruyacaktı? Gözünden akan gözyaşlarına ve titreyen sesine aldırmadan düşüncelerini dile getirdi İlayda.
