Krallar öldürdü, topraklar fethetti kağanlığının sınırını acuna yaydı, Oğulları oldu, Kağan oldu cümle cihana Tunay.
Lakin yüreğindeki aşkın acısı onu kavurup bitiriyordu. O balalığından beri acılar çekmiş anası ölmüş, yurdundan kovulmuş cenk meydanlarında kandaşlarının kanını akıtıldığını şahit olmuştuda yüreğindeki acının önüne hiçbirşey geçememişti. Genç yaşında tahtı oğlu Artunça bırakıp gezgin olarak devam etmişti hayatına.Ayza ve Artunç 5 yaşlarındayken öz atası olduğunu söylemişti evlatlarına, sevdiği kadından geriye kalan umut veren balalarına...
Aydan arı gün den duru kızı Ayza annesi İlayın küçüklük hâli gibiydi.
Tunay kızına her baktığında çocukluk aşkını karşısında görüyor gibiydi bu yüzden de sürekli onu izlemek için yanına gidiyor öylece uzaktan kızını izliyordu. Turkuaz gözleri kiraz dudakları, elma yanaklarıyla çok şirin bir kızdı boynuna taktığı annesinden yadigâr olan kelebek kolyesj ve sık sık kendine baktığı aynasınından önünü göremeyip koca cüsseli babasına çarpmıştı. Korkuyla sıçrayarak başını Tunayın yüzüne doğru kaldırıp iri gök gözlerini Tunayın gözlerine dikmişti.Tunayın aklına mavi ay gecesi İlayın göldeki hali gelmişti o da tıpkı böyle bakıyordu.
Küçük kız her haliyle annesi gibiydi. Ayza hızlıca alnını tutup sızlanarak;
"Bir kaya kadar sertsiniz." Demişti.
"Bana çarpan sendin."
"Orada olduğunuzun farkında değildim." Ayza konuşmasına devam edecekken Tunayın gözünden akan yaşları görünce kaşları çatılmıştı karşındaki adama ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bakıyordu.
"Senin de mi canın acıdı?" Diye sordu bütün masumiyetiyle Tunay ise başını hayır anlamında sallamıştı. Onun bu hâli İlayın kendisine çarptığı anı hatırlatmıştı."Neden üzgünsünüz o halde ?"
"Üzgün olduğumuda nerden çıkardın ?"
"Ben üzgün olduğumda yada annemi özledigimde ağlarım. Üzgün değilseniz sizde mi birni özlemiş olmalısıniz değil mi ?"
Küçük kızın tınılı güzel sesini her işittiğinde kalbi titriyordu Tunay'ın ona baktığında yüreğindeki yaşayamadığı aşkın külleri alevleniyor kasıp kavuruyordu benliğini
"Evet bende birini özlüyorum."
Tunaydan aldığı cevapla ona biraz daha yaklaştı, aldığı bu cevap karşısındaki adamı anladığını söylüyordu.
Tunay dizlerinin üzerine çökerek güzel kızının gözlerini daha yakından baktı."Ben hep annemi özlüyorum, sen kimi özlüyorsun?"
Tunay bir elini kızının saçlarında gezdirip yutkundu.
"Balalarımı, en çokta analarını."
Ayza elleriylen Tunayın gözünden usulca akan yaşları sildi.
"Neden onlara gitmiyorsun? Git ve onları gör. Yoksa onlar da mı annem gibi kergek oldular?"
Ayza kuş olup uçtuğunu düşündüğü annesine ait sandığı gökyüzüne bakarken Tunayın da içi cız ediyordu.
"Belki analarını göremem ama balalarımı görmeye geldim buraya."
Ayza biraz düşündükten sonra başıyla onaylamıştı. Tunay kızına sıkıca sarıldığında burnuna İlayının kokusu gelmişti kızı da tıpkı onun gibi kokuyordu.
Bu güzel anı bozan bağrışlarla sesin geldiği yöne doğru baktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTÜKEN YOLU -final/düzenleme-
Fiksi SejarahÖTÜKEN YOLU Günümüzde yaşayan İlayda bir anda kendini GökTürk devletinde bulur bu yolculuk İlayda için sadece zamanda yapılmış bir yolculuk değildir İlayda yapmış olduğu yolculukla hem adı hem hayatı değişir. Mavi Dolunayla zamanda yolculuk yapar...