İyi okumalar.
"Seni dinliyorum."
Sesinde hiçbir duygu yoktu. Ne diyeceğimi asla merak etmiyordu, belliydi.
"Bana borçlusun."
"Anlamadım? Ne için borçluyum?"
Dan diye konuya girmeyi o kadar çok yapıyorum ki karşımdaki insan eğer buna alışık değilse kısa bir şok geçiriyor. Tıpkı şu anki gibi.
"Alışveriş merkezinde seni hırsızlık yaparken görmüştüm. Sonra peşinden gelip tezim için senden yardım istedim. Karakola gideceğim yerde kendimi düşünüp buraya geldim. Ama sen bana yardım etmiyorsun."
Bir şey demesi için sustum. Ne yazık ki bir şey demedi. Ben de freni patlamış kamyon gibi konuşmaya devam ettim.
"Yani seni bunun için zorlamak istemiyordum ama başka çarem yok. Eğer bana yardım etmezsen buradan karakola gider hakkında suç duyurusunda bulunurum."
"Pekala, öncelikle sakin ol. Çünkü bu kadar sinirlenecek bir şey yok..."
Araya girdim. "Gayet sakinim."
"Tamam, sakinsin. Ne diyordum? Bahsettiğin olayı çözdüm ben. Karakola gitsen ve suç duyurusunda bulunsan da parasını çaldığım adam benden şikayetçi olmayacak. O yüzden tehdidin boşa gitti, üzgünüm."
Konuşurken sesini yükseltip alçaltmıyordu. Tek ses tonuyla konuşması insanı geriyordu.
"Öyle mi?"
"Öyle."
Zaman daralıyor ve ben hala bu olayda takılıp kalmıştım. Başka hiçbir seçeneğimin olmaması ne boktandı.
Gururumu ayaklar altına alma vakti gelmişti maalesef."Lütfen, yalvarıyorum. Bana yardım et. Edersen eğer benden ne istersen yaparım. Başka şansım yok. Sana ihtiyacım var."
Son kısımda abartmış olsam da onda bir etki yaratmıştım. Yüzünde hep gördüğüm yüz ifadesi nihayet şu an değişmeye başlamıştı.
"Bunu içeride konuşalım mı? Hava soğuk ve titriyorsun."
O titrediğimi söylemese bunun farkında bile değildim. Teklifini kabul edip içeri girdim. Kapıyı kapatıp o da peşimden geldi. İçeri geçenki gibiydi. Sigara dumanları, basık tavan ve gri duvarlar... Evi incelediğimi fark etmiş olacak ki bana sol kısımdaki oturma yerini gösterdi. Oraya yürüdüğümde bana kapıyı açan kız dövme koltuğunda oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Bizi görünce telefonu önündeki masaya bıraktı.
"Hadi Çağan. Bitir şu dövmeyi. İşim, gücüm var."Çağan, kızın yanındaki sandalyeye oturup eline dövme makinesini aldı. Ben hala girişte duruyordum. Çağan makineyi çalıştırmadan önce bana döndü.
"Otursana." Gösterdiği kanepeye oturdum. Makineyi çalıştırıp dövmeyi yapmaya başladı. Kısa süre sonra işi bittiğinde kız kalkıp bize iyi akşamlar dileyip evden ayrıldı. Çağan dağılmış kağıtları topluyordu. Kalkıp yanına gittim. Birkaç kağıdı elime alıp çizimlere baktım."Çok güzel. Sen mi çizdin?"
Elimdeki kağıtları alıp yerine koydu.
"Evet.""Çizdiklerini mi kullanıyorsun dövme yaparken?"
"Evet."
"Kendine de dövme yapıyor musun?"
"Neden bu kadar çok soru soruyorsun?"
"Pardon. Gerginim biraz."
"Gergin olmana gerek. Kabul ediyorum teklifini. Ama kişisel sınırları aşmak yok. Özel hayata girmek yok. Buraya çat kapı gelmek de yok..."
"İstersen bir kağıda yaz kurallarını. Liste uzayacak gibi de."
"Bu kadardı. Eğer aklıma başka şeyler gelirse yazarım. Şimdi gidebilirsin."
Kabul etmesiyle rahatlamıştım. Tokalaşmak için elimi ona uzattım. Elimi tuttu ve tokalaştık.
"Hepsini kabul ediyorum. Teşekkürler."
Ellerimizi çektik."Ha bir de akşamları gelmeyeceksin, sabahları da gelme, geç kalkıyorum..."
"Burada mı yapacağız röportajı?"
"Evet, devam edebilir miyim, müsaadenle?"
Anlaşılan hala diyecek şeyi vardı.
"Buyur."Derin nefes aldı.
"Öğleden sonra gel, iki gibi. Peşinde kimsenin olmadığına emin olmalısın. Yine kötü adamlarla karşı karşıya kalmak istemezsin, değil mi?""Kesinlikle hayır. Şimdi gidebilir miyim?"
"Tabii."
Sırtımı ona döndüm ve tam kapıyı açacakken bana seslendi.
"Nereye gideceksin?"Ona döndüm.
"Evime." Garip garip bakıyordum ona. Niye bu soruyu sordun der gibi."Semt olarak nereye gidiyorsun? Ben de çıkacağım şimdi. Seni bırakabilirim."
"Teşekkürler, ben giderim."
Yine sırtımı ona dönüp kapıyı açtım. Dışarıya çıktım. Peşimden o da çıktı. Ben taksinin geçmesini beklerken o motoruna bindi. Önüme geçti sonra.
"Buradan taksi pek geçmez. Caddeye çıkman gerek."O kadar tekinsiz bir yerdi ki taksi elbette geçmezdi buradan.
"Bırakayım işte seni. Nereye gidiyorsun?"
Gideceğim yeri söyledim.
"E yolumun üstüymüş. Atla."
Tereddütte kalmıştım. Binsem mi binmesem mi, diye mukayese yapıyordum içimden. Halimi görünce indi motordan. Elindeki kaskı bana uzattı.
"Ben içeriden diğer kaskı getireyim. Sen tak bunu."Elime tutuşturup kilitlediği kapıyı açıp içeri girdi hızla. Elimdeki kaskla arkasından bakakalmıştım. Resmen emri vaki yapmıştı. Ve direnmeyecektim. Hem bu saatte taksi bulmak samanda iğne aramaktan farksız olacaktı. Elindeki kaskla evden çıktı. Üzerinde siyah deri ceket ve siyah kot pantolonla tam da filmlerde motor kullanan serseri çocuklara benziyordu. Bu nedense bana çekici göründü. Kaskı kafasına geçirip motora bindi. Ben de onu taklit ederek kaskı taktım ve arkasına oturdum.
"Sarıl bana istersen."
"Yok, ben böyle iyiyim."
"Sen bilirsin."
Motoru çalıştırınca bir ürkmedim değil. Çıkardığı sesten dolayı sıçramıştım bile.
Hızla ana yola çıktık. Rüzgar şiddetle vuruyor, bundan zevk alıyordum. Motora binmeyi merak ediyordum her zaman. Sanırım bu merakımdan dolayı pek itiraz etmedim.
Hala ona tutunmamak konusunda kararlıydım. Ta ki önümüze fırlayan küçük çocuk yüzünden ani fren yapana kadar. Refleks olarak sarıldım ona. Ellerimi geri çekecekken sağ elimi tuttu ve geri koydu beline
"Tehlikeli, tutun bana." diyerek.Etkilenmiştim hem de fena şekilde.
******
Bir sonraki bölüm umarım bayramdan önce yazarım da hemen gelir sjjzsjnxjsnzm
Tercihler, sonuçlar derken kafam allak bullak oldu. Tşk ÖSYM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Git Başımdan Leyla!
Historia CortaLeyla psikoloji son sınıf öğrencisidir. Mezun olabilmesi için bir tez yazmak zorundadır. Fakat bir türlü ne yazacağını bilemez. Bir gün alışveriş merkezinde şahit olduğu hırsızlık olayı ona ilham verir. Bir hırsızın psikolojisini yazacaktır. Tezi i...