8- "Git deyince gidilir."

1.5K 152 5
                                    

Kamu spotu: Sigaraya özenmeyin ha.  Çilekli süt için. Sonra bana söver ciğerleriniz.

Not:Multi medyalardaki hiçbir erkek Çağan veya hiçbir kız Leyla değildir. Sevdiğim için koyuyorum fotoları. Karakterlere ait bir görsel olmayacaktır. Kafanızda yarattığınız kişilere karışmayacağım.

*****

"Ekmek aldın değil mi sen?" Bilge mutfaktan bağırıyordu. Bense televizyonun karşısında öylece oturmuş, teoriler üretiyordum.
Bilge mutfaktan çıkıp yanıma geldi.
"Ekmek almamışsın." Sinirliydi.

Hatalı olmama rağmen üste çıkmaya çalıştım.
"Ekmek yiyerek kilo veremezsin."

"Sen de kepekli olanlardan alsaydın."

Yerimden hırsla kalkıp odama giderken cevap verdim.
"Unutmuşum, tamam mı?"

"Of, ekmek yemeden doymuyorum ben.  Kaç defa diyeceğim bunu Leyla!"

Odamın kapısını kapatmadan ona baktım.
"Unuttuğum için kusura bakma. Şimdi tezimle ilgilenmem gerekiyor." Kapıyı kapatıp masama oturunca düşünceler birer birer istila etmeye başladı beynime. Anlaşılan sabaha kadar bunu düşünecektim.

****

Ertesi gün yine aynı saatte onun kapısındaydım. Sabırsızlıkla kapıyı açmasını  bekledim. Ama biraz uzun bir süre sonra açtı kapıyı. Yüzü yere eğik, başında kapüşon vardı. Yere bakarak "Bugün havamda değilim, gider misin başımdan?" dedi. Rica etmesi bile emir gibiydi. Kapıyı kapatmaya yeltenmişti ki elimi hemen kapıya koyup durdurdum.
"Neden yüzüme bakmıyorsun? Ne oldu dün?"

Başını yerden kaldırıp yüzüme baktığında yüzündeki morlukları gördüm. Eski morluklar daha yeni yeni iyileşmeye başlamıştı halbuki. Gözlerimi kocaman açtım, dehşetle morluklara bakıyordum.

"Kim yaptı bunu? Ya da kimler?"

Elimi kapıdan çekti.
"Git, hadi." Kapıyı kapatacakken yine kapıyı durdurdum ve içeriye daldım. Çantamı bir köşeye bıraktım. Kapı hala açıkken bana bezgince bakıyordu.

"Git deyince gidilir." dedi yine aynı bezginlikle. Sonra kapıyı kapattı ve oturma odasına gitti. Ben de peşinden gittim. Dövme makinesini ve ona benzer şeyleri ortadan kaldırıyordu.

İçimden 'Sen git dediğinde ne zaman gittim ki?'diye söylendim.

"Dün ne oldu anlatacak mısın?"

Bana döndü ve sanki bu soruyu soramazmışım gibi baktı.
"Hiç sormamışsın gibi yapsak?"

Dün öğleden sonra 4-5 Suları...

"Söyle Akın."

Telefonun çalmasıyla odasına geçmişti Çağan.

"Mahalleyi basmış şerefsiz herif. İlle de görüşmek istiyormuş oğluyla. Fatma abla beni aradı, ağlıyordu. Çabuk gelin dedi, kapı, pencere bırakmayacakmış adam; öyle bir vuruyormuş ki camlara."

"Tamam hemen geliyorum. Orada görüşürüz."

Dışarıya çıkıp bir şeyler geveledi Leyla'ya. Sonra ceketini alıp beraber çıktılar evden. Motora atladığı gibi yola koyuldu. Şehrin kuytu köşesinde kalmış, döküntüler içinde olan mahalleye geldiğinde bütün mahallenin adamı izlediğini gördü. Bağırıyor, çağırıyor, küfürler savuruyordu. İndi motordan, kaskı motorun direksiyonuna takıp kalabalığı yara yara ilerledi. Akın'ın adamı zapt etmeye çalıştığını gördü. Yanlarına gitti.

"İrfan?" diye sordu 'burada ne işin var' tonuyla.

"Oğlumu göreceğim. Siz karışmayın!"

İrfan eline taş alıp pencereye doğru atacaktı ki Çağan elini tuttu.

"Senin..." dedi dişlerinin arasından. "Oğlunu görmeye hakkın yok."

İrfan kumarbaz adamın biriydi. İçkisi de vardı. Karısını ve oğlunu her gün döven, buna hakkı olduğunu sanan aciz biriydi. Hem çalışmaz hem de Fatma'nın maaşına el koyardı. Oğlunu bir kez öpmüş, okula götürmüş biri değildi.
Yine bir gün akşam vakitlerinde dövmüştü karısını, kadın yazık kendini sokağa atmakta bulmuştu çareyi. O zaman tanışmıştı Çağan'la. Sokakta, üstü-başı yırtık, kanlar içinde görmüştü onu Çağan. O günden beri bu kadına ve oğluna yardım ediyordu. İrfan'a uzaklaştırma cezası aldırtmıştı ama altı aylık alabilmişti. Demek bugün bitmiş altı ay.

İrfan camdan buraya bakan oğluna baktı. Sonra Çağan'a döndü. Sert bir yumruk attı.
"Hepsi senin yüzünden o* çocuğu! Aileme yaklaşamadım altı ay. Ne zaman geldim buraya peşimden polisler geldi, götürdüler beni hemen."

Çağan da vurdu İrfan'a.
"Adam olsaydın da ailene baksaydın peze*. Şimdi mi geldi aklına?!"

İrfan yumrukları art arda attı. Çağan'ın sözlerinin doğruluğu onu sinirlendirmişti. Kim doğruları duymak isterdi ki? Araya girmeye çalıştı mahalleli ama bu mağara adamını uzaklaştıramadılar. İrfan bir ara evine doğru bakınca Çağan ona sağlam bir yumruk geçirdi. İrfan yere düştü.
Çağan üsten baktı ona.
"Zavallısın, hep de öyle olacaksın."

Polis siren çala çala geldi. Kalabalığı yarıp yerden kalkmaya çalışan İrfan'ı kaldırdı iki polis ve karakola götürmek üzere arabaya bindirdiler. Diğer polis Çağan'a olan biteni sordu. Çağan anlattı. Polis "Sen de bizimle geliyorsun." deyip diğer polis arabasına bindirdi. Akın ise motosikletiyle onları takip etti.
Karakolda ifade verip gönderdiler Çağan'ı. Çıktığı gibi Fatma hanımın evine gitti. Oğlunu ve onu teselli etti.
"Üzülmeyin, ben var oldukça o herif size hiçbir şey yapamaz."

Sonra "Kaç sigara içsem beni kendime getirir?" diye düşündü. Kendi kendine cevap verdi sorusuna.
"Piyasada olan ve olacak bütün sigaralar getiremez."

****

Kamu spotu devamı: Olmadı kakaolu süt.

Git Başımdan Leyla! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin