#4

959 139 31
                                    

SpaceBar buranın en meşhur barıydı. Yinede daha önce hiç gitmediğim için bulmak da biraz zorlanmıştım. Babama evden çıkarken Namjoon ve Hoseok'la buluşacağımı söylemiştim. Yalan söylemekte hiç iyi olmadığımı biliyorum. Yinede biraz şüphelensede 'iyi eğlenceler' demekten başka bir şey demedi.

Bara girince tahmin ettiğimden daha büyük ve kalabalık olduğunu gördüm.
Okuldan çoğu kişi buradaydı. Keşke tek gelmeseydim dedim içimden. Şimdiden sıkılmıştım.

"Hey gelmişsin!" Bu Sun Yeon'du. Kalbim tekrar hızlanmaya başlayınca ona doğru ilerledim.
"Selam."

"Taehyung sahneye çıkmak için hazırlanıyor. Bizimle oturmak ister misin?" Sanki gece yatmışımda kurduğum hayallerden biriymiş gibi geliyordu şu an. Sun Yeon beni grubunun oturduğu yere çağırmıştı. Buna inanamıyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken masalarına oturdum. Masada Sun Yeon'un arkadaşı Chelsea, Seokjin ve onun yine her zamanki gibi farklı bir kız arkadaşı ve Yoongi vardı. Yoongi'ye ilk defa bu kadar yaklaşmıştım. Hiç rahatsızlık duymadan insanları gözleriyle deliyordu resmen.

"Sun Yeon tanıştıracak mısın bizi arkadaşınla?" Seokjin'i de ilk defa bu kadar yakından görüyordum. Gerçekten yakışıklıydı. Üstelik mor saçlarıda çok yakışmıştı. Elini yanındaki kızın omzuna attı.
"Ah bu Taehyung'un arkadaşı Jungkook." ismimi hatırlıyordu. İçim içime sığmadı.

"İlk defa Taehyung'un bir arkadaşını görüyorum." diye mırıldandı Yoongi. Seside bakışları gibi soğuk ve ürperticiydi.

"Yeni gelmiş bu okula sanırım."Sun Yeon ela gözlerini bana doğrulttu. Her zaman pozitif yüzü ve enerjisiyle beni kendine hayran bırakıyordu. "Daha önce neredeydin?" diye sordu. Yanımda Taehyung olmayınca baya gerildim. Madem baştan yalan söyledim bari onu devam ettireyim diye düşündüm.
"Amerika'da okuyordum. Bu sene döndüm Kore'ye." bunu havalı bulmuşlardı.

"Vay be ingilizcen iyidir o zaman senin." dedi Seokjin. İçimden ingilizce dersine çok çalıştığım için kendime teşekkür ettim.
"Yoongi sen gitmiyor musun Jimin'le Taehyung'un yanına?" diye sordu Chelsea.
"Bugün bensiz çalacaklar." dedi Yoongi.

Sahneden ses gelince hepimiz dikkatimizi oraya verdik. Taehyung'u ve dalgalı saçlarını hemen fark etmiştim. Gerçekten çok etkileyici biriydi. Jimin'de onunla birlikte sahneye çıkınca herkes birden alkışlamaya başladı. Taehyung beni kendi masalarında otururken görmüştü. Tepki vermeden gitarını eline alıp çalmaya başladı.

İlk defa şarkılarını dinliyordum. Jimin'in sesi ve enerjisi gerçekten çok güzeldi ama Taehyung'un sesini duyunca istemsiz bir şekilde titredim. İnsanı etkileyen bir sesi vardı. O an Sun Yeon ve arkadaşının masadan kalktığını bile fark edememiştim.

Masada ben, Yoongi, Seokjin ve kız arkadaşı kalmıştık. Jin ile kız arkadaşı yanımızda flört ediyorlardı. Bu çok rahatsız ediciydi neyseki Yoongi onları uyarınca kalkmak zorunda kaldılar. Böylelikle sadece Yoongi ve ben kalmıştık.

"Taehyung'la aranda ne var?" bakışlarını telefonunun ekranından çekmeden bana sorusunu yöneltti.

"Anlamadım?" Gözlerini bana çevirdi.

"Taehyung ile önceden beri arkadaş olmadığını biliyorum. En başından beri bu okulda olduğunuda biliyorum."dedi. Gerilmeye başlamıştım.
"Geçen gün Taehyung'un arkandan koşturup aşık çocuk diye bağırdığınıda duydum." Parmaklarını masanın üzerine sırayla vuruyordu. "Sadece aranızda ne olduğunu bilmek istiyorum."dedi.

"Hiçbir şey yok." derin bir nefes verdi. Sabrı taşıyormuş gibiydi.

"Eğer söylemezsen Sun Yeon'a yalan söylediğini söylerim." Bakışlarını bana kitledi. Kekelemeye başladım. Korkunca ve aşırı derecede heyecanlanınca hep böyle oluyordu.

"B-ben bir ş-şey.."

"Yoongi ne bilmek istiyorsun?" O an yanımıza gelen Taehyung'u görünce rahatladım.

"Neden yalan söylediğinizi merak ediyorum." Taehyung masaya oturup Chelsea'nin içkisinden bir yudum aldı.

"Sana ne bundan?"

"Merak ediyorum gizlice çıkıyorsunuzda yanında olsun diye bizimle arkadaş etmeye mi çalışıyorsun?" Yoongi'nin dediklerine karşı gözlerim büyüdü. Eğer yanlış anlamadıysam benle Taehyung'u mu kastetmişti?

Taehyung bakışlarını bana çevirdi. "Gidelim." diyip beni ayağa kaldırdı. Hızlıca bardan ayrıldık. Yoongi'ye oldukça sinirlenmiş gibiydi.

"Yoongi niye öyle bir şey söyledi?"  beni hiç duymamış gibi etrafa bakındı.
"Neyle geldin? Araban var mı?" başımı olumsuz biçimde salladım. "Motor?" tekrar salladım. Beni zengin mi sanıyordu?

"Taksiyle geldim."

"Paran var mı peki?" elini beline koydu.

"Eve gidecek kadar var." dememle birlikte önümüzden geçen taksiyi durdurdu. "Bin."

Benimle birlikte o da binip bir adres verdi. Kendi evinin adresiydi sanırım. Çünkü bir evin önünde durmuştuk. Taehyung yol boyunca tek kelime etmemişti. Benimle konuşmayı sevmiyordu.

Taksiden inince benden parayı istedi. Ona uzattım, o da taksinin parasını ödeyip onu gönderdi.
"Neresi burası?" Bir apartmanın önündeydik.
"Benim evim." Neden onun evine geldiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Beni burada bekle biraz." Apartmandan içeri girdi. Bu sürede etrafa bakındım. Buralardan geçtiğimi hatırlıyordum ama belki bir belki iki kereydi.Fazla uğradığım yerler değildi buralar. Tehlikeli bir yerdi burası. Ne yasak bir şey varsa burada alınır yapılırdı. Karşıdan gelen siyah kapşonlu adamları görünce korkmaya başladım. Tam o sırada Taehyung aşağı inmişti. Sahne kostümünü değiştirmişti. Elinde kask ile önümde durdu. "Al şunu." deyip kaskı uzattı.

"Ne yapacağım ben bununla?" diye sordum.

"Sana hediye ediyorum süs eşyası olarak kullan diye. Salak mısın sen? Motorla seni evine götüreceğim herhalde." Motorun yanına gittiğimizde biraz gerildim. Çünkü hızdan nefret ediyordum ve Taehyung'un hiç de yavaş süreceğini sanmıyordum.

"Ne oldu korktun mu? yada bana mı güvenmiyorsun? Sen sürebilirsin istersen." Dalga geçer bir şekilde gülerek bana anahtarlarını uzattı. Ona dik dik bakınca kendini geriye çekip motora bindi.
"Hadi bin."

Kaskı takıp arkasına yavaşça oturdum.
Düşündüğüm kadar hızlı değildi. Taehyung'a evimin adresini verdim, yollar tanıdık gelince bir rahatlama hissi geldi. Ama Taehyung hızını arttırmaya başlamıştı.

"Korkmuyorsun değil mi Jeon?" Yüzünü göremiyordum ama sırıttığına eminim. Bir şey demedim. Alnımı sırtına dayayıp bir an önce eve gitmeyi umdum.
Taehyung gerçekten hızlıydı ona dur demek istiyordum. Ama kafamı kaldırmaya bile cesaret edemiyordum.
Taehyung birden yavaşlayıp motoru durdurunca midemdeki her şey boğazımdan yukarı doğru çıkıyordu.Kendimi kötü hissediyordum. Taehyung bana sesleninceye kadar belini sıkı sıkı tuttuğumun farkında bile değildim.
Motordan iner inmez bir ağacın altına gidip kustum. Sırtımda bir el hissettim bu Taehyung'du.

"İyi misin?" başımı sallayıp elimle ağzımı sildim. "Bu kadar korktuğunu bilmiyordum."

"Hızdan nefret ediyorum."

"Korkuyorum demenin başka bir şekli bu." her zamanki gibi sırıtıyordu. Ben hiçbir tepki vermeyince sırıtmasını sildi.
"Ben özür dilerim." Kim Taehyung benden özür diliyordu. Oldukça şaşırmıştım. "Hanımevladı olduğunu unutmuşum."
Sinirle omzuna vurdum. Yine yüzünde o sırıtması vardı.

———-

SELAAM NABERSNZZ

Boy in Luv // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin