Babamın evde olmadığını fark edince dolaptan bir şişe suyu alıp kafama diktim.
Bugün gerçekten olanlardan dolayı gergin ve bitkindim. Bütün gün Sun Yeon'dan kaçmaya çalışmıştım. Daha sonra Yoongi fark edince beni Sun Yeon'un görmesi olasılığına karşı kurtarmıştı.Bu yüzden benden ne sakladığımızı sorunca ona söyledim her şeyi. Taehyung'la anlaştığımızı ve bana Sun Yeon konusunda yardım ettiğini anlatmıştım. Başta pek inanmadı, başka bir şey bekliyor gibiydi. Daha sonra kimseye söylememesi konusunda ısrar edince bana söz verdi. Artık gözüme o kadar da korkutucu gelmiyordu.
Üzerimi değiştirmek için odama çıkıyorken kapının çaldığını duydum.Aşağı inip camdan kim olduğuna bakındım, Taehyung'u görmemle kalp atışım hızlandı. Burada ne işi vardı?Tekrar Sun Yeon dersi için mi geldi evime?
Kapıyı yavaşça açınca kaşları çatık Taehyung'la karşılaştım. "Ne oldu?" diye sordum.
"Evde biri var mı?" diye sorduğunda başımı olumsuzca iki yana sallamamla birlikte beni ittirip içeri girdi.
"Sen salak mısın?!" diye bağırınca bir an korktum.
"Ne-neden?"
"Yoongi'ye anlatmışsın her şeyi!" kaşlarımı çattım. Yoongi hemen gidip Taehyung'a söylemiş miydi? Oysaki ona kimseye söylememesi için söz verdirtmiştim.
"Ne var bunda?" diye sordum sakin halimle. O benim aksime hala sinirliydi. Ellerini iki yana açarak bana hayretle baktı. "Ne var bunda ha?"
"Senin en yakın arkadaşlarından biri değil mi Yoongi? Bunu neden bu kadar dert yaptın anlamış değilim."
"Değil!" diye bağırınca bir an korkup geri çekildim. "Hiçbir şey bilmeden her şeye burnunu sokma." Yanımdan geçerken birden koluma omzuyla hızlıca çarpınca baya acımıştı. Arkamdan kapıyı hızlıca kapatınca hala olan durumun şaşkınlığı üzerimdeydi.
-----------------------------------
Dünden beri hala Taehyung'u düşünüyordum.Beni baya korkutmuş ve germişti. Bir yandan ona kızarken diğer yandan hak veriyordum. Çünkü ne olursa olsun Yoongi'ye Taehyung'dan habersiz hiçbir şey söylememeliydim. Bana söz vermesine rağmen hemen gidip Taehyung'a söylediyse Sun Yeon'a bile söyleyebileceğini düşünmeye başladım.
"Dalgın gibisin." Namjoon yanımdaki sıraya oturunca birden sesini duymamla birlikte irkildim.
"Yaklaşan sınavları düşünüyorum." diye yalan söyledim.
Parmaklarıyla sırada ritim tutmaya başladı. Kısa süren sessizlikle birlikte derin bir nefes verdi. "Jungkook, dün Taehyung ile ne konuştuğunu merak ediyorum. Zaten şu bir haftadır hem masamıza dik dik bakarken gördüm onu hem de seninle konuşurken. Arkadaş mı oldunuz da bana söylemiyorsun?" Namjoon'un bu dediğine içimden güldüm. Taehyung'la arkadaş olma ihtimalim sıfıra yakın olması bir kenarda bana sadece kendi çıkarı için yardım ettiğini adım gibi biliyordum.
"Hayır,"dedim gülmeye çalışarak."Arkadaş falan değiliz."
"Dün sana bir şeyler diyordu ve sende gülüyordun."
"Ah o mu, o an Bay Lee ile dalga geçiyordu,"dedim. "Ona gülmüştüm."
Namjoon zilin çalmasıyla birlikte ayağa kalkıp kendi sırasına geçerken "Buna inanmamı bekleme."deyip yerine geçti.
Namjoon'la kendimi bildim bileli arkadaştım. Aynı yaşta olmamıza rağmen çok olgun biriydi ve her zaman bana benden büyükmüş gibi yardım eder, tavsiye verirdi. Beni benden daha tanıdığına da adım gibi emindim. Bu yüzden yalanıma inanmamasına çok da şaşırmadım.
Bay Boum'un edebiyat dersindeydik. Bu ders Sun Yeon'la ortak olan tek dersimizdi. Genelde bu dersi pek sevmediği için kaytarırdı. Ama bugün kapıdan girişini görmemle birlikte heyecanlandım. Saçımı düzeltirken arkamdan 'Jungkook!' diye bağırdığını duydum. Herkesin bir anda bana dönmesiyle yanaklarım kızarırken Namjoon'a bakamıyordum bile. Hiçbir şey anlamadan beni izlediğine eminim.
Sun Yeon yanıma oturup çantasından defterini çıkardı. Hocanın içeri girmesiyle herkes dikkatini bizden çektiğinde Sun Yeon konuşmaya başladı. "Dün Taehyung'a seni öğlen yemeğine davet etmesini söyledim ama sana söylememiş sanırım."
"Ah söyledi de, benim bir işim vardı gelemedim üzgünüm." heyecanlanmamak için elimden geleni yapıyordum. Ama o kadar güzeldi ki! baktıkça bakasım geliyordu.
"Sorun değil." deyip parlayan gülüşüyle bana baktı."Bu öğlen gelirsin." tekrar heyecanlanmaya başladım. Gerçekten benimle ilgileniyor gibiydi.
Tam kabul edecektim ki Taehyung'la aramın kötü olduğu aklıma geldi.Burnumu kırıştırdım.
"Sanırım bugünde işim var üzgün-" parmağını iki yana sallayarak bana baktı.
"Hayır itiraz kabul etmiyorum."
-------------------------
Öğle arası Sun Yeon beni görmesin diye saklana saklana gidiyordum ki beni görünce koluma girip yemekhaneye ısrarla götürmüştü. Herkesin olduğu masada bana yer açmalarını isteyince hepsi birden bize baktı. O an gerçekten utanmıştım. Özellikle de Taehyung'un insanı delip geçen bakışları vardı. Ama şaşırdığını da hissedebiliyordum.
"Hey Amerikalı dostum! Gel ve otur." Jin neşeli bir şekilde beni masaya davet ederken Taehyung anlamsız bir şekilde Jin'e bakıyordu.
"Biz tanışmıyoruz sanırım ben Jimin." Jimin yakından gerçekten çok güzel görünüyordu. Bana gülümseyince Sun Yeon ile ne kadar benzediklerini fark ettim.
"Jungkook."
"Jungkook, Taehyung'un arkadaşı. Bu sene başladı bizim okula ." Taehyung'un gözlerini devirdiğini gördüm. Yoongi kaşlarını kaldırarak bize bakıyordu.
Sun Yeon'la birlikte yemek alarak masaya geçtik. Sun Yeon ve Yoongi'nin arasında oturuyordum karşımda Taehyung onun iki yanında da Jin ve Jimin vardı. Herkes normal bir şekilde konuşurlarken ben tek tek hepsini izliyordum. Hemen 5 metre uzaktaki masada otururken burada oturmak hayal gibi gelirken şuan tam olarak onların arasındaydım, onlardan biriydim.
Birden aklıma bir şey dank etti. Yavaşça gözlerimi yumup boynumu arka masaya çevirdim. Görmeyi beklediğim şeyi görmek istemiyordum ama tam da karşımdaydı.
Hoseok ve Namjoon kaşlarını kaldırarak benimde içinde bulunduğum masaya bakıyorlardı. Onlara büyük bir açıklama borçlu olduğumu fark edince o an masadan asla kalkmak istemedim.
Bu arada medyalar benim kitabın kapakları şeklinde. Sıkıldıkça değiştirmek için medyaya koydum arada değiştiririm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy in Luv // taekook
Fanfiction[tamamlandı] "Hey aşık çocuk!" diye bağırınca bir kaç kişi dikkatini bize vermişti. Arkamdan bağırmaya devam ettikçe bize bakan sayısı arttığı için utandım ve yanıma gelmesini bekledim. Koşar adımlarla hemen geldi. Dalga geçen gülümsemesi hala yüz...