#8

858 116 12
                                    

"Hey, biraz vaktin var mı?" Taehyung'un gerçekten kocaman gözleri vardı. Hafif baygın bakan gözleriyle bir kaç saniye bana baktı. Ama o bir kaç saniye bana gerçekten de bir saat kadar uzun gelmişti.

"Var." 

Öğle sonrasındaki teneffüsteydik.Masadan kalkınca hemen Taehyung'un peşinden koşturup onu zar zor durdurmuştum. Onunla konuşmam lazımdı. Hala yardımına ihtiyacım vardı.

Kollarını göğsünde kavuşturup yolun ortasında beni dinliyormuş gibi diyeceklerimi bekledi. Herkes bize az da olsa çarparak geçmeye çalışırken Taehyung bundan rahatsız olduğunu hiç belli etmiyordu.

"Ben gerçekten-"

"Rahat konuş, karşında Sun Yeon yok."dedi kaşlarını kaldırarak. Bu halde bile dalga geçmesine sinirlenmiştim.

"Bana kızmakta haklıydın."dedim.

"Ne?" dedi duymamış gibi. Etraf gerçekten gürültülüydü. Taehyung'un bileğinden tutup kenara çektim. Sessiz bir köşeye gelince bileğini tuttuğum elime dik dik baktığını fark ettim. Hemen elimi çektim.

"Yoongi'yle aranızda ne geçti bilmiyorum ama ona bu anlaşmamızı söylememeliydim." dedim bir yandan parmaklarımla oynarken.
"Bana kızmakta haklıydın."

"Evet haklı olduğumu biliyorum." dedi tek kaşını kaldırarak. Bu kadar kendini beğenmiş olmasından nefret ediyordum.
"Özür dilerim."dedim bana dik dik baktı.
"Peki." dedi. Kim Taehyung gerçekten nezaket yoksunu olabilirdi.
Sözünü bitirir bitirmez yanımdan ayrılacakken onu durdurdum.

"Şey acaba bu anlaşmamızı Hoseok ile Namjoon'a da söyleyebilir miyim?"

———————————

Namjoon ve Hoseok ellerini kollarında birleştirip bana tek kaşlarını kaldırıp bakınca bunun için çalışıp çalışmadıklarını düşünmeden edemedim.
"Pekala şöyle ki Taehyung'la bir anlaşma yaptım." diye başladım lafa.
"O bana Sun Yeon hakkında bir şeyler öğretecek bende ona biyoloji sınavında kopya vereceğim." vereceği tepkileri merak ediyordum.

"Ve sende ona güvenerek onun dediklerini mi yapıyorsun?"

"Evet ve açıkçası işe yaradı Namjoon. Dün beni onların masasında gören siz değildiniz de kimlerdi?"
Namjoon omuz silkti. Taehyung'a güvenmediğini anlayabiliyordum. Benim iyiliğimi istediğini de biliyordum ama o çok korumacı davranıyordu.

"Dostum, peki niye bunu bize daha önce söylemedin?"diye sordu Hoseok haklı olarak.
"Beni engellemenizden korktum."

"Taehyung'a hiç ama hiç güvenmiyorum.Bunun altından başka bir şey çıkacakmış gibi."dedi Hoseok. "Ama sen bilirsin senin kararın."

Taehyung'a bu anlaşmayı Namjoon ve Hoseok'a söyleyebilir miyim diye sorunca bana dik dik bakmaya devam etmişti. Ben sorabilir miyim diye üsteledikçe en sonunda ne halin varsa gör deyip yanımdan gitmişti. Bende bunu bir evet olarak kabul edip gelip onlara anlattım.

"Kimseye söylemeyeceksiniz bunu, tamam mı?"ikisi birden başını salladı.

"Pekala hadi gidip yemek yiyelim."

————————-

Okul çıkışı son dersin de beden olmasının verdiği yorgunlukla hızlı adımlarla eve ilerliyordum.
Okul çıkışları gerçekten çok kalabalık oluyordu. Sürekli birilerine çarpmaya alışmıştım ki artık dönüp özür bile dilemiyordum. Kalabalığın arasından sonunda sıyrılabildiğimde bir dükkanın önünden geçerken camdaki yansımam dikkatimi çekmişti.

Şu an böyle göründüğümün farkında bile değildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şu an böyle göründüğümün farkında bile değildim. Kendim değildim. Birisini etkilemek için başkası olmam gerekiyordu. Başkası olmak istemiyordum. O anda her şeyi üzerimden çıkarıp atasım geldi ama tam bu noktaya gelmişken yolumdan dönmek istemedim.
Aynada benim dışımda bir yansıma fark edince arkamı döndüm. Yoongi sarı saçlarını kaşıyıp bana baktı. Daha sonra elini cebine atarak "Bütün gün burada mı duracaksın?" diye sordu. Yürümeye devam ettim.

"Ah, Taehyung'a söylediğim için kızgınsın hala değil mi?" öyleydim. Bana söz verir vermez kim olursa olsun gidip birine söylemesi beni gerçekten kızdırmıştı. Ama bunu belli edemiyordum çünkü ondan korkuyordum. Sadece başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim.

"Ben sadece doğru mu söylüyorsun ona anlamak istedim."

"Ne demek istediğini anlamadım."

"Ben farklı bir şeyin olduğunu düşünmüştüm." derin bir nefes aldı.

Yoongi gerçekten tuhaf biriydi. Ya da ben onun imalarını anlayamayacak kadar saf biriydim.

"Ne gibi bir şey?"diye sordum.

"Evet, ne gibi bir şey Yoongi?"
Bir anda Taehyung yanımızda parlayınca ikimizde şaşırdık.

Yoongi'ye sert gözlerle baktığını fark ettim. Gerçekten de o gün de dediği gibi aslında düşmanlar mıydı?

Uzaktan onları izlediğim zamanlar hiçbirinin aralarının kötü olduğunu düşünmemiştim ama şuan fark ediyorum hiç konuşup beraber güldüklerini gördüğümü hatırlamıyorum.
Sanki aynı masaya oturmak zorunda oldukları için takılıyorlar gibiler.

Yoongi cevap vermeyip dik dik Taehyung'a bakmayı tercih etmişti. Aralarında ben olduğum için bundan rahatsız olmuştum. Neyseki Yoongi kısa bir süre sonra yanımızdan ayrılıp kendi evine girdi.

Taehyung ise hiç konuşmamayı tercih etmişti. Cebinden bir sigara çıkardı ve yaktı. Sigara içmeyen bir insanı bile sadece sigara içmesiyle imrendiriyordu.

Ona bakakaldığımı fark edince bana kısa bir bakış attı ve daha sonra önüne döndü. Evimin yakınlarına gelince bir an onu içeri çağırsam mı diye ikilemde kaldım. O ise hiç yolunu bozmadan direk benim kapımın önüne kadar gelip anahtarı çıkarmamı bekledi. Bu sırada bitirdiği sigarasının izmaritini yere atıp ayağıyla söndürdü.

Ben anahtarı sokup kapıyı açmaya çalışırken birden kapı açıldı. Babam kapıyı açar açmaz bana gülümserken bir an Taehyung'u fark edince şaşırmış ifadesini hiç gizleme ihtiyacı duymadan belirtti.

Boy in Luv // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin