Selin:
- Kantinde oturup aldığım tostumu yerken bir yandan da yeni arkadaşlarımı, yeni çevremi merak ediyordum. Acaba hangi sınıftaydım?
Sonra birisi geldi ve yanıma oturdu.- Selam. Sen yenisin galiba?
- Merhaba. Evet yeniyim. Bu okula burslu olarak geldim.
- Hmm. Kendimi tanıtıyım. Ben Erhan. Aslında bana inek Erhan derler. Okulun 1. Si seçilmiştim. Ama kabul etmiyorum! Okumak ineklik değildir dimi?
- Evet. Ben de Selin.
- Sana okulu tanıtmamı ister misin?
- Olur tabi.
Erhan bana okulu gezdiriyordu. Sonra bana sordu:
- Yeni sınıfının hangisi olduğunu biliyor musun?
- Şey aslında bilmiyorum.
-Tamam, gel panodan adını bulalım. Ordan öğreniriz.
-Panoya baktım: 12A
-Hmm. Bizimle aynı sınıftasın.
Sonra bir anda birinin bana çarpmasıyla yere düştüm..
Arkama baktım ve bana çarpan kişi kapişonunu kafasına geçirmiş, arkasına bakıp özür dilemeden gidiyordu.
Sonra bağırdım: Önüne baksana ya kör müsün?
Erhana baktığımda tepkisiz duruyordu
-Ne oldu? - diye sordum.
- Dizin kanıyor. Hemen pansuman gerek.
Revire gittik ve dizime pansuman yapıldı. Sonra zil çaldı. Ben tam sınıfa gidecekken bir baktım ki, çantamı kantinde unutmuşum.
Erhan:
- Hadi sınıfa gidelim.Selin:
- Ben çantamı kantinde unutmuşum. Sen git ben gelirim.Erhan:
- İstersen ben gidebilirim?Selin:
- Yok teşekkürler. Zaten bi lavaboya da gitmem gerek.Erhan:
- Tamam o zaman çabuk hallet işini. Çünkü matematik hocasının dersi şimdi. Biraz ters hocadır😒Selin:
- Tamam. Gelirim hemenZil çaldıktan sonra koridorlar boşaldı. Dizim acıdığı için yavaş-yavaş ilerliyordum. Ama nedense birinin beni izlediğini hissetim yine.
Kantine geldiğimde çantamı bulup aldım. İçini kontrol ettim telefonum da yerindeydi. Neyseki kimse dokunmamış.
Sonra merdivenlere doğru ilerleyince, baktım yanda asansör de varmış. Bu benim için avantaj sağlıyordu😅 Dizim ağrıdığı için.
Asansöre bastım ve kapısı açıldı. Asansöre bindim, tuşa basınca tam kapı kapanıcakken birisi asansörü durdurdu ve içeri girdi. Kafamı kaldırmak istemedim. Kimseyi tanımadığım için utanıyordum birine bakınca. Binen kişi tam yanımdaydı. Biraz arkaya çekildim kim olduğuna bakmak için. O sırada baktım demin bana çarpan kapişonlu çocuk. Şok oldum. Sonra cesaret geldi bana ve dedim:
-Hey! Sen demin bana çarpıp özür dilemeyen kişisin! Senin yüzünden dizim kanadı!..
Sonra kapişonunu çıkarttı. Bana baktı. Bilmiyorum neden ama hiç bir şey söylemeden bir süre baktı. Sonra asansörü durdurdu ve dedi:
- Neden ben özür dileyecekmişim?! Yolun tam ortasında duran kişi ben miydim?
- Ama bana çarpan kişi sendin! Ve bir özür dileyebilirdin.
- Ben kimseden özür dilemem kızım!
- Sen insan değil misin? Özür dilesen ölürsün sanki!
- Kızım bak benimle doğru konuş. Burada yalnızız! Sana kötü şeyler yapmak istemiyorum!
- Ne yapabilirsin? Çok korktum sanki hıh.
- Bana yaklaştı. Ben geri-geri giderken sırtım asansörün duvarına değince irkildim. Elimle onu itmeye çalıştım ama elimi yakaladı. Elimi çekmeye çalıştım ama Allah kahretsin ki, çok güçlüydü. Elini duvara yasladı. Ben de onun kolunun arasında sıkışıp kalmıştım. Bana bir süre derin bi şekilde baktı. Doğrusu azıcık korkmuştum. Sonuçta o asansörde yalnızdık ve kimse beni duyamazdı. Koridorlar da boşalmıştı hem
Ama bana hiç bişey yapmadığı için şükrettim.Uzun bir süre boş-boş bakıştıktan sonra:
- Ş-şey acaba artık gitsek mi?- Niye? Seni öperim diye falan diye korktun mu?
- Ne diyosun ya sen? Hele bi dene seni nasıl yere seririm gör
- Bunlar boş laflar.
- Olum artık tuşa bas da gidelim.
- Kızım bak seni uyarıyorum. Beni tanımıyorsun. Benimle birdaha bu şekilde davranırsan sana olacaklardan ben sorumlu değilim!
- Umarsamazca bi bakış attım ve asansör açılır-açılmaz kendimi dışarı attım. Sonra lavaboya gittim...
Bu bölüm bu kadardı. Biraz uzun yazdım. Böyle daha iyi. Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Okuduğunuz için teşekkürler😚
530 kelime😉