Jimin'le Jungkook yakalanmamak için, hızlıca hastahaneden çıkmıştılar. Şu anda Jimin'in evinin önündeydiler ve Jimin, Jungkook'u yine komşularının evine girmek için ikna etmeye çalışıyordu.
"Sevgilim yakalanırız, lütfen ısrar etme?" Dedi yine itiraz ederek.
"Sen de merak ediyorsun, neler olduğuyla ilgili. Lütfen sadece başka günlük varmı diye bakalım, eğer yoksa geri çıkarız olmaz mı?" Ellerini birleştirdi ve çenesinin altına kutup sevimli bir şekilde gülümsedi.Jungkook bu sevimli sevgilisini üzmemek için, kabul etti. Hoş onun istediği hiç bir şeyi reddedemiyordu, o ayrı bir konuydu.
"Pekala, istediğin gibi olsun. Ama çabuk olalım ve kimseye görünmememiz gerekiyor tamam mı?" Diyip yürümeye başladı.
Jimin mutlulukla, Jungkook'un elini tuttup yürüdü. Kapıya geldikleri gibi Jimin şifreyi düşünmeye başladı, ama bir türlü aklına gelmiyordu.
"Neden şifreye girmiyorsun?" Diye sordu Jungkook. Endişeliydi çünkü her an birileri görebilirlerdi onları.
"Unuttum galiba. Dur biraz hatırlamaya çalışıyorum." Dedi kısık bir sesle, bir dakikanın sonunda hatırlamıştı."Hatırladım 9295 idi." Kısa ve tombul parmaklarını düğmelerde gezdirdi, ardından kapı açıldı. Daha fazla vakit kaybetmemek için, hızlıca içeriye girdiler.
Jimin de ellerini çabuk tutup hızla etrafı aramaya başladı. Büyük salonda hiç bir şey bulamayınca, Jimin üst katta çıktı. Jungkook'ta aşağıdaki katta ki çalışma odasına benzeyen odaya girdi ve aramaya devam etti.
Jimin üst katta çıktığı gibi, önüne gelen ilk odaya girdi. Odada tek tük eşya vardı. Jimin bu odayı kullanmadığını düşündü, tam çıkacakken gözüne dolabın hemen yanında bir kapı gördü. Merak edip oraya doğru yürüdü ve kapısı hafif aralıklı olduğunu fark etti.
Kapıyı açtığında gördüğü şeylerle, vücudundaki bütün tüylerin hepsinin diken diken ettiğini hisseti. Içeri girip etrafına baktığında, duvarlarda yapıştırılmış onlarca resim gördü.
Ilk defa bu kadar resim bir arada görmüştü, biraz daha dikkatli baktığında bütün resimlerde hastahane de yatan adamın resimleri vardı. Çoğu tek başınaydı kalan bir kısmı da onula birlikteydi komşuları.
Hemen kendini toparlamayı aramaya devam etti. Oda da bulunan dolaplara ve çekmecelere baktı ama hiç bir şeye rastlamamıştı. Ardından ilk girdiği oradaki çekmecelere ve dolaba baktı ama hiç bir şey bulamamıştı.
Daha fazla vakit kaybetmeden, başka bir odaya yöneldi.Bu sırada Jungkook'ta hala çalışma odasındaki kitaplığa ve çekmecelere bakmıştı, en son masanın altında da bir dosya çekmecesi gördü. 'Umarım kilitli değildir' Diye içinden geçirdi.
Ilk iki çekmeceye baktığında, ikisi kilitli olduğu için açamamıştı. Üçüncüyü açtığın da kilitli değildi, Jungkook içine baktığında boş kağıtlar vardı. Vakitleri azaldığı için sinirle çekmeceyi kapatacakken, gözüne bir siyahlık takılmıştı.
Hemen boş kağıtların hepsini çıkartı ve içinde ellerinde ki günlüğe benzer bir ajanda görmüştü ve üstünde '2015' yazıyordu. Emin olmak için, bir kaç yaprağına baktığında özenle yazılan el yazıyla karşıları. O zaman emin olmuştu, evdeki günlüğün devamı olduğunu.
Hemen sırt çantasına koyup, her şeyi eski haline getirdi ve Jimin'i bulmak çıktı odadan. Buradan hemen çıkmak istiyordu. Üst katta gittiğinde, Jimin'i bulduğu gibi, ince ve zarif bileğinden tutup konuştu.
"Günlüğü buldum. Hadi çıkalım kimse gelmeden?" Ardından hızlıca inmiş ve çıkmıştılar evden. Daha kapıdayken Jimin dayanamamış, Jungkook'u durdurmuştu.
"Nerden buldun günlü-" sözünü kesen komşularıydı ve bu sefer gerçekten yakalamıştılar.
"Siz ne yapıyorsunuz kapımda?" Sinirle Jungkook ve Jimin'e bakarken.Jimin korkuyla Jungkook'a baktı, yanlış bir şey yapmamak için dudaklarını dişliyordu. Eğer tam evlerinin karşısında oturmasaydı çoktan koşarak kaçardı buradan. Ama öyle bir şansı yoktu. Jungkook, Jimin'e kıyasla çok korkmamıştı.
"Hiç bir şey. Sadece geçiyorduk, öyle değil mi sevgilim?" Rahat bir şekilde cevap verdi. Ardından Jimin'e dönüp gözlerini açarak baktı ve onaylaması için işaret etti.
Jimin de hızlıca başını sallayıp,"Evet efendim." diyip onayladı. Jungkook yine Jimin'in ellerinden tutup, oradan geçiyormuş gibi başka bir tarafa doğru gittiler.Komşuları onların sevgili ve birleşik ellerine takılmıştı. Ona hastahanede yatan biricik sevgilisi, hayatının anlamı aklına gelmişti ve gözlerinden yine yaşlar akmaya başladı.
Jimin yakalanma kokusuyla hala elleri titriyordu. Jungkook hala Jimin'in ellerini tutmaya devam ediyor ve titrediğini fark ediyordu.
"Sence fark etmiş midir?" Diye sordu Jimin tedirginlikle. Jungkook, Jimin'i sakinleştirmek için tebessüm etti."Tabiki anlamadı. Hadi biraz sahilde oturalım, biraz vakit geçsin. Sonra geri döneriz, ama yarın okuyalım geç oldu olur mu?" Diye sordu.
"Tamam olur sevgilim ve çok teşekkür ederim, benimle geldiğini için. Ve özür dilerim seni merakım yüzünden tehlikeye atığın için." Suç işleyen çocuklar gibi ellerine bakarak konuşmuştu. Jungkook, Jimin'in tatlılığı yüzünden bir gün delireceğini düşünüyordu.
Elini bıraktı bir elini beline sarıp, diğer eliyle de Jimin'i başından tutup göğsüne koydu. Çünkü Jimin'in tek yeri burasıydı, Jungkook'un göğsü. Saçlarından bolca öperek, vanilla gibi kokan saçları biraz da koklayıp. Hiç bir şey demeden denizi izlemeye devam etti.
-----
Okuldan dönen çift, yemeklerini hızlıca yedikleri gibi üst katta çıkmıştılar. Heyecandan Jimin günlüğü bir türlü açıp okumuyordu.
"Artık oku şunu Jimin, elinde çevirdiğin yeter?" Dedi bıtkınlıkla Jungkook. Jimin, Jungkook'u daha fazla kızdırmamak için, derin bir nefes aldı.Ardından siyah derisi olan günlüğün ilk yaprağını açtı...
(Bir bölüm daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)
TAEJIN'le kalın.
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam TAEJİN
Fanfic{TAMAMLANDI} Taehyung katledilen ailesinin intikamını almaya yemin etmişti.