Jin tek başına salondaki koltukların birine oturmuş, televizyonu açmadan siyah ekranına dalmıştı. Taehyung'la sarıldıktan sonra kendini buraya atmıştı. Daha da gitmemişti yanına 'Daha doğrusu cesareti yoktu' çünkü onun dedikleri kalbine çok değişik bir şekilde iyi gelmişti. Kendisi için ağlamış ve deli gibi her yerde aramıştı.
Bu durum Jin'in ister istemez hoşuna gitmişti. Yüzünde ki tebessümle az önce olanları düşünüyordu, Taehyung'un kendisine sarılışını ve koklayışını. Jin koltuğun yastıklarından birisini alıp sarılmasına sebep olmuştu. Yüzündeki şapşal gülümsemeyi bastıramamış ve başını yastığa gömüp garip sesler çıkartmaya başlamıştı bu sefer.
Biraz öyle durduktan sonra, kendini daha iyi hissetti. Lavaboya gidip elini yüzünü yıkayıp saçlarına şekil verdi. (Y.z. Taehyung'la uzaktan yakından alakası yok inanı. hehehe)
Daha sonra üst katta çıkıp, Taehyung'un odasının kapısına geldi. Kalbi maraton koşmuş gibi hızlı artıyordu. Bunu umursamadan kapıyı açtı, çünkü Taehyung'un yanındayken hep hızlı atıyordu. Odaya girmeden ilk önce başını hafif içeri doğru gönderdi. Taehyung'un yine uyuduğunu gördüğünde rahat bir nefes verdi.
Ardından kapıyı kapatıp, yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Gözü komidinin üstünde ki boş kaseye takıldı. 'Hepsini içmiş demek' diye düşündü o sırada anladı bilerek içmediğini, kendisinin içirmesi içindi herşey. Bu küçük açıyla dudakları yukarı kıvrılmıştı, daha sonra uyuyan Taehyung'a bakmaya başladı. Gözlerine gelen kahve tutamlarına elleri istemsizce gidip yavaşça çekti.
Tam geri çekilecekken bileğini tutan ellerle irkildi, incinde 'uyumuyor muydu' diye geçirdi. Tam ağzını açıp soracakken Taehyung ondan önce konuştu. "Yemek yedin mi?" Diyip ve tutuğu bileği baş parmağıyla okşarken. "H-hayır daha bir şey yemedim." Diye cevap verdi Jin. Gözleri bir Taehyung'a bir bileğinde mekik dokuyordu, ama çekemiyordu da.
"Lütfen bir şeyler ye, güçten düşüp sana bir şey olmasını istemiyorum?" "T-tamam ben bir şeyler yerim şimdi." Diyip bileğini istemeden çekti sıcak ellerden. Taehyung mutlulukla gülümseyip Jin'i izledi. Jin kızarmış yanaklarını saklamak adına ayağa kalkıp komidinin üstünde ki boş kaseyi alıp indi alt katta.
Hızlıca bir şeyler atıştırıp, biran önce yukarıya Taehyung'un yanına gitmek istiyordu. Çünkü saat neredeyse gece yarısına geliyordu ve sadece mutfağın ışığını tek yakmıştı. Biraz korkmuyor değildi, hızlıca merdivenlerden çıkarken ayağı kaymış ve iki basamak geri düşmüştü. Netse ki korkuluklara tutunmuştu eğer korkuluklara tutunmasaydı aşağıya kadar yuvarlandı.
Sağ bacağını yan tarafı tahriş olmuştu ve boşluğuna geldiği için de ayak bileği açıyordu. Ses çıkarmamaya çalışıyordu belki Taehyung uyuyordu diye. Topallayarak odaya girdiğinde telefonuyla ilgilenen Taehyung'u gördü. Topllayarak yanına ulaştı, Taehyung, Jin'in topalladığını fark etiği gibi endişeli gözlerle yatığı yataktan doğrulup konuştu.
-"Jin ayağına ne oldu? Neden topallıyorsun önce ki sesle bir alakası varmı?"
-"Merdivenlerde ayağım kaydı sadece çok kötü değil. Üstüne basabiliyorum. Bu arada bana uygun pijaman varmı eve gidemedim de?"
-"Dolaptan istediğini alabilirsin olur hapsi sana sadece biraz omuzları dar gelir. Sen burada giyin ben arkamı dönerim?"
-"Tamam." Diyip dolaptaki kendisine olabilecek en geniş pijamayı alıp hızlıca giymeye başladı. Taehyung anlamıştı, Jin'in korktuğunu. Ondan hızlıca benim yanıma gelmişti, onu başka bir odaya gönderip tedirgin olmasını istememişti.
Üstünü giyen Jin kendi elbiselerini eline alıp arkasını döndü. "Ben nerede uyuyacağım peki?" Diye sordu. Taehyung Kendisine yönetilen soruyla eski posizyonnuna dönüp cevap verdi.
"Başka bir odada uyuma ev çok büyük ve bu katta hiç yatak odası yok, aşağı katta bulunuyor misafir odası. Hem uzun zamandır kullanılmadığı içinde tuzludur. Benim yanımda uyu, hem yatak çok büyük ikimizde rahatlıkla sığarız. Ne dersin?" Diye sordu. Jin başta gitme taraftarıydı ama boş oda aşağı katta, kirli ve birazda korktuğundan dolayı el mahkum kabul etti.
"T-tamam o zaman ben öbür tarafta uyurum. Seni fazla rahatsız etmem." Diyip yatağın diğer tarafına uzanıp örtüyü yüzüne kadar çekti. Utanmıştı her ağzını açtığında kekeliyor ve bu sinirini bozuyordu artık. Kendine içinden bildiği bütün küfürleri sıralamayı unutmuyordu bu sırada.
Taehyung istediği aldığı için yüzünde öyle bir mutluluk vardı. Sanarsın savaştan zaferle çıkıp geri dönüyormuş gibiydi adeta. Bir şey demeden baş ucundaki gece lambasını kapatı, sırt üstü öylece bekledi bir süre.
Jin yanının uzanan Taehyung'la kıpırdayamıyordu koca yatakta. Sanki kıpırdağında Taehyung'a değip canını acıtacağını düşünüyor du. Onun aksine Taehyung rahatça, Jin'in tarafına dönüp arkası dönük olan Jin'i izlemeye başladı. Biraz öyle bekledi, oradada sadece ikisinin hızlı alınıp verilen nefesleri yankılanıyordu. Bu durum ikisi içinde hiç iyi değildi.
Jin sakin olmaya çalışıp uyumaya çalıştı. Tamda başarılı olacakken belinde hissettiği elle ve daha sonra geriye doğru çekilip sırtı sıcak göğüslere dayandığında ne yapacağını bilememişti. Put gibi kalmıştı yatakta, ardından kendisini sıkıca saran kollarla uyuyamadan uyanmıştı.
Taehyung bütün cesaretini toplayıp, Jin'in tarafına kayıp kollarından birisini beline koyup kendine çekip bir diğer kolunuda bu sırada başının altına yerleştirdi. Daha sonra sıkıca sarıldı özlem duyduğu kişiye. Burnunu Jin'in ensesindeki saçlara getirip, derince koklayıp ve ensesini dudaklarını ıslatarak öptü.
Jin hissettiği şeyleler gerilen vücudu, ensesindeki nefesler ve öpücükle nefesi kesilmiş titremişti. Taehyung biraz daha sukuldu Jin'e vücudunu ona yapıştırıp kulağına fısıltı gibi çıkan sesiyle konuştu.
"Çok güzel kokuyorsun ve ben ne zamana kadar dayanacağımı bilmiyorum SeokJin-ahh." Diyip uyuya kaldı. Jin'i onlarca sorularla başbaşa bırakarak...
(Bir bölümün daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
