ON-YEDİNCİ BÖLÜM

960 80 92
                                    


Jin dayanamamış ve Taehyung'un arkasından çıkmıştı, partinin olduğu büyük salondan. Kapıda bekleyen görevlilere dönüp, "Kim Taehyung ne tarafa gitti acaba?" diye sordu.

"Otoparka doğru gittiler efendim." Görevlilerden biri cevap vermişti hemen. Jin kalbinin sıkıştığını hissediyordu, sanki kötü bir şey olacakmış gibi. Hiç vakit kaybetmeden Taehyung'u görmek istiyordu. Her ne kadar duygularıyla alay etmiş olsa da, onu şimdi görmeye ihtiyacı vardı.

Jin asansörün önünde gelmesini bekliyordu, ama asansörün gelmemesi üzerine üç kat aşağıya merdivenle yürüyerek gitmeye karar verdi. Hızlı adımlarla merdivenleri ikişer ikişer olarak adım atıyordu. Kapıya geldiği gibi, tam açacakken bir kaç el silah sesi duydu. O an beyni kaç kez patlatılan silah sesini algılamamıştı, şoka girmesinden dolayı.

Jin'in kapı kulpundaki elleri düştü ve robut gibi kımıldayamadı yerinde, gözü tek bir noktada kalmıştı. "Tanrım lütfen Taehyung orda olmasın." Fısıltı gibi çıkan sesiyle yalvarıyordu tanrıya. Korkuyordu ve kalbi o kadar hızlı atıyordu ki, kulakları uğuldamaya başlamıştı.

Kapının arkasında ne kadar dikildiğini bilmiyordu o an. On saniye, bir dk, yarım saat mi, hiç bir fikri yoktu. Bir anda kulaklarına tanıdık olan acı dolu ses geldiğinde, gözlerindeki yaşlar ve titreyen bacaklarıyla nasıl kapıyı açıp etrafına baktığını anlamamıştı.

"T-Taehyung nerdesin?lütfen cevap ver?" Titreyen vücudu bir sağa, bir sola doğru zedeleniyordu. Sağ tarafında arabaların arkasında kısık kısık sesler geliyordu, hızla o tarafa doğdu yürüdü ve gördüğü görüntüyle sesli ağlamaya başladı.

Taehyung yerde kanlar içinde ki bir adama sarılmış "Hayır ölemezsin." Diye sayıklıyordu ve ağlıyordu sessizce. Arada kanlı elleriyle adamın yüzünü tutup, uyanması için dürtüyordu. Ama değişen bir şey olmuyordu.

Jin içinin biraz da olsa rahatladığını hissetmişti, çünkü Taehyung vurulamamıştı. O buradaydı ve iyi gibi görünüyordu. Taehyung'un sessiz hıçkırıklarını duydukça ayakta daha fazla duramamıştı.

Jin yere düşmüş ve ağlayarak onları izliyordu. Artık ağlamaktan bitkin düşen Taehyung'un gözleri kayıyordu. Jin daha fazla dayanamamış, küçük hıçkırıklarla Taehyung'a emekledi.
"Ta-Taehyung bırak artık?o burada değil." Dedi ama Taehyung itiraz eder gibi başını hızlıca sağa sola salladı.

"Ka-kardeşim o b-benim, ona bir şey olmadı. Sadece uykusu gelmiş o kadar. Bu aralar benim için, çok çalıştı ve uykusu geldi. O şu anda uyuyor sesiz ol?" Dedi sıkı sıkı sarıldığı cansız bedene bakarak.

Sesi çok titriyordu, ona da bir şey olmasını istemiyordu Jin. Yanına yaklaştı ve ölü bedeni zorlukla Taehyung'un kollarından çıkartı. Taehyung bırakmamak için, sıkı tutmaya çalışıyordu ama bir anda vücudundaki bütün güçün çekildiğini hissetti.

Elleri boş olduğunda, öylece kanlı ellerine bakıyordu. Jin çoktan ambulansı aramıştı, her an burada olabilirlerdi. Taehyung'a bakmak için ona tekrar yaklaştığında, Taehyung'un kapanan ve düşen bedeni son anda fark etmişti.

Hemen onu tutup kucağına aldı. Elleri sırtına değmişti ve Jin bir ıslaklık hissetmişti. Korkuyla titreyen elini kaldırdığında tamamen kanla kaplıydı eli. "H-Hayır. Hayır Taehyung bana bak?" Gözlerini açamayan Taehyung'u gördükçe sinirleniyordu. "BANA BAK DİYORUM?" Dedi bağırarak ve devam etti. "Seni ıkinci kez kaybedemem. H-hayır bu sefer olmaz." Sesi az öncekine nazaran fısıltı gibi çıkmıştı.

Onunda vurulduğunu anlamamıştı, sadece o adamın vurulduğunu düşünmüştü. Taehyung'un başı düşmesin diye, bir eliyle başını göğsüne bastırıyor ve bir yandan da ağlamaya devam ediyordu.

İntikam TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin