Jin duyduklarından sonra telefon ellerinden düşmüştü. Diğerleri ne olduğunu bilmeden endişeyle Jin'in yanına gelmişlerdi.
"Kim aradı Jin? Ne dedi de bu hale geldin?" Diye sormuştu Hoseok, Jin'in kolundan tutarak."A-annem onaylamış." Donuk sesiyle cevap vermişti. Başta anlamamıştılar. Ama Jin'in bu halini gördükten sonra Yoongi, sinirle evden fırlamıştı. Kaybedecek zamanı yoktu. Hızla arabasına binip, arabasını hastaneye sürdü.
Hoseok hala Jin'i kendisine getirmeye çalışıyordu. Gözleri tek noktada kalmış ve bedeni titriyordu. Hoseok'un gözleri dolmuştu, Jin'in bu hâline.
"Hyung, bir şeyler yap!" Demişti Jungkook. Kendisi de ne yapacağını bilemez bir şekilde, Jin'i izliyordu." B-benim gitmem lazım. Taehyung'un yanına gitmem gerekiyor. A-arabanın anahtarları nerede?" Jin bir sağa bir sola yürüyerek, arabasının anahtarları arıyordu. "Taehyung...Taehyung." Hoseok hızla içeriye arabanın anahtarını almaya gitmişti.
"Tanrım, b-beni bırakmasın lütfen? Tanrım lütfen." Dışarıya atmıştı kendini.Hoseok'ta hemen arkasından gelmiş ve hepsi birlikte arabaya binmiştiler. Kimseden çıt çıkmıyordu. Jin'in iç çekişleri dışında. Kaç dakika geçmişti bilmiyorlardı. Ama Jin bu trafiğe baktıkça delirecek gibi oluyordu.
Jin annesinden böyle bir şeyi asla beklemiyordu. Çünkü biliyordu, Taehyung'u ne kadar sevdiğini ve onsuz yaşayamayacağı. Taehyung su anda bir makineye bağlı olsa bile, Jin elbet bir gün iyileceğine inanıyordu. Sabredip o günün gelmesini bekliyordu. Sevdiği adam çok güçlüydü, pes etmeyeceğini biliyordu. Ama annesi bunu neden anlamıyordu. İşte onu bilmiyordu Jin.
Kaç dakikadır yolda olduklarını bilmeden, sabırsızlıkla ayaklarını sallıyordu. Arabanın içinde ki sessizliği, Hoseok'un telefon zil sesi bölmüştü. Trafikten durma noktasına gelmiş arabaları sayesinde, Hoseok telefonunu eline alıp açmıştı. Arayan Yoongi'di.
"Alo Yoongi. Yetiştin mi hastaneye?" Diye sormuştu korkuyla.Jin duyduğu isimle tüm ilgisi telefondan gelen en küçük sese vermişti. Diğerlerini umursamadan, dolan gözlerini silerek. Hiç bir şey duymamıştı bütün konuşma boyunca.
"Ne dedi?" Diye sordu Jin.
"Kan bağı olmayanları içeri almıyorlarmış. Çabuk senin gelmeni istedi." Diye cavap vermişti Hoseok.Yolun açılmasıyla gaza basıp, olabildiğince kısa bir sürede varmıştı hastaneye. Arabayı park etmeden, Jin'in inmesi için durdu. Jin hastaneye koşarak girip, her zaman geçtiği yollardan koşarak geçti.
Geç kalıp kalmadığını bilmiyordu, ama umutluydu. Taehyung'un bulunduğu odanın kapısını önünde, Yoongi'yi gördü. Yoongi, Jin'i gördüğü gibi hızla yanına geldi.
"İçerdeler Jin çabuk ol!" Dedi Yoongi bağırarak. Taehyung onun küçük kardeşiydi, kan bağı olmasada. Taehyung'a bir şey olmasına asla izin vermezdi.Jin hızla kapıyı açıp içeri girdi.
"Durun, dokunmayın ona!" Diye bağırmıştı. Odaya girdiği gibi. Ama geç kalmıştı. Annesi hemşirenin Jin'i aradığını gördüğünde, işlemleri hızlandırmıştı.Jin, Taehyung'un vücudundaki kabloları toplayan hemşireyi ittirerek.
"Toplama onları, Taehyung'un onlara ihtiyacı var!" Demişti, gözlerinden akan yaşlarla. Kabloları titreyen eliyle yerleştirmeye çalışıyordu, ama yerleşemediği için doktora bağırdı."Çabuk yerleştirin şunları! Size diyorum!" Doktorun yakasına yapıştı. Yoongi, Jin'in belinden tutarak geri çekti. Jin deli gibi ağlıyordu. Daha sonra annesini gördü, en köşede durmuş ve ağlayarak olanları izliyordu.
Bir hışımla Yoongi'nin kollarından kurtuldu ve annesinin karşısına geçti.
"Neden yaptın! Onu neden öldürdün! Sana ne zararı vardı da, bana bu kötülüğü yaptın. Söyle! Cevap ver bana!" Saçlarını elleri arasına alıp çekiştirdi. Annesinin sessizliği yüzünden kafayı yiyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam TAEJİN
Hayran Kurgu{TAMAMLANDI} Taehyung katledilen ailesinin intikamını almaya yemin etmişti.