"Ben çıkıyorum!"
Siyah saçlı genç, son ekmek parçasını da zorla ağzına sıkıştırarak kırmızı detaylarla süslenmiş siyah çantasını omzuna attı ve ayakkabılarını giymeye başladı.
Luffy:
"Ace! Beni de bekleee!""Yoo. Senin yemek yemeni bekleyerek geç kalmayacağım. Erken kalksaydın."
Küçük kardeşine dil çıkararak evden çıktı ve bisikletine atladı.
Luffy:
"Bari bisikleti bırak! Yaaa Ace!"Yoo. Bırakmıyorum. Ağla.
Umursamadan okula doğru sürmeye başlamıştı. Zaten hocaların hepsiyle arası bozuktu bir de aptal kardeşi yüzünden azar işitmek istemiyordu! Birden bisikletten tuhaf sesler geldiğinde durmak zorunda kalmıştı genç adam. Kırmızı ve mavi renklerinin uyum içinde birleştiği bisiklete kötü bakışlar atıyordu.
Ace:
"Tam da bozulacak zamanı buldun! Luffy olsaydı böyle yapmazdın ama di mi?! Senden nefret ediyorum! Okula geç kalırsam eve döndüğümde seni parçalara ayıracağım. Bakma bana öyle!"Etraftaki insanlar "ne yapıyor bu değişik" bakışları atarken bisikleti bir kenara bırakarak koşmaya başladı. Bisikleti kimsenin almamasını umuyordu. Bu koşuşla yarışa girse kazanırdı herhalde...
Ana caddeye girdiğinde koşmayı bırakarak hızlı bir şekilde yürümeye başlamıştı. Nefes nefese kalmış olmasına rağmen yorgunluğu belli etmeyerek omuzları dik bir şekilde yürüyordu. İçine "fire" yazan bir tişort giydiği gömleğin yakalarını düzeltti. Takması gereken kravatı liseye başladığında bir kenara fırlatmıştı ve 2.5 yıldır kravattan haber alınamamıştı.
Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Okul formasının içinde bile mükemmel görünen bu gence insanlar hayran olmayı engelleyemiyorlardı tabi. Boynunda duran mavi kulaklığı takarak çalan şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Ona doğru gelen kendi yaşlarındaki genci hafifçe süzmüştü. Taktığı şapkanın altından sarı saçları belli belirsiz gözüken genç adam, Ace'in aksine hayattan bıkmış bir şekilde yürüyordu. Kalabalık ortamları pek sevmiyor gibi görünüyordu. Sımsıkı tuttuğu çantasıyla Ace'in yanından geçerken bir kaç saniyeliğine gözleri buluşmuştu.
Ace, onun mavinin en güzel tonundaki gözlerine hayran olurken, sarışın onu umursamadan yürümeye devam etmişti.
Siyah saçlı genç bir kaç adım atmıştı ki hissettiği tuhaf his ile duraksadı.
Ace:
"Bu da ne?"Kalbi deli gibi atmaya başlarken hızla arkasına dönmüştü.
Ace:
"Yoksa... hayır , hayır buna imkan yok."Alayla gülerek başını iki yana salladı. Yürümeye devam etmek için önüne döndü. Fakat kalbindeki şüphe bir adım bile atmasına izin vermiyordu. Belki... diyordu. Belki bir ihtimal...
Derin bir nefes alarak tekrar arkasına döndü ve koşmaya başladı. Az önce havalı bir gülümsemeyle yürüyen gençten eser kalmamıştı sanki. Telaşla etrafına bakıyor, çok önemli bir şeyi arıyor gibi görünüyordu. Sarışını görmesiyle daha da hızlanmıştı. Onun peşinden ara sokaklardan birine girdi. Ve bir kaç sokak boyunca onu takip etti. Tam ona seslenmeye karar vermişken duyduğu korna sesiyle eli ayağına dolaşmış, yere düşmüştü. Kendisine doğru gelen aracı gördüğünde gözlerini sımsıkı kapattı.
+"Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Kör müsün?!"
Gözlerini yavaşça açarak ona bağıran adama baktı. Arabayı son anda durdurmuştu. Hemen dibinde olan kırmızı arabadan destek alarak ayağa kalktı.