Zoro, elindeki havluyla ıslak saçlarını kurulamaya çalışarak merdivenlerden iniyordu. Üzerinde Sanji'nin bilerek bir kaç beden büyük aldığı siyah, kurukafa desenli bir tişört vardı.Eve girdikten sonra sarışın genç ile yaptıkları uzun bir tartışma sonucu üzerine atılan çöplerden temizlenebilmek için duşa girmişti.
Salona doğru ilerledi. Kapıya yaslanarak masaya tabakları yerleştiren Sanji'yi izlemeye başladı.
Bir süre sonra Sanji, elindeki bardağı masaya sertçe koyarak ona dönmüş, sert bir ses tonuyla "Beni izlemeyi kes." demişti.
"İstemiyorum."
Sanji, karışındaki gencin cevabına karşılık dudaklarını dişleyerek kapıya doğru yürümeye başladı. Yanından geçip gidecekken Zoro kolunu tutarak durdurmuştu.
"Bırak kolumu marimo." kolunu kurtarmaya çalışırken mırıldandı.
"Dalga geçeceksen defol.""Hah? Dalga geçecek olsaydım okuldan sonra yatağıma kavuşmak için eve gitmek yerine dakikalarca kapında beklemezdim."
Sanji, sessizce kalmayı tercih ederken "Okula benim yüzümden gelmedin değil mi?" diye devam etti. "Hadi ama Sanji, partinin ortasında birdenbire benden hoşlandığını söyledin ve ben daha ne olduğunu anlayamadan bana tekme atıp kaçtın. Hep böyle korkak mıydın sen?"
"Ben... Korkmadım bi kere! Senin neyinden korkucam be?! Aptal!"
"Ağğh gerizekalı!"
"Salak yosun kafa!"
"Çirkin kıvırcık kaşlı!"
"Sensin çirkin!"
Sanji, Zoro'nun bir karşılık vermediğini fark ettiğinde gözlerini tereddütle sevdiği adamın gözlerine dikti. Eğer kendini tutmayı bırakırsa saatlerce ağlayacağını biliyordu. Aniden gelen cesaretle platonik olduğunu düşündüğü çocuğa hislerini itiraf etmişti.
Her şeyi mahvettiğini düşünmüştü. Zoro'nun bir daha onunla konuşmayacağını, bir daha asla kendisinin yüzüne bakmayacağını düşünmüştü. Ve tam tüm eşyalarını toplayıp ülkeyi terk etmeyi düşünürken karşısına çıkmaya cesaret edemediği adamı kapısının önünde otururken bulmuştu.
"Şey..." diye başladı Zoro çekingen bir tavırla. Sanji, onun yüzündeki ifadeyi daha önce hiç gördüğünü hatırlamıyordu. Cümlesini devam ettirecekken mutfaktan gelen ses ile Sanji, telaşla Zoro'yu kenara itmiş, mutfağa doğru koşmuştu.
"Lanet olsun! Senin yüzünden yemek yandı baka marimo!"
"Haa?? Benim yüzümden mi?! Yemeği unutan sensin bi kere!"
"Sen dikkatimi dağıtmasaydın böyle olmazdı!"
"Suçu bana atmaya çalışma salak kıvırcık kaş!"
Zoro, kaşlarını çatarak mutfağa girmişti.Sanji, Zoro'ya doğru dönerek başını meydan okurcasına kaldırdı. "Yemeği yapmak için uğraşan sen değilsin tabi! Marimo bozuntusu!"
"BANA İSMİMLE SESLEN!"
"NE? NE DİYORSUN SEN?!"
"Neden bana ismimle seslenmiyorsun ki?!"
Zoro, bir an duraksadı. Sanji çatılmış kaşlarla, yüzündeki o sevimli ifadeyle ona bakarken kalbi o kadar yüksek sesle atıyordu ki ne dediğinin farkında bile değildi.
"Marimo daha güzel bi kere! Hem sana daha çok uyuyor! Zoro ne ya aa!"
"Ben marimoya benzemiyorum bi kere! Benim saçlarım gayet güzel!"