Iris şaşkınlıkla donup kapının önünde dikili kalan arkadaşına aldırmadan anahtarını kapıdan çekti ve içeriye girdi. Kızı görmezden gelmeye devam ederek genç adama döndü. "Arkadaşın kusuruna bakmayın. Normalde böyle değildir diyeceğim ama malesef normalde de böyle moron gibidir." Kapıyı kapatıp ilerlerken seslendi. "Neyse içeri buyrun lütfen."
Iris ve genç adam ilerleyip salona girdiğinde Heaven da ayağını yere vura vura peşlerinden gitti sesli bir şekilde soludu. Arkadaşının hakaretlerine alışkındı evet, ama başkasının yanında -hele ki görmeye tahammül edemediği, sinir bozucu, ukala bir adamın yanında- aşağılanmak sessiz kalacağı bir durum değildi.
Tekli koltukta yayılmış oturan adamı görünce karşısına geçip dağılmış battaniyesini kenara itti ve oturdu. Adama öfke dolu bakışlar atıp rahatsız olmasını planlıyordu ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi. Çünkü umursamaz bir tavırla yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmiş etrafı inceliyordu Said. "Beklediğimden iyi. Üst katta kaç oda var?" diye sordu Heaven'ı görmezden gelerek.
"Bir. Ayrıca bir tuvalet ve banyo. Tabii bir de küçük bir teras."
"Ben yukarıda kalacağım galiba." Bacak bacak üstüne atıp daha da yayıldı.
"Evet. Bu kattaki iki oda, ben ve Heaven'a ait. Gerçi Heaven odasından çok bu kanepede yaşar ama neyse."
Heaven kanepenin üzerindeki battaniye ve örtüye sahiplenircesine sarıldı. Konuşulanları idrak etmeye çalışıyordu. Arkadaşının kızgın bir boğa gibi baktığını gören İris konuşmaya devam etti. "Üzgünüm tatlım ama artık burada rahat rahat yayılamayacaksın."
"Neden bahsettiğini anlamıyorum." Gözlerini deviren Heaven yastığı daha da sıktı.
"Bunda anlamayacak bir şey yok. Said bey bir eve ihtiyacı olduğunu, eğer oda ayarlayabilirsek evin kirasını tek başına karşılayacağını söyledi. Ben de bu harika teklifi reddedemedim ve ona üst kattaki odada kalabileceğini söyledim." Sahte bir gülümseme gönderdi dostuna. "Yani kendisi artık ev arkadaşımız."
Duydukları ile bir kova soğuk su başından aşağı dökülmüş gibi hissetti kız. Ya da yatağından zorla kaldırılmış gibi. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Tanımadığımız birini evimize mi aldın? Hem de görmemek için işimden ayrıldığım, sinir bozucu bir şekilde sırıtan karşımdaki şu ukala adamı?" Küçümser gibi parmağı ile işaret etti.
Iris genç kızın yanına gidip bir ucu sarkan battaniyeyi kenara çekti ve oturdu. "İyi tarafından bak kızım. Kira ödeme sorunumuz yok. Yani çalışmana gerek kalmadı. Gün boyu yatakla özdeşleşebileceksin. Ama bu kanepe ile değil, kendi odandaki yatakla." Eliyle Said'i işaret edip kızı taklit etti. "Malum artık yalnız değiliz."
"Bana bunun bir şaka olduğunu söyle..." Iris kaşlarını kaldırıp başını yana yatırdığında devam etti. "Tanrım bu bir rüya olsun. Rüya değil mi? Ben hala kanepemde yayılmış yatıyorum. Televizyonun sesi eşliğinde rüyalara daldım ve sen henüz gelmediğin için ben uyanmadım. Şu an rüyadayım. Hatta, hatta kabustayım. Oh rahatladım."
Heaven derin bir nefis alıp rahatlayarak arkasına yaslandığında Iris uzanıp saçını çekti. Neye uğradığını şaşırtan Heaven çığlık attı. "Deli misin kızım, ne yapıyorsun?"
Iris göz kırpıp sırıtmaya başladığında Heaven elleri ile yüzünü kapattı. "Ah hayır. Rüyada değilim." Elini saç diplerinde gezdirdikten sonra yüzünü kapattı. "Bu saçımdan daha çok acıttı."
Elini yüzünden çekmeden geçirdiği dakikaların ardından İris endişelenerek dürttü kızı. Pozisyonunu bozmadan konuştu Heaven. "Rahatsız etmesene, düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)
FantasyGüçler sahipleri ile buluşuyor. Artık onlar AĞYAR değil... Kapak tasarım @snylmzr