22

213 35 2
                                    

Hikayeni yazmaya başla


Kızın söylediklerinde ciddi olduğunu anladığında kalbi duracak gibi oldu ihtiyarın. Ömrünün son anlarını yaşıyormuş gibi hissetti. Heyecan öylesine fazlaydı ki son nefesini verecek gibiydi. "Sen ne dediğinin farkında mısın kızım?" Elleri kendinden bağımsız hareket ediyordu. Durma durma tekrar dene."

"Görmüyor musun uğraşıyorum." Adrenalinden dolayı sesi çok yüksek çıkmıştı. Ne kadar kendini kontrollü tutmaya çalışsa da rotasını kaybedip yoldan çıkmış bir araç gibi hissediyordu bedenini. "Olmuyor, olmuyor. Kahretsin. Üzerime kapı kilitlenmiş gibiyim. Burada tutsak kaldım."

"Ne yapacağız? Tanrım ne olurdu söz dinlesen? Yakalandığın takdirde ne yaparlar sana fikrin var mı?"

Hesta pes edip uğraşmayı bıraktı. Bedeninden ayrılamayacağına kanaat getirip çaresizliğe teslim oldu. İhtiyarın korkudan irileşmiş göz bebeklerine uzunca baktı. "Merak etme. Her şey benim suçum. Seni bu olaydan uzak tutacağım," dedi ve sevdiği adamın duvardaki resminin önüne doğru yürüdü. Zoraki bir gülümsemeyle konuşmasına devam etti. "Beni affet. Seni kendimle birlikte olmayacak maceralara sürükledim." Fısıltı eşliğinde söylediği kelimelere gözyaşları refakat ediyordu.

Kahin ağır hareketlerle doğruldu. "Kendine gel. Ne çabuk pes ettin. Seni kurtarmanın bir yolunu mutlaka bulacağız." Ağır ağır ona doğru ilerledi. "Ayrıca seni uzak tutacağım da ne demek? Ben yeterince fazla yaşadım. Tek düşündüğüm sensin kızım."

Birkaç kişinin konuşarak yaklaştığını duyduklarında Ak Prenses süratle kapıya yönelip kilidini açtı ve ihtiyar kahini ittirerek yatağa oturttu. Seslerin giderek yaklaştığını anladığında ise ellerini boğazına dolayıp sıkmaya başladı. Daha doğrusu sıkar gibi yapıyordu. Kapının açıldığını fark ettiğinde söylenmeye başladı. "Seni adi bunak. Sen ve senin gibi kâhin bozuntularından nefret ediyorum. Hepiniz bu ellerle gelen ölümün tadına bakacaksınız."

İçeri giren iki kişi kollarından tutup çekiştirdiğinde kahinin boğazından ayrıldı. Debelenerek sert ellerin tutuşundan kurtulmaya çalışırken söylenmeye devam ediyordu. "Bırakın beni. Hepinizi öldüreceğim."

İhtiyar olanları idrak etmek için şaşkınca etrafı seyrederken Amanda girdi içeri. Küçülmüş yüzünde kocaman duran ağzı sonuna kadar açılmış, keyifle gülüyordu. "Neler oluyor burada?"

"Efendim odaya girdiğimizde bu kız Merlin'in boğazına yapışmış sıkıyor ve ölümle tehdit ediyordu."

"Bak sen şu sinsilikler prensesine." Kıza fazlaca yaklaştıktan sonra parmağını güzel yüzünde gezdirdi. "Aslında seni severdim Ak kız. İyi yürekli, temiz bir kızdın ama torunum yerine koyduğum Anna seni pek sevmiyor. Bu yüzden sana karşı yumuşak olamayacağım." Ak prenses bir kez daha kurtulmak için hamle yaptığında kulakları fazlaca rahatsız eden bir kahkaha attı. "Sen ne ara böyle hırçın ve sinsi oldun? Ruh olmak pek yaramadı anlaşılan."

Merlin şaşkınlığı üzerinden atıp kızın ne yapmaya çalıştığını idrak ettiğinde oyunu sürdürmeye karar verdi. "İyi ki geldin bunak kadın. Yoksa bu deli kız beni öldürecekti."

"Anlayamadığım bir şey var. Sen bu kızın tarafında değil miydin? Neden sana düşman olsun ki?"

"Ben de anlam verebilmiş değilim. Halbuki ben onun iyiliğini-"

Hesta hırladı. "Kes sesini seni buruşuk. Hiçbiriniz benim iyiliğimi istemediniz. Babamı, annemi öldürdünüz. Beni asırlarca bedenimden ayrı bir yaşama mahkum ettiniz. Bunu hepiniz yaptınız. Sen, sen ve sen. Herkes. Bu yüzden umarım o kokuşmuş bedenleriniz içinde çürüyüp gidersiniz."

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin