15

282 47 24
                                    

Ak saçlı kızın verdiği müddet dolmuş ve buluşma günü gelip çatmıştı. Üçüncü günün sabahı Said, oyun konsolunun başında kendini kaybetmiş bir şekilde oyun oynarken Heaven uykulu gözlerle gelip yanına oturdu."Tanrı aşkına! Sabahın bu saatinde nerden esti? Görende gerçek futbol maçında sanır. Bu ne ses?"

"Ne sesi? Sesi kısık şu anda." Gözünü ekrandan ayırmadan konuşmuştu.

"Televizyonun sesinden değil senin haykırışlarından bahsediyorum ben." Gözlerini ovuşturdu genç kız.

"Zevki böyle çıkıyor kızım. Sen anlamazsın. Ya da dur. Denemeye ne dersin?" Oyunu durdurup diğer kola uzandı ve hala ayılamamış olan kıza uzattı. "Bak şuraya basacaksın. Bir de şu var tabii. Bununla da yön verirsin."

"İstemem. Bu ne böyle bir sürü tuş. Aklımda tutamam ben."

"Abartma. Altı üstü dört beş tuş. Ayrıca sen tuşlarla fazlaca haşır neşir olan bir bölüm okuyordun unuttun mu?" Kolu kızın kucağına bıraktı.

"Yok yok. İşim var benim. Şöyle bir yüzümü yıkayıp kendime geleyim. Kahvaltı hazırlayacağım daha." Yerinden doğrulup lavaboya yöneldi.

Said oyunu tekrar başlatıp kızın arkasından bağırdı. "Kahvaltıya gerek yok. Yüzünü yıka sonra bir güzel hazırlan. Timuçin aradı ve kahvaltı için evlerine davet etti. Oraya gideceğiz."

"Benim de fikrimi alsaydın iyi olurdu," diye bağıran kız yüzünü kurulayıp hazırlanmak için odasına geçti. Mor bir triko kazak ve koyu lacivert kotunu giyip saçlarını özensizce başının üstünde topladı. Kısa sürede hazırdı. Telefonunu cebine sıkıştırıp salona geçti.

Genç adam kızın geldiğini görünce kumandaya uzanıp televizyonu kapattı ve arabanın anahtarını aldı. Beraberce evden çıktılar.

İki dakika süren yolculuğun ardından eve vardıklarında kapıyı çalarken söyleniyordu Hevaen. "Yani iki sokak öteye arabayla geliyoruz ya pes. Ben ne diyeyim ki sana?"

O esnada kapı açıldı ve Akira tebessüm ile karşıladı misafirlerini. Heaven'ın ardından içeri giren genç adam yarım kalan konuşmasını tamamlamak adına kızın arkasından seslendi. "O benim çocuğum tamam mı? Sen bir yere giderken evladını evde mi bırakırsın?"

Heaven ellerini yumruk yapıp alnına koydu. Dişlerini sıkarak tısladı. "Tanrım delireceğim. Bu adam çok geçmeden beni aklımdan edecek." Yanına gelen Said bir hamlede kızın başını kendisine çekip alnına öpücük kondurdu. "Aklını başından aldığımı itiraf etmen çok güzel."

Akira yüzünde tebessümle ikilinin atışmalarını izlenirken Timuçin yanlarına geldi. Genç adamın geldiğini görünce söylenme sırası Akira'ya geçmişti. "Nihayet odanızdan çıkabildiniz bayım." Genç adama sahte bir gülümseme gönderip misafirlerine döndü. "Masaya geçelim isterseniz."

Kızın yüzündeki sahte gülümsemeyi gören Heaven sordu. "Bir sorun mu var?"

"Süslenmekten her yere geç kalan bir adam var. Onu saymazsak başka sorun yok," dedi Akira sosu uzatırken. Sahte gülümsemesi hala suratındaydı.

"Adam yakışıklı canım. Olacak o kadar," diyen Said'e ters bir bakış attı. "Hayır hani kadınlar süslüydü, hep onlar bekletiyordu. Ben olayı ne zaman kaçırdım anlamıyorum. Bir iş için hazır olunması gerektiğinde bekleyen taraf hep ben oluyorum."

"Altı üstü saçıma fön çektim. Ne kadar beklemiş olabilirsin ki?"

"Bence sorun başka dostum," diyen Said meyve suyundan bir yudum aldı ve göz kırptı.

"Anlamadım." Tek kaşını kaldırıp açıklama beklercesine karşısındakine baktı Timuçin.

Onun o halini görünce kahkaha attı Said. "Yani diyorum ki mesele bekleme falan değil. Bence Akira seni kısk-," dediği sırada bir anda konuşmayı böldü Akira. "Neyse neyse tamam. Konuyu kapatalım."

KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin