Timuçin cesedi izlemeyi bırakıp kendine geldiğinde ne yapması gerektiğine karar veremedi. Aklı başında tarafı kaçıp gitmesini söylüyordu ancak hiçbir zaman o tarafını dinlememişti ki.
Tereddütlü adımlarla yaklaştı önce. Vücudu sarsılıyordu ve başı dönmeye başlamıştı. Ama durmadı... Biraz daha sonra biraz daha yaklaştı. Zemin, binicisini üzerinden atmak isteyen bir at gibi şahlanınca duraksadı ve yanındaki duvardan güç aldı.
Dakikalar süren med-cezirin ardından cesedin yanına ulaştı. İçi bir hoş olmuştu. Midesi gırtlağına dayanınca öğürdü ve daha fazla dayanamayıp kendini daireden dışarı attı. Süratle merdivenleri indi.
Karşı kaldırımda, başını elleri arasına almış oturan kızı gördüğünde kalbi derinden sızladı ancak merak duygusu acıma hissine galip geldi. Gördükleri ne ifade ediyordu?Bir ceset... Bir benzer... Bir benzer ceset...
Bir an önce tüm olan biteni öğrenmeliydi. Bir suçtan yeni aklanmışken diğerine mi bulaşacaktı? Üstelik bu kez cinayetti. Kurtuluş mümkün olmayacak gibi duruyordu.
Kendinisini izleyen kıza doğru ilerledi. İstifini bozmamıştı Akira. Ne konuşuyor ne de yanına geliyor, öylece bakıyordu.
Yanına varıp önünde diz çöktü. "Ne diye-"
Kız elini kaldırıp sözünü kesti. "Bir şey söylemene gerek yok. Yüzün her şeyi haykırıyor zaten."
Genç adam kaşlarını çattı. "Tüm bu olan biten nedir Allah aşkına?"
"Aklında onlarca soru var biliyorum. Ancak benim cevaplayacak gücüm yok. Anlayışla karşılarsın umarım." Genç adamın itaatkar bakışlarını görünce devam etti. "Şu an sadece şunu söyleyebilirim ki o benim ikizimdi." Derin bir nefes aldı. Ağzını tekrar açacaktı ki vazgeçip yutkundu. Ardından da aynı sessizliğe gömülüp ağır ağır doğruldu ve eve yöneldi.
Merdivenleri sükunetle çıkıp açık olan kapıdan içeri girdi ve uzun holde ilerledi. Salon kapısından girmeden önce bekleyip iç çekerek kendini göreceklerine hazırlamaya çalıştı.
Ne kadar hazırlayabilirdi ki? Ömrü boyunca unutamayacağı ve katlanmayacağı bir manzara ile karşı karşıya kalacaktı. Kesik kesik aldığı birkaç nefesin ardından odaya girdi.Kardeşi, karşısındaki koltuğun hemen dibinde boylu boyunca yatıyodu. Üç kurşun deliği seçebildi buğulu gözleri. Kardeşini elinden alan üç lanet olası kanlı delik... Karnı, göğsü ve alnında... Güzel yüzünde iz bırakıp iki kaşının arasında yol çizerek akan kan, tenini kızıla boyamıştı. Açık pembe pijaması da kurumaya yüz tutunmuş kanla kaplanmıştı. Histerik edayla gülümsedi, uygunsuz olduğunu bilse de engel olmamıştı kendine.
O esnada içeri giren Timuçin kızın gülümsediğini görünce afalladı. Kendini paralamasına ya da sessizce bir kenarda çömerek ağlamasına hazırlıklıydı ancak gülümsemesi görmeyi beklediği bir manzara değildi.
Odaya girildiğini fark eden Akira geleni umursamadan kızın karşısındaki koltuğa oturup seyretmeye başladı. Gülümsemesi hala yüzündeydi. "Ne kadar güzel görünüyor değil mi?" Akıl sağlığını kaybetmiş gibi görünüyordu dışarıdan. "Bir insan bu halde bile nasıl güzel görünebilir ki? Ne kadar masum." Gözleri duvarda sabitlendi sessizce geçen kısa bir sürenin ardından. "Evet, uçarı olan oydu ancak yine de bir yanı her şeyden habersiz ve saftı. Her zaman ilgi ve korumaya muhtaçtı." Duraksadı ve ifadesi ansızın değişti. Eli ile alnına şiddetle vurup haykırdı. "Gel gör ki ben onu koruyamadım." Vücudu sarsılmaya başladı. Artık ağlıyordu hatta dövünüyordu.
Timuçin yaklaşıp önünde diz çöktüğünde genç adamın konuşmasına müsaade etmedi. "Sakın bir şey söyleme. Olan her şey benim suçum. Onu dinlememeliydim. Beni seninle gelmeye ikna etmesine izin vermek yerine burada kalıp onu korumalıydım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET NOTALARI -2 - AĞYAR (TAMAMLANDI)
FantasyGüçler sahipleri ile buluşuyor. Artık onlar AĞYAR değil... Kapak tasarım @snylmzr