MULTİ: Emre
Zili iki kez çalmama rağmen kimse açmayınca çantamda ki anahtarla kapıyı açıp içeriye girdim. Elimdeki hediye paketini ve çantamı vestiyere bırakıp gün boyunca işkence gibi gelen topuklu ayakkabıları alelacele çıkartıp vestiyerin önüne fırlattım.
Odama çıkıp çantamı ve telefonumu yatağın üzerine bıraktıktan sonra dolabımdan eşofman takımlarımı alıp odadan çıkacakken odayı dolduran bildirim sesi ile durdum.
CEYDA: Akşam sekiz buçukta Gülçin Teyze'nin yerinde.
Gülçin Teyze, Furkan'ın annesiydi. İşlek bir caddede ferah ve büyük bir kafeyi işletiyordu. Akşamları ve haftasonları kalabalık olan kafede çalışan dört garson kalabalığa yetişemediğinde devreye biz giriyor ara sıra yardıma gidiyorduk.
Furkan,Ömer ve Burak'a yeri ve zamanı bildiren kısa bir mesaj attıktan sonra kendimi suyun altına bıraktım.
Su bedenimin üzerinde hüküm sürerken, düşünceler beynim de hüküm sürüyordu. Su bedenimden akıp giderken, düşünceler beynimi kemiriyordu.
Vazgeçmiştim.
Peki ya bundan sonra? Annemleri arayıp vazgeçtiğini söyleyecektim, ama bugün değil!
Peki ya sonra?
Hayatına kadığın yerden devam edeceksin.
Sanki iç sesim karşımda beni görüyormuşçasına kafamı salladım. Hayatıma kaldığım yerden devam edecektim. Yine uyumadan geceleri çizimler yapacaktım, yine Ömer'in bir kız bulması için başının etini yiyecektim, yine Ceyda'yla kıyafet kavgası edecektik, yine Furkan ile Ömer'e kız arayacaktık, yine Rana ile yemekler için kavga edecektik...
Sonra evlenmek için baskı kurdukları diğer kişiyi düşündüm.
Yakışıklı mıydı? Saçları ne renkti? Gözleri ne renkti? Acaba benim ki gibi renkli miydi? En sevdiği renk, yemek neydi? Ne iş yapıyordu? Gerçi annem holding yönettiğini söylemişti. Burun kıvırdım. Kesin kendini beğenmiş zengin züppenin tekiydi. Şuana kadar yüzlerce şirketle iş yapmıştık ve neredeyse hepsi genç ve yakışıklı CEO'lara sahipti. Bu da onlardan birisi olmalıydı.
Son ve en önemli soru: Evlenmek istiyor muydu?
Eğer istemiyorsa ki umarım istemiyordur ve aileleri durdurmak için bir şeyler yapmaya çalışıyordur. Çünkü ben elim kolum bağlı bir şekilde hiçbir şey yapamıyordum.
Bu konuyu beynimin tozlu raflarına kaldırıp daha sonra bakmak için kendime direktif verdim.
Bugün kardeşimin en mutlu günüydü ve benim de onun mutluluğu ile mutlu olmam gerekirdi. Dedemin bir anda başıma sardığı evlilik saçmalığını düşünmeden güzel bir akşam geçirmeliydim. Kendi üzüntümle kardeşimin mutluluğuna gölge düşürmemeliydim.
Suyu kapatıp duştan çıktım. Şayet suyun altında biraz daha kalırsam her yerim buruş buruş olacaktı. Vücudumu kurulayıp kıyafetlerimi giyindim. Saçlarıma da havlu dolayıp aşağıya indim. Televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa kurulup sosyal medya hesabıma girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N
ChickLitEskiden, siz doğmadan önce başkaları için verilmiş bir söz; gerçekleştirilemese ve siz doğduktan sonra sizin için verilse siz ne yapardınız? Başkaları için verilmiş bir söz Cemre ve Mert üzerinde hüküm sürerse ne mi olur? Hep birlikte görelim.