MULTİ: Ömer
Bizim çocukların masasına yaklaştığımda kafede ki kimseyi umursamadan bağıran Furkan'a göz devirip Burak'ın yanına oturdum. "Neredesin kızım sen? Kaç kere aradım seni haberin var mı?" Eliyle suratını gösterdi. "Bu yakışıklı çocuğun aramalarına cevap vermediğin için kalbim kırıldı ama sesi gelmedi. Çünkü benim kalbim vazo değil."
Yaptığı iğrenç espiriye katıla katıla gülen Furkan'a gözlerimi devirdim. Furkan ve boş espirileri adlı tiyatromuza hoşgeldiniz efenim.
Kafedeki kınayan bakışlara aldırmadan ne ara aldığını bilmediğim limonatanın içindeki pipeti elini kullanmadan ağzıyla yakalamaya çalışıyordu. "Ne bağıyorsun lan sağır mı var karşında?" Ömer, Furkan'ın ensesine ufak(!) bir fiske vurdu.
"Oğlum şuna vurup durma. Zaten üç beş nöronu var, onları da sen vurarak öldüreceksin. Sonra uğraş dur bununla..." Yanımda oturan Burak sandalyesinde rahatsızca kıbırdanıp olaya müdahale etti.
"Burak kankime katılıyorum. Bu cani..." derken yönünü sağ tarafında oturan Ömer'e döndü ama Ömerle göz göze gelmesiyle sertçe yutkundu. Bir süre Ömer'in gözlerine baktıktan sonra sandalyesini usulca Ömer'den uzaklaştırdı. Boğazını temizleyip "Şey yani... Canım ciğerim Ömüşüm beni çok sever. Sen ne karışıyorsun lan Burki?" diyerek oturduğu sandalyeden kalkıp Burak'ın üzerine eğildi. Dansözlere taş çıkartacak derecede iyi kıvırıyorsun Furkan demek istesem de şu an Furkanla muhattap olmak demek tüm gece boyunca Furkan'ın dırdırını çekmek demekti ve bunu hiç mi hiç hazır değildim.
Biliyordu ki Burak oturduğu sandalyeden kalksa yanında bir hiç kalacaktı ama Ömer'in gazabının korkusu daha ağır bastığı için şu an Burak'a atar gider yapması onun yararına olacaktı çünkü biliyordu ki Burak burada rezillik çıksın istemezdi. Burak, Furkan'ı umursamadan ceketinin cebinden çıkarttığı telefonuyla ilgilenmeye başlayınca onu takan kimsenin olmadığını anlayan Furkan, sessizce yerine oturup tek kaçış noktası olan telefonuna sığındı.
"Kızlar ve Emre nerede?"
Kafede dolanan bakışlarım usulca üzerine giydiği mavi gömlek ve altındaki siyah pantolonla sıradan bir görüntü çizen Ömer'i buldu. Koluna taktığı ve adeta ben buradayım diyen saatine bir bakış atıp gözlerini bana çevirdi.
"Ben pastayı getirdiğim için erken geldim. Kızlarda, Emre'yi alıp geleceklerdi. Tabi telefonum araba da kalınca soramadım." Elimde sıkı sıkıya tuttuğum arabanın anahtarını işaret parmağıma takıp oturduğum sandalyeden ayaklandım. "Ben telefonumu ve çantamı alıp geliyorum."
"Bende biraz hava alacağım. Bekle, birlikte çıkalım." Sandalyesinin arkasına taktığı ceketini alıp iki adımda yanıma gelen Ömerle birlikte dışarıya çıktık.
"Sen burada otur bende eşyalarımı alıp geleyim."
Olumlu anlamda kafasını sallayıp kafenin önündeki sandalyeler sen birine oturduktan sonra siyah ceketinin cebinden çıkarttığı sigara paketinden bir dalı dudaklarının arasına aldı. "İğrençsin bunu biliyorsun değil mi?"
Buruşturduğum yüzümle suratına bakarken beni hiç umursamadan yine ceketinin cebinden çıkarttığı çakmakla sigarasının ucunu yaktı. "Abartma isersen! Sadece sigara içiyorum, bunun neresi iğrenç?"
Gözlerimi devirip masanın üzerine bıraktığı çakmağı tek hamlede elime alıp masadan uzaklaştım. "Sigaranın başlı başına iğrenç olduğunu milyonuncu kez söylüyor ve şu illeti bir daha içmemen için son kez uyarıyorum."
Yav he he adlı bakışlarını atıp sol elini çakmağı vermem için uzatınca geriye doğru birkaç adım daha atıp Ömer'in bana ulaşmasını engelledim. "Bunu mu istiyorsun?" Sağ elimde salladığım çakmağa bir bakış atıp "Bildiğin soruları sormayı bırakıp çakmağımı mı versen!?" dedikten sonra içine çektiği dumanı usulca dışarıya üfledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/163860483-288-k922926.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N
ChickLitEskiden, siz doğmadan önce başkaları için verilmiş bir söz; gerçekleştirilemese ve siz doğduktan sonra sizin için verilse siz ne yapardınız? Başkaları için verilmiş bir söz Cemre ve Mert üzerinde hüküm sürerse ne mi olur? Hep birlikte görelim.