"Jeno'yu Jaemin'e ayarlama fikrimi nasıl buldun peki?" diye sordu Haechan yanında yürüyen Mark'a.
Haechan sabah Mark'a mesaj atıp buluşmaları getektiğini söylemişti. Şimdi ise bir parka girmiş yürüyorlardı oldukça ağaçlık bir yerdi.
Mark yüzünü buruşturup kafasını olumsuz anlamda salladı."İnsanların hayatlarını rahat bıraksan daha iyi değil mi?" diye sordu. Haechan saçlarını şöyle bir savurup Mark'ın elini tutmaya yeltendi. Mark elinde tuttuğu sopa ile Haechan'ı dürtükleyerek kendinden uzaklaştırdı.
"Ay aman tamam, dokunmuyorum!" diye patladı Haechan."Hem niye rahat bırakacakmışım Jaemin'den iyisini mi bulacak?"
Mark omuz silkip suskunluğunu korudu.
"Ben hayatımda Jaemin kadar iyi fan görmedim." dedi Haechan.
"Düşün bak kendimi de dahil ediyorum bu listeye. Çocuk resmen Jeno'ya tapıyor."
Mark ilgili bakışlar ile süzdü Haechan'ı."Odasını görmen lazım! Her yer Jeno, yani o kadar eşya ile çok rahat 5 fansitesine bağış yapabilir." dedi heyecanla anlatmaya devam ederken.
"Jeno'nun aylık programından, spor planına kadar her şeyi önceden biliyor. Nasıl öğreniyor hiç bir fikrim yok zaten olsa elimden kurtulamazsın." dedi ve Mark'a göz kırptı.Mark birden durup Haechan'a meraklı bakışlar gönderdi.
"Yani Jaemin bizim fanımız öyle mi?" diye sordu.
Haechan gözleri parlayarak "AY HEM DE ÇIKIŞINIZDAN BERİ! Onun ile böyle tanıştım. Ama çok heyecanlanma senin fanın benim çünkü." dedi.
Mark omuz silkip Haechan'ı süzdü "Daha kötüsü de olabilirdi sonuçta." dedi.
Haechan ellerini beline koyup Mark'a inanamayan gözlerle baktı."Mark efendi, Mark efendi! Beni altedebilecek kişi anasının karnından doğmadı daha! Üstelik kimsenin peşinden de kolay kolay koşmam." dedi.
Mark sırıtarak "Kutsandığımı hissediyorum." dedi alayla. "Yani herkesi kendinden kaçırdığını kabul ediyorum mu demek isriyorsun?"
Haechan göz devirip Mark'ın elindeki sopayı aldı.
"Hayır tatlım, sen ilk ve teksin demek istiyorum." dedi.
Sopa ile Mark'ın kalçasına bir tane vurup koşarak kaçtı.
Mark ise kıpkırmızı bir şekilde
"YAH!" dedi ve onu kovalamaya başladı.Haechan biraz koşuşun ardından Mark'ın ona yetişemediğini fark edip soluklanmak için durdu tam o sırada omzunda hissettiği ağırlık ile çimenlere doğru savruldu.
Mark onu ön taraftan yakalamıştı.Haechan yere düştüğünde vurduğu kafasının acısı ile inlerken Mark Haechan'ın üzerine çıktı ve kaçamasın diye bacakları ile bacaklarını kıstırdı.
Ellerini Haechan'ın başının iki yanına koydu ve sert soluklarını çocuğun yüzüne bıraktı."Bana dokunma demiştim!" diye tısladı Mark.
Haechan çırpınırken "Zaten ben dokunmadım sopa ile azıcık vurdum." dedi.
Mark Haechan'ın yüzüne eğilip kızgın bir şekilde "Aynı şey." dedi.
Haechan çırpınmayı bırakıp yüzleri arasında santimler olan Mark'a baktı.Mark'ın gözlerinde öfke parıltıları vardı ve güneş arkadan vurup açık kahve saçlarını parlatıyordu.
"Biliyor musun?" diye sordu Haechan " Seni ilk gördüğümde bu yüzden aşık olmuştum. O kadar canlısın ki."
Mark'ın öfkesi yavaş yavaş dinerken Haechan'ı daha yakından inceledi.Yaparakların aralardan süzülen güneş ışınları esmer teninde dans ediyordu, saçlarını yeni boyattığını söylemişti kül rengi ona çok yakışmıştı, gözleri parlak parlaktı ve insanın içinin neşelenmesine sebep oluyordu.
"Güzelsin." dedi Mark, hafifçe söylediğinden utanarak.Haechan Mark'tan duyduğu bu güzel iltifatla gülümsedi ve sessice teşekkür etti.
Mark üzerinden kalkmadan bir süre daha Haechan'ı izledi.
Haechan'nın mutlu gözleri bir saniye içinden hüzünle doldu.
"Hey Mark." dedi fısıldayarak "Bana bir şans versen olmaz mı?"Gözlerini kaçırıp duruyordu.
Mark yutkunup Haechan'nın üzerinden kalktı.
"Ben yapamam Haechan, üzgünüm. Seni üzmek istemiyorum ama bunun düşüncesi bile beni rahatsız ediyor." dedi.
Haechan acıyan gözlerini kırpıştırarak kalktı.
"Bu hiçbir şeyi değiştirmez hala gay olduğunu herkese söyleyebilirim bu yüzden benim istediklerimi yapacaksın, sevsen de sevmesen de." dedi ve oldukça sert bir şekilde yerden kalkıp hızlı hızlı oradan ayrıldı.*
Mark geldiğinden beri Jeno'yu Jaemin'in evine gitmeye ikna etmeye çalışıyordu. Jeno ise Nuh diyor peygamber demiyordu.
"Yani ne olur şu hyungunu kırmasan acayip bir şey öğrendim diyorum."dedi Mark sızlanarak.
Jeno saçlarını kurularken omuz silkti."İyi söyle o zaman ne diye Jaemin'in evine gitmek istiyorsun ki?" diye sordu Jeno oldukça huysuz bir şekilde.
"Ya arkadaşım, kardeşim, bro! Neden anlamak istemiyorsun çok önemli diyorum! Öğrendiğin zaman Jaemin'i bulmakta zorlanma diye gidelim diyorum."
Dedi Mark ikna etmeye çalışarak.
Jeno oflayıp masasının önündeki sandalyeyi çekti."Hyung, Jaemin'i şimdi göremem! Önce her şeyden emin olmam lazım." dedi Jeno.
Mark sinirle ayağa kalktı "İyi o zaman bende Renjun'a söylerim hem daha iyi olur zaten Jaemin'i seviyor." dedi ve kurnaz bir şekilde Jeno'yu süzdü.
Jeno'nun kaşlarını çatmış kollarını kavuşturmuştu.
"O eksik kalsa olmuyor zaten." dedi sinirle.
Mark tek kaşını kaldırıp Jeno'ya baktı."Eğer Jaemin'in odasındaki büyül sırrı öğrenmek istiyorsan dediğimi yapacaksın." dedi .
Jeno şok içinde Mark'a baktı.
"Hyung, sen nereden biliyorsun orada ne olduğunu? Nana orayı devlet sırrı gibi koruyor. Ben bile görmedim daha." dedi.Mark gülümseyip saçlarını savurdu "Kendini iyi hazırla o halde üzerinde etkisi baya büyük olacak." dedi ve hınzır hınzır Jisung'u bulmaya gitti."Jisung-ah~" diye bağrıyordu.
"Nerdeymiş bakalım benim küçük kilit açıcım?~"Yorum yapsanız ne güzel olur ~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
||ROCKABYE|| [Nomin/Jaeno]
Fanfiction[Tamamlandı] Bir rock yıldızı ve beklenilenin üstünde bir popüleriteye sahip olan Lee Jeno ve onu bir iç savaşa sürükleyecek olan en yakın arkadaşı, yazar, aynı zamanda takıntılı fanı olan Na Jaemin. [Belirli bir seme veya uke yoktur!!!!] [Homofobik...