4. BÖLÜM * DEMİR

11 2 0
                                    


Yağan yağmurun cama bıraktığı tok sesler onun biraz daha sakinleşmesini sağlıyordu, arabayı biraz daha hızlı sürmesi için şoförüne uyarılar yaptıktan sonra ceketinin iç cebinden çıkardığı telefonundan hızlıca bir numarayı tuşlayıp, " Ben geldiğimde herşeyin hazır olmasını istiyorum, tek bir dosya dahi eksik olmasın. Bir saat içinde İstanbul'a uçacağız hemen birini ayarla, bilgi istiyorum !" telefonu karşısındakinin suratına kapattı.

Kısa süre önce yanına aldığı asistanı yoğun çalışma şekline daha fazla  dayanamayıp istifa ettiğinde tüm toplantıları alt üst olmuştu yerine acilen birini temin etmek için emirler yağdırmıştı fakat hala uygun birisini bulamamışlardı.
Birkaç saat önce İstanbul'daki şirketinden gelen telefonla acil yola çıkması gerekiyordu. Anlaşma yapmakta olduğu şirketlerin geri çekileceğini duyduğunda sinirle ağız dolusu küfürler edip kendi şirketine doğru yol aldı. Gerekli olan bazı evrakları hızlıca alıp yola çıkması gerekiyordu.

Sonunda şirketin önüne vardığında yağan yağmura aldırmadan hızlı adımlarla kapıya doğru yöneldi. Diğer yandan yanındaki adamlara emirler yağdırıp sağ kolu dediği adama yani yakın korumasına evdeki çalışanlara seyahat için valiz hazırlamalarını ve şirket helikopterini acilen hazırlamalarını emretti. Peşinden hızlı adımlarına yetişmeye çalışan koruması " Peki Efendim hemen hazırlatıyorum " dedi.
" Sende benimle geliyorsun kendine de hazırlık yap bir kaç gün orada kalacağız, acele et. " sert yüz ifadesiyle emirler yağdıran patronuna kafa sallamakla yetindi.

Binadan içeri girdiğinde kendisini karşılayan danışmadaki kadınlar ona
" Hoş geldiniz Demir Bey " deyip baş selamı verdiler. Demir hiç oralı değildi kafası o kadar yoğundu ki sinirden yere bastığı her adım, yeri inletecek cinstendi.

Bu anlaşmayı kaçırmak istemiyordu, zaten büyük olan şirketleri bu anlaşmayla daha da büyüyüp artık dünya çapında da isimlerini duyuracaktı. Aklından bu anlaşmayı almaktan başka seçenek geçmiyordu, ne olursa olsun adamlara o imzaları attıracaktı.

Bu piyasada var olan bütün şirketler bu anlaşmanın peşindeydi onlara pabuç bırakmaması gerekiyordu, yeterince düşmanı vardı kimsenin güçlenmesine izin veremezdi her zaman ipleri elinde tutmayı seven kontrol manyağı birisiydi.

Hayatında isteyipte alamadığı şey olmamıştı bu zamana kadar, gerek çekiciliğiyle gerekse zekasıyla istediğini her zaman elde eden adamlardandı Demir. Herkesi kendine hayran bırakan yakışıklılığa ve herkesin konuştuğu türden zekaya sahipti. Adından çokça bahsettirirdi bu alemde. Onu tanımayan yok, varsa da tanımak için yada onunla iş birliği yapmak için can atıyorlardı.

Her zaman asil duruşu ve dik başlılığıyla kendini heryerde sevdirmeyi başarmıştı. Şimdi ise adını daha da ilerilere taşımak için çabalıyordu, ve bunu kimsenin mahvetmesine izin veremezdi. Kendi emeğiyle buralara getirdiği bu şirketi kimsenin hafife almasına müsaade etmeyecekti.
Onu reddetmek kelimesi, onun lugatında yoktu. Reddedilmekten nefret ettiği kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordu. İstediğini alana kadar uğraşacaktı başarana kadar durmayacaktı. Onun bildiği tek yöntem elde etmek, dahası olamazdı.

Bu düşüncelerle ayağını yere daha sert basıyordu, sanki yerdeki taşları ezmek istercesine, ayağının altında parçalamak istercesine yürüyordu sert ve parlak zeminde.
Gözleri iyice kararmış zaten sert olan bedeni iyice kasılmış vücudu bir kaya gibi taşlaşmıştı. Boynunda ve alnında beliren damarlar onun ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu. Şuan karşına kim çıkarsa ezip geçecekmiş gibi bir havaya sahipti.

Asansöre doğru yol aldığında etrafındaki insalara aldırış etmeden adımlarını hızlandırdı. Sanki gözlerinin önüne perde çekilmiş gibi her yere kördü, tek odaklandığı nokta düşünceleriydi.

AURORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin