Kahretsin.. kahretsin nasıl geç kalırım inanamıyorum!
Koştura koştura banyoya girdim aynada kendime baktığımda,
"Aman Allah'ım bu halim ne !!" diye çığlık attım.
Asi saçlarım yine yapacağını yapmıştı bana, bu halimle bırak işe almayı kimse yüzüme bile bakmazdı benim.
Duşa girmem lazımdı fakat buna vaktim yoktu, hızlı hareketlerle hazırlanmaya başladım, saçlarıma zorda olsa bir şekil verdikten sonra dişlerimi de fırçalayıp üstümü giyinmek için dolabımın önüne geldim.Hızlıca dolabımdan çıkardığım kıyafetleri üzerime geçirdim, bu kombini önceden hazırlamış olduğuma sevindim yoksa bu bana çok vakit kaybettirirdi.
Siyah diz hizasındaki kalem eteğimin üstüne krem rengi salaş gömleğimi giydim, saçlarıma verdiğim hafif su dalgası çok hoş bir görünüyordu.
Makyaj malzemelerimi hemen siyah kol çantama attım burada yapmaya vaktim yoktu, otobüste yapabildiğim kadarı kârdı artık, zaten çok yoğun makyaj yapan birisi değildim.Ayağıma siyah stilettolarımı da geçirdikten sonra çıkmaya hazırdım.
Son kez aynada kendime bakıp hızlı adımlarla yurttan çıktım.
Otobüs durağına geldiğimde şanslıyım ki çok beklemedim, gideceğim yer on dakika kadar uzaklıktaydı, yol boyunca yüzüme zorda olsa birkaç şey sürmeyi başarabilmiştim.Ve sonunda geldim, otobüsten indikten sonra koşar adımlarla şirketin önüne doğru yol aldım, bir iki sokak ötede olduğu için çok yürümemiştim varmam iki dakikamı aldı.
Yine de nefes nefese kalmıştım, işte orada.. kafamı kaldırıp bu dev binaya baktım ilk defa geliyordum buraya daha önce internetten başvuru yapacağım şirketleri incelemiştim ama bu aralarından en büyüğüydü sanırım, neredeyse otuz katlı her yeri siyah filmli camlarla kaplı, geneli dış görünümünde siyah ve grinin hakim olduğu çok şık bir binaydı, kapıda kocaman parlak harflerle yarım ay şeklinde 'HANCIOĞLU HOLDİNG' yazıyordu.İçeriye adım attığımda beni mini etekli siyah saçlı genç bir kadın karşıladı. Ona iş görüşmesi için Ece Hanım'la randevum olduğunu söyledim, bir dakika kadar sonra elinde ziyaretçi kartıyla geri döndü, kartı bana uzatıp asansöre kadar eşlik etti, asansörü çağırdıktan sonra beni yirminci kata İK ya yönlendirdi.
Asansör epey hızlı olmalı ki yirmi katın nasıl bittiğini anlayamadım desem yeridir, kesinlikle arka fonda çalan müziğinde bunda etkisi büyüktü. Asansörün kapıları yavaşça açıldığında kendimi geniş, beyaza yakın krem renginden oluşan lobide buldum, yerler parlak krem rengi mermerlerden oluşuyordu tıpkı buğulu bir aynayı andırır gibi, her şey çok şık görünüyordu.
Büyük beyaz masada oturan iki kadın hemen ayağa kalkarak,
'' Merhaba efendim, hoş geldiniz '' diyerek beni karşıladılar, tamamen siyah ve beyazdan oluşan kıyafetleriyle kusursuz görünüyorlardı, ince stilettolarından çıkan sesler insanı ürpertmiyor da değil hani.
Kadınlardan biri,
'' isminizi öğrenebilirmiyim efendim '' dedi.'' Nisan ERDEM .. saat dokuz da Ece hanım'la iş görüşmem vardı '' dediğimde öbür kadının duvardaki şık beyaz saate baktığını gördüm geç kaldığımı anlamıştı.
'' Hemen randevu bilgilerinizi kontrol ediyorum efendim. '' yaklaşık otuz saniye bekledikten sonra,
'' Sizi biraz bekletmek zorundayım efendim, Ece hanım bir sonra ki randevusunu almış eğer kabul ederse ondan sonra sizi içeriye alacağız. ''Ah! İşte aptal kız geç kalırsan böyle olur. Bu kadar önemli bir günde nasıl geç kalırım diye iç geçirdim.
Lobideki kadının bana gösterdiği siyah deri koltuklardan birine oturdum.
'' bir şeyler içer misiniz efendim? '''' Su lütfen.. bir bardak su alabilirim. Teşekkürler. ''
Geçen on beş dakika içinde sağ ayağımı deli gibi sallamaya başlamıştım,
ya beni kabul etmezse..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AURORA
Storie d'amoreOnun gözleri.. Siyah ve dipsiz bir kuyu gibi, sıcak ama aynı zamanda da soğuk, belirsiz ama bir o kadar da anlaşılmayı bekleyen. Ah.. sen bana ne yapıyorsun böyle .. Kimdi bu esrarengiz adam .. Gözlerinin derinliklerinde kaybolduğum, bana daha önce...