Uzun sohbetin ardından kızların artık işe dönme vakitleri gelmişti, ikisinide öpüp vedalaştım. Onları haberdar etmem için beni tembihleyip durdular. Oturduğumuz kafede Demir'in gelmesini beklerken telefonum çaldı çantamdan çıkarıp baktığımda arayanın Mert olduğunu gördüm.
Şuan onunla konuşmak istemediğim için telefonu açmadım.
Kısa süre sonra telefonum tekrar çaldığında Off Mert şimdi olmaz diye iç geçirdim, ama arayan Mert değildi başka bir numaraydı, telefona iyice baktığımda numaranın sahibinin Demir olduğunu anlamam uzun sürmedi. Telefonumu açıp kulağıma götürdüğümde " Efendim Demir Bey " dedim." İki dakikaya yanındayım, seni almaya geliyorum "
" Peki efendim " deyip telefonu kapattım.
Biraz oyalanıp eşyalarımı çantama atıp masadan kalktığımda Demir ve Ali kapıdan içeri girdi. Demir yanıma gelip benimle tokalaştı, " Nasılsın Nisan?"
" İyiyim Demir Bey siz nasılsınız ?"
" Bende iyiyim teşekkürler. Gidelim mi?"
" Olur bir saniye ben hesabı ödeyip hemen geliyorum " dedim
Arkamı dönüp gidecektim ki Demir elini koluma uzatıp beni tuttu gülğmseyerek " Lütfen " dedi. Başıyla Ali'ye işaret ettiğinde Ali kasaya doğru ilerledi.
" Gerek yok lütfen istemiyorum "" İtiraz istemiyorum hadi çıkalım " çıkışı göstererek önünden gitmemi istedi.
" Peki o zaman teşekkür ederim " deyip yürümeye başladım.Ben çıkışa doğru yürürken Demir arkamdan geliyordu. Kafeden çıktığımız da arkama bakıp durdum.
" Neden tarafa gideceğiz ?"
" Araba biraz ileride biz gidelim " başımı onaylar şekilde salladım.Ben ve Demir şuanda İzmir'in en işlek caddesinde yan yana yürüyorduk, bu bir rüya olmalıydı. Birisinin beni çimdikleyip uyandırmasını beklesem de bu olmadı. İki sokak kadar ilerideki arabasının yanına gelip sağ kapısını benim için açtı, eliyle oturmamı işaret etti. Ben yavaşça koltuğa oturduğumda oda kapıyı kapatıp arabanın önünden dolaşıp şoför koltuğuna geçti.
" Nereye gidiyoruz "
" Seni şirkete götürüyorum "
" Neden oraya gidiyoruz "
" Sana orada göstereceklerim var, eminim orada daha iyi anlarsın " dedi.
Yollar akıp giderken bende şehri izlemeye devam ettim. Sahil boyunca devam edeb yolculuğumuz Demir'le çok daha güzeldi. Kendimi hiç bunu kadar huzurlu hissetmemiştim.
" Çok mu seviyorsun? " sorusuyla daldığım düşüncelerimden sıyrıldım." Efendim. Anlamadım?"
" Sahil boyunca denize bakmadan duramadın, çok mu seviyorsun "
" Ahh evet, aslında bu şehri çok seviyorum "
" Seni bunu kadar etkileyen ne peki ?"
" Bilemiyorum.. küçüklüğümden beri bir yanım hep burada kaldı, şimdi buraya kavuşmanın özlemiyle doluyum yani tamamen "
" Anlıyorum. Hayallerinin peşinden gitmen çok hoş " dedi tebessüm ederek.
" Ben yapmak istiyorum, yani burada kalmak için her şeyi yaparım çok çalışacağıma söz veriyorum "
Bir an gözlerimin içine baktı
" Biliyorum o yüzden seni seçtim " dedi." Ben teşekkür ederim sizi utandırmayacağım "
Kısa süren yolculuğumuzun sonunda şirkete gelmiştik. Demir şirketin benim daha önce fark etmediğim bir garajından girip arabayı park etmişti. Arabadan inip yürümeye devam ettiğimizde burada bir asansör olduğunu gördüm. Demir asansörün düğmesine basıp çağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AURORA
RomanceOnun gözleri.. Siyah ve dipsiz bir kuyu gibi, sıcak ama aynı zamanda da soğuk, belirsiz ama bir o kadar da anlaşılmayı bekleyen. Ah.. sen bana ne yapıyorsun böyle .. Kimdi bu esrarengiz adam .. Gözlerinin derinliklerinde kaybolduğum, bana daha önce...