Yanlışa düşüyorsun, küçüğüm.
Ben, senin sandığın kadar masum ve idealist değilim aşka karşı.
Görüşlerim, hayat tarzım seni aldatmasın. Sığ kişiliğimde inceliklerle örülü pembe bulutlara yer yok, düşünüyorum da hiçbir zaman aşka yakışacak biri olmadım.
Kendinden önce başka birini sahiplenmek, iyiliği ve rahatı için sahip olduklarından feragat etmek kimyama uygun değil.
Hayaller Âlemine aldanıp, beni diğerleriyle karıştırma küçüğüm.
Benim nasırlaşmış sol cenahımda, son sürat aradığın tutkulu alevleri bulamayabilirsin.
Standart aşk oyunları istenildiği etkiyi bırakmıyor, savurganlığı baş tacı etmiş bünyemde.
Dört duvar arasına sığdırılmış kandırmacalar, kitapların öngördüğü gibi mutluluklarla ve doğru yönlendirme sevgi kurallarıyla örtüşmüyor.
Beni sevmekten, zihninde dahi olsa beni istediğin kalıba yerleştirmekten vazgeç küçüğüm.
En büyük hatadır, birini olmadığı biri gibi kabullenip, üstüne tam oturmayan kıyafetleri giydirmek, istek ve görüşlerine saygı göstermeden değiştirmeye kalkışmak.
Sokak köşelerindeki çöpü eşeleyen kedileri bile, bilmedikleri bir ev ortamına sokarsan huzursuzlaşıp vahşileşir. Beni de onlar gibi düşün, aşırı tevazu ve göstermelik aşk serenatlarına tahammülüm yok.
Rakıyı balığa tercih edenlerdenim ben.
Keyfe keder gülüşleri niteliksiz kahkahalara buyur eden, zamanı kum saati gibi görüp ömrü boşa harcamayanlardanım. Gün batımını severim mesela, rüzgârın serin esintisini alnımda duymaya aşığım.
Beni sevme küçüğüm; ben en çok kendini sevenlerdenim...
-SEMRA ŞENOL
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİDE KALAN MEKTUPLAR
Historia CortaArtık konuşmak için çok geç, yazılacak bir hikayem kaldı geriye. Parça parça bir kaç öykü, söylenmemiş kelamlar var dilimde. Yeri geldiğinde hakkıyla yaşanmamış hayatların ağırlığı omuzlarımda. Susmak artık öldürücü bir yalan. Kirlettiğim sayfal...