Günün aydın olsun sevgilim.
Pencereni açmadan evvel, yanaklarındaki çukur gamzeleri okşamama izin ver.
Dağınık saçların beyaz yastık kılıflarına ipek sicim gibi dağılmıştır şimdi.
Uykulu gözlerin mahmur, kızıl goncayı kıskandırır nemli dudakların.
Yaprağa düşen çiğ tanesine benzer, elmacık kemiklerini kaplayan çillerin.
Bir yaş daha aldın bu gün, doğum günün kutlu olsun sevdiğim.
Dilerim, bizi ayrı koymaya çalışan sert kabuğunu atıp dört elle sarılırsın yaş ama.
Bir ömür beraberliğe dair verdiğimiz kavli bozmadan,
Saçlarına düşen akları saymak isterim.
İyi ki doğdun gözümün nuru, aşkımız daim olsun.
Senden öncesini hatırlamaya çalıştım dün,
Dişe dokunur, akılda tutulacak bir hayat bulamadım.
Her şey seninle başlamış, bunca zaman senin beni bulmanı temenni ediyormuşum.
Şaşmamak gerek sevincime, ya rast gelmeseydi mukadderatımız.
Kadir kıymet bilmeden, ummanlarda tekinsizce boğulmadan göç ederdim.
Yazık olurdu bahtımıza, suiistimal ederdik yazılan onca aşk romanını.
Doldurulan kadehler haybeye tüketilirdi.
Sarhoş zihinlerimiz ayılmadan tekrar kafayı bulurduk,
Zindandan haylice, yalnızlıklarımızı zihnimizde taşır ah etmeden geçemezdik.
Bulmasaydık birbirimizi, hiç olur muyduk ikiyken bir.
Günün aydın, aşkımız ilelebet sürsün sevgilim.
-SEMRA ŞENOL
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİDE KALAN MEKTUPLAR
Historia CortaArtık konuşmak için çok geç, yazılacak bir hikayem kaldı geriye. Parça parça bir kaç öykü, söylenmemiş kelamlar var dilimde. Yeri geldiğinde hakkıyla yaşanmamış hayatların ağırlığı omuzlarımda. Susmak artık öldürücü bir yalan. Kirlettiğim sayfal...