6. Bölüm

24 9 12
                                    

Gecenin sonunda herkes odasına gitmiş sadece Hale kalmıştı yanımda. Hale benim uzun zamandır en yakın arkadaşım herşeyimi bilen tek sırdaşımdı. Dışarıdan her ne kadar konuşkan herşeyini paylaşan biri gibi görünsem de kapalı kutuydum aslında  Kırgınlıklarımı, umutlarımı, sevinçlerimi, üzüntülerimi kısacası herşeyimi içimde yaşardım. Sadece Hale istisnaydı hayatımda bir tek ona dökerdim içimi.

"ee anlat bakalım" dedi tek kaşını kaldırarak.

"Ne anlatayım ki"

"Eva ne olduğunu biliyorsun neler oluyor bu Karan denen adamla aranda"

Ne demem gerektiğini düşündüm. "Bilmiyorum" diyebildim. Başka ne diyecektim ki!

Anlayışla yüzüme baktı arkadaşım beni tanıyor ve tavrımı çok iyi biliyordu.

"Benden ne istiyor neden benim peşimde hiçbir fikrim yok" dedim. Sonrasında yaşadığımız herşeyi anlattım. Yorum yapmadan dinledi bitirdiğimde derin bir nefes alıp "vay be" dedi.

"Çapkın bi adam ne istediği belli aslında" dedim.

"Ne kaybedersin ki takıl biraz sonrasına bakarsın. Karan Haseki'den bahsediyorsun çoğu kadına göre onu görmek bile büyük bir şans"

"Karan Haseki... ne adammış!" dedim homurdanarak.

"Adam bir dünya markası Eva!" derken hayal dünyasına dalmış gözleri hülyalı bakıyordu.

"İnsan değil galiba" dedim gülerek.

"Bencede değil insanüstü bir varlık! sana verdiği tepkinin onda birini bana verseydi şimdiye kapısında köle olmuştum"

"Hale! kendine gel" sesim istediğimden daha sert çıkmıştı.

"Tamam sakin ol. Unutuyorum enişte adayım olduğunu" derken kıkırdıyordu.

İşte Hale buydu hayat ona göre hep kolay hep eğlence! "saçma sapan konuşmaya başladın kapatalım şu konuyu"

                    *************

Düşüncelerle geçen uykusuz bir gecenin sabahında yine sete gitmek için hazırlanıp çıktım. Bakalım bugün Karan bey ne sürprizle karşıma çıkacak! Aslında özel bi çabası yoktu sanki herşey bir anda oluveriyordu.

Odamdan çıkıp temkinli bir şekilde çıkışa yönelmişken arkamda varlığını hissettim. "Eva"

Ağır çekimde arkama bakıp "Efendim" dedim.

"Günaydın nasılsın"

"Günaydın iyiyim teşekkür ederim" dedim onun nasıl olduğunu sormadan. Gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Biliyorum ki bakarsam yine beni saran büyüsüne kapılacağım.

"Sete mi gidiyorsun" dedi sesi temkinliydi. Tavrında herşeye hükmeden havası yoktu. Bu duruma şaşırarak "evet" dedim.

"Arabamla alakalı bir sorun yaşıyorum benide bırakır mısın rica etsem" diye sorunca şüpheli bakışlarla süzdüm onu.  Masum masum bakerken hiç inandırıcı gelmedi bana ama hayır da diyemedim.

"Tabi" dedim. Onu arkamda bırakıp yürümeye başladığımda ensemde yakıcı bakışlarının varlığını hissediyordum.

Arabam gelince "istersen ben kullanabilirim" dedi. Tek kaşımı kaldırıp "kendim kullanabiliyorum" dedim.

Ellerini havaya kaldırıp kendini savunurcasına "tamam kibarlık etmeye çalışıyorum" deyince gülümsedim.

Şöfor koltuğuna geçip onun binmesini bekledim bindiğinde harekete geçtim. Bir yandan yola odaklanmışken bir yandan da yan bakışlarla onu inceliyordum.

"Eva, ben özür dilerim kendimi sana yanlış ifade ettim" dedi.

Ani bi hareketle başımı çevirip "bence gayet iyi ifade ettin" dedim.

Bozulmuş bir şekikde bana bakıp konuşmaya çalıştı. Sonra durdu ve tekrar konuşmayı denedi.

"Aslında bu kadar cüretkar biri değilimdir ama sana bakmak bile öylesine etkiliyor ki beni tutamıyorum kendimi"

"Hiç lafını esirgemiyorsun" dedim dudaklarımı ısırırken. Bu halleri tuhaf bir sızı saldı içime onun girişken halini daha çok sevmiştim.

"Yalan söyleyemem sana... seni istiyorum"

"Peki bu taktik diğerlerinde işe yarıyor mu" dedim sinir olmuş bir şekilde.

"Diğerleri yok" dedi. Dudakları düz bir çizgi halini almıştı. Ellerini yumruk yapmış sıkmaktan parmak uçları bembeyaz olmuştu. Niye kızıyordu ki sanki bu kadar görende yanlış bişey söyledim sanır!

Pes bir nefes vererek ona baktım. "Karan ben bu tür oyunlarla oyalayabileceğin aptal kızlara benzemem. Şimdiden hedefine ulaşamayacağını anla ve lütfen uzak dur benden"

"Sen neden bahsediyorsun" dedi anlamamış gibi. Birden kaskatı kesilmişti.

"Diyorum ki senin gibi her güne başka kadınla başlayan hovardalarla işim olmaz benim" cümlemi bitirdiğimde sanki mümkünmüş gibi daha da çok gerilmişti.

Buz gibi bir sesle "Dur" dedi. Afallamış bir ifadeyle ona bakınca bir kez daha ve daha sert bir ses tonuyla tekrarladı. "Dur! hemen" ani bir frenle durunca kendini dışarı attı.

Ne Çok Sevmişim SeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin