Karan'ın ona yakın olmasının sebep olduğu trans halinden söylediği sözlerle çıkıverdi Eva. Kendisi bile ne olduğunu anlayamadan elinin adamın suratına indiğini farketti. Vurduğu yer şimdi kıpkırmızıydı. Yaptığı şeye pişman oldu anında ve elini yumruk halinde sıkarak arkasına sakladı.
Suratına inen tokatla çileden çıkan Karan derin bir nefes alıp sakinleşmek için başını yere eğdi ve Eva'ya sesinde buz gibi bir öfkeyle "Ne yapıyorsun sen?" dedi.
"Asıl sen ne diyorsun bulduğun her fırsatta üstüme gelip bana bu.. bunu yapıyorsun sonra karşıma geçip bu saçma sapan cümleleri kuruyorsun"
Konuşurken sesinin titremesinden nefret etti. Üzerindeki pişmanlığı atmış yeniden öfkeyle doldu. Bu adam bu cesareti nerden buluyordu böyle.
"Üstüne geliyorum öyle mi? Çok zor değil Eva karşılık vermezsin olur biter"
Adamın sözleri midesine inen bir yumruk etkisiyle kıvranmasına neden oldu.
"Sen tanıdığım en hadsiz adamsın! Alışmışsın kadınların kendilerini kollarına atmasına o yüzden anlamıyorsun galiba ama ben istemiyorum seni"
"Nasıl biri olarak düşünüyorsun beni bilmiyorum ama çok yanılıyorsun Eva çok... İstemiyorsun demek merak etme yarın gidiyorum rahatlayabilirsin bir daha görmeyeceksin beni asla"
Sözlerindeki keskinlik Eva'nın kalbine ince bir sızı girmesine neden oldu. Onu artık görmeme düşüncesi rahatlamasına neden olurken içinde buruk bir hüzne neden oldu.
"Evet rahatlayacağım, o kadar ki artık seni görmeyeceğim düşüncesiyle dünyanın en mutlu insanı olabilirim"
Eva söylediği sözler ve hissettikleri arasındaki zıtlığı düşünüp son kez gördüğüne emin olduğu yüzüne baktı Karan'ın. Sert hatlara sahip köşeli çenesi kasılmıştı. Keskin gözleriyle bütün öfkesini yansıtıyordu.
"Tam şuandan itibaren seni dünyanın en mutlu insanı yapayım o zaman" deyip hızlı adımlarla uzaklaştı Eva'dan.
***
"Kendini bu kadar çaresiz bir konuma nasıl düşürdüğünü aklım almıyor"
Başında ileri geri yürüyerek söylenen kardeşine ters ters bakıyordu genç adam.
"Ne yapmamı isterdim Nil" dedi bıkkın bir halde.
"Yaptığın şeyler dışında herhangi birşey abicim"
Karan kardeşinin sözlerine karşılık olarak gözlerini devirdi. O gecenin ardından bir ay geçmişti. Aslında kalacaktı işleri bahane edip ama Eva onu o kadar sinirlendirmişti ki aniden yarın gideceğini söyleyivermişti. O an için uzaklaşmakta istemişti aslında. Ama şimdi pişmandı kalıp bişeyler yapmalıydı.
Dizi çekimleri Nevşehir'de yapılıyordu. Orası Eva'yı yakalamak sürekli etrafında olmak için eşsiz bir yerdi. Malesef ki o şansı kaçırmıştı elinden.
Şuanda ikiside aynı şehirdeydi ama İstanbul kendi içinde bambaşka dünyaydı onu tesadüf olduğuna inandırarak bir yerde yakalayamazdı.
Eva'yı İstanbul'a ayak bastığı andan beri takip ediyordu. Sürekli geziyor etrafında onlarca insanla karşılaşmaları mümkün olmayan yerlerde eğleniyordu. Ne yapacağını bilmemek kadar sinir bozucu ve aciz hissettiren başka bir duygu daha var mıydı acaba?
Düşüncelerinden sıyrılmak için kendini silkip ayağa fırladı.
"Kalk gidiyoruz"
"Nereye" derken ağzı açık kalmıştı Nil'in olgun ağır başlı abisinin fevri davranışları onu şaşırtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Çok Sevmişim Seni
Romansaİnsan kaybetmeden anlamaz derler elindekinin kıymetini. Galiba benim ki de öyle oldu. İşte şimdi, o kadar alıştırdıktan sonra gidiyordu sevdiğim adam sessizce. Gidiyordu hayatımdan arkasına bile bakmadan. O giderken bana olmaz dediğim, asla dediğim...