Yastığımın altındaki telefonumun alarmının çalmasıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Elimi yastığımın altında çalan telefonuma uzatıp alarmı kapattım. Gözlerimi sıkıca yumup tekrar açtım. Hala uykum vardı. Pazartesilerden nefret ediyorum. Haftanın her gününden nefret ediyorum. Haftasonlarından bile. Küçükken kendime bir söz vermiştim. Annemle babamın her kavga ettiği günden nefret edeceğim diye. Her gün kavga ediyorlardı. Ve bende küçüklüğümden bugüne haftanın her gününden nefret ettim.
Yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Sanırım babam hala uyuyordu. Daha iyi. Onun yüzünü görmeden okula gitmek benim için büyük mutluluk. Banyodan çıkıp okul kıyafetlerimi giydim. Okula giderken kahvaltı yapmazdım her sabah. Bir an önce babamın bulunduğu bu evden gitmek istiyordum. Babamın olduğu her yer cehennem gibi.
Evin kapısını okula gitmek için açarken anneme fısıltıyla "Okula gidiyorum anne." dedim. Annem ise "Kendine dikkat et kızım. Görüşürüz." dedi. Bende kafamı olumlu yönde sallayıp gülümsemekle yetindim.
Ayakkabılarımı da giyerek kulaklığımı takıp şarkılarımı karıştırdım. Demi Lovato-Warrior şarkısını açtım. Bu şarkıya bayılıyorum. Şarkı birkaç kere tekrar ettikten sonra okula yaklaştığımı farkedip kulaklıkları çıkarttım. Çantama tıkıştırdıktan sonra tekrar yürümeye başladım. Okulun bahçesine adımımı attığımda birinin seslendiğini duydum.
"Yaprak!"
"Zehra?"
"Evet benim. Günaydın" deyip sarıldı. Hah size kendimden bahsetmeyi unuttum. Ben Yaprak ÖZKAN. 16 yaşındayım. Güzel miyim bilmiyorum ama zaten umrumda da değil.
"Ders ne Zehra?"
"Matematik."
"Evden kurtuldum ya Matematiğe bile razıyım."
Bu dediğime hafifçe güldü. Zehra benim en yakın arkadaşım. İsminin anlamı 'çiçek' demek. Ben yaprak o çiçek. Bana hep "Sen benim yaprağımsın,benden kopamazsın, izin vermem." der. Bu güne kadar yaşadığım hiçbir olayda beni bırakmadı. Hep yanımda olup benim sığınma limanım oldu. Ağladığımda da güldüğümde de yanımdaydı.
Koluma girip beni sınıfa sürükledi. Uykum kalmamıştı. Akşamları erken yatıyordum. O adamla -babamla- karşılaşmamak için.
Dersin başlamasına daha vakit vardı. Bende pencereden bahçeyi izlemeye karar verdim.
Okulun popüler kızı babasının lüks arabasından iniyordu. İndikten sonra babasının yanağına bir öpücük kondurup okulun kapısına doğru yürüdü.
Peki en son ne zaman ben babamla böyle okula gelmiştim? Hah. 5 yaşındaydım.
***
"Baba, hadi geç kalmayalım." dedim babama neşeyle.
"Tamam kızım, hatıra fotoğrafı çekelim çıkarız."
Annem elinde fotoğraf makinesiyle geldiğinde sevinmiştim. Fotoğraf çekinmeye bayılıyordum. Babam benim fotoğrafımı çekerken annem arkadan bana neşeyle gülümsüyordu. Keşke hep böyle olabilseydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Çocuk
General Fiction"İçindeki çocuğu asla öldürme, öldürme ki; her düştüğünde 'Acımadı ki!' diyebilsin." Her kızın ilk aşkı babasıdır. Peki ya çoğu sabah anne ve babanızın kavga sesleriyle uyansanız? Çocukluğunu yaşayamayan ve yaşadıklarının hepsini içine atan bir kızı...