Merhaba!
3 aydan fazla bir zaman oldu Sezon finali olalı. Şimdi yepyeni bir başlangıç yapıyorum. 10K okuyucuyla beraber, yeni kapak, yeni karakterler, yeni olaylarla geldim. Şunu söylemek isterim ki; artık hikâyenin geri kalan bölümlerinde anılar olmayacak. Yine de seveceğinizi umuyorum.O zaman yeni sezondan bir alıntı sözle başlayalım?
"Kalbine iyi bak, oraya yaşayamadığım çocukluğumu bıraktım. Koşup düşerse, kaldır. O çocuğu yanaklarından değilde dizlerinin yarasından öp, gelecekteki acılarına teselli olması için." -Yaprak ÖZKAN
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM, İYİ OKUMALAR!
***
"Saçmalıyorsun Zehra!" diye bağırdım elimdeki pantalonu katlarken.
"Hayır, saçmalamıyorum!" dedi banyo kapısından kafasını uzatıp gülerek.
"Belki de bir daha hiç karşılaşmayacağım biri için neden düşüncelerimi meşgul edeyim?"
"Çok karamsarsın Yaprak."
"Gerçekler acıdır." dedim tebessüm ederek.
Zehra yeni yıkadığı ellerini sallayıp suyunu üzerime sıçratırken somurtarak geri çekildim.
"Nasıl baktığını gördüm ama Yaprak."
"Bir anlık dalgınlığımın sonucu."
"Kekimi ye beni yeme."
"Seni yerim daha iyi." dedim Zehra'nın yanaklarını sıkarken. Bu sefer o geri çekilerek oturduğu yataktan kalktı ve yerdeki bavulunu kaldırarak yatağın üstüne koyup fermuarını açtı. Bavulumdaki son bluzu askıya geçirerek dolaba koydum. Yatağın üstündeki bavulu yere koyarak kendimi yatağa attım. Sağa doğru dönerek Zehra'ya baktım. Tuttuğum nefesi vererek konuşmaya başladım.
"Ben aşktan anlamam, Zehra."
"Nasıl yani? Hiç mi aşık olmadın?"
"Dediğim gibi aşkın ne demek olduğunu bilmiyorum. Aşk, sadece onu gördüğünde midende uçuşan kelebekler veya yerinden çıkacakmış gibi atan kalbin olmamalı. Belki de insanları iyilikleriyle sevmeliyiz. Her şey dış görünüş değil. Örneğin, sokaktan geçen biri çok yakışıklı diye hemen ona aşık olamayız. Ben, babamdan yani hayatımdaki ilk güvenme tecrübem olacak adamdan herhangi bir iyilik veya gerçek bir sevgi görmedim, göremedim. Bu yüzden önüme çıkacak her bir erkek, isterse dünyanın en yakışıklı erkeği olsun, benim kafamda oluşan kötü erkek profilini silemez."
"Kötü erkek profili derken? Bad boy falan mı?"
"Ah, hayır. Alakası yok. Karşıma çıkan bütün erkekleri babam gibi sanıyorum, o yüzden duvarlarımın arasından bir kapı bulmalarına izin vermiyorum. Güvenemiyorum. Tüm erkekler, babam gibi beni yaralayacak sanıyorum."
"Herkes aynı değil, Yaprak."
"Bilemiyorum Zehra." dedim gözlerimle Zehra'nın bavulunu yere koymasını izlerken.
Kapı tıklatıldığında yattığım yerde doğruldum. Kapının kart güvenliğini biz içeride olduğumuz için devre dışı bırakmıştık. Yani kolayca açılıyordu dışarıdan.
"Girebilirsiniz." dediğinde Zehra, bakışlarımı kapıya yönlendirdim. Annem kapıyı aralayıp başını uzatırken gülümsedim.
"Kızlar 10-15 dakika sonra otelin restoranında toplu akşam yemeği var, geç kalmayın."
"Tamam anne, geç kalmayız." dedim tekrar yatağa geri yatarak. Kapı kapanma sesi gelirken gözlerimi dinlendirmek üzere kapattım.
"Ne giyeceksin?"
"Gelinlik."
"Ha?"
"Yemeğe gidiyoruz, ne giyebilirim Zehra?" dediğimde Zehra'nın homurdandığını duydum. Yataktan kalkıp dolabımdan koyu renk kot bir pantalon ve siyah bir kazak alarak yatağa attım.
"Bak gelinliğim, nasıl?" dedim parmağımla dolaptan çıkardığım kıyafetlerimi göstererek. Zehra kıyafetlerime bakarak gözlerini devirdi ve aynanın karşısında saçlarını karıştırmaya devam etti.
Kıyafetlerimi elime alıp banyoya doğru yürüdüm. Kapıyı kapatırken Zehra'nın "Çabuk ol, düğüne geç kalıyoruz!" demesine gözlerimi devirdim.
***
"Az sonra garson gelecek bir şey seç artık Yaprak ya. Açlıktan ölüyorum."
"Senin tok olduğun gün ben ölmüş olacağım Zehra." dediğimde yapmacık bir gülüş sesi çıkararak önündeki çatal-bıçağı düzeltti.
"Buyrun efendim, ne istersiniz?" garson olduğunu tahmin ettiğim kişi bize sorduğunda kafamı menüden kaldırmadan cevap verdim.
"Tavuk sote, lütfen." dedikten sonra başımı kaldırdım. Ağzım bir karış açık kalırken garsonun "İçecek bir şey ister misiniz?" sorusu bana uğultu gibi gelmişti. Sesi, dünyadaki bütün notalarının birleşmesinden çıkan en güzel besteydi.
"Bi-bir şey istemiyorum." dedim zorlukla. O buradaydı. Karşılaşmayacağımızı sanmıştım ama şu an tam önümde kafasını aşağı yukarı onaylar şekilde sallayıp elindeki deftere siparişleri not alıyordu. Garson masamızın yanından ayrılırken arkasından bakakalmıştım. Birinin sol bacağımı çimdiklemeksiyle hafifçe bağırarak bacağımı tuttum.
"Çocuğun namusuna geçtin be!"
"Ne var ya!" dedim annemlerin duymamasına dikkat ederek.
"Dünya küçük Yaprak. Karşılaştınız işte!"
"Bağırma." dedim fısıldayarak. Muhtemelen bağırdığının farkında bile değildi olayın gidişatı etkisiyle.
Biz böyle fısıldaşırken(!) porselen sesi duymamla başımı kaldırdım. Yine o mavi gözlerle karşı karşıya kaldığımda nefes alamadığımı hissettim. Herkesin önüne siparişleri koyduğunda gülümseyerek "Afiyet olsun efendim." dediğinde yutkundum. Belki de gülüşü, cennetten bir bahçeydi.
"Sence bu bir tesadüf mü?" dedi Zehra ağzındaki yemeği çiğnerken.
"Bilemiyorum."
"Aşk tesadüfleri sever Yaprak."
"Ama dayak tesadüf beklemez Zehra." dediğimde, Zehra gözlerini kocaman açıp elindeki çatalı salatasına daldırdı.
"Neden beni görmezden geldi peki?" dediğimde ağzındaki yemeği yutarak cevap vermesini bekledim. Ben hâlâ yemeğime dokunmamıştım bile.
"Alt tarafı bavulunuz takıldı birbirinize, yüzünü ezberleyecek değil ya." dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
"Bana diyene bak." dediğimde omzunu silkmekle yetindi.
Yemeğimi yemek için önüme dönerken gözlerimle etrafı taradım. Yoktu.
***
Telefonumu sessize alıp masanın üzerine bırakarak yatağıma yöneldim. Zehra bizim odada kalmıyordu. Hiç olmazsa rahat uyuyabilecektim.
Beyaz yorganı kaldırarak yatağa yattım. Beyaz... Neden sürekli beyaz giyiyordu, çok merak ediyorum. Benim tam tersim. Garson kıyafeti bile beyazdı.
"İyi geceler anne." dediğimde annem 'hımm' sesine benzer bir ses çıkarınca gülümsedim. Yorulmuştu. Hepimiz yorulmuştuk. Canımız yanmıştı. Fiziksel, ruhsal... Birde kalpsel acıyı kaldıramazdım. Ve eğer o doğru kişi değilse, acım katlanılmaz olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Çocuk
פרוזה"İçindeki çocuğu asla öldürme, öldürme ki; her düştüğünde 'Acımadı ki!' diyebilsin." Her kızın ilk aşkı babasıdır. Peki ya çoğu sabah anne ve babanızın kavga sesleriyle uyansanız? Çocukluğunu yaşayamayan ve yaşadıklarının hepsini içine atan bir kızı...