Kafamı cama yasladım. Kabullenmiştim evet.O da kabullenmişti.Ama olur muydu?
Bu saatten sonra insanlara
'Benim sevgilim Jungkook'
Mu diyecektim?Peki ya arkadaşlarım.Kendimizden çok birbirimizi seviyoruz evet.Ama ben kendimden bile çok sevdiğim kardeşlerimden birini ölümüne sebep görülen adama aşıktım.
Geri her şey nasıl toparlanacaktı?
Ben mutlu mesut aşk yaşayabilecek miydim?
"Ne düşünüyorsun?"
Yaslandığım camdan kafamı kaldırdım.Ona baktım.Yine gülümseyebiliyordu.Insanların ona ne gözle baktığı umurunda değil miydi?Ve şu anda benim kalbime hasar veren gülüşleri sunuyordu.
"Hiç"
Suratsız ve soğuk söylediğim kelimeye yüzünü düşürdü.
"Anladım"
Dedi sadece.Gercekten, korkuyordum.Benden ya soğursa?
Ya beni bırakırsa?Ne yapmalıydım?
"Okulda lütfen aktif ol.Geleceğin önemli.Onu düşünmekten herkesten geri kalma"
Ciddilikle bunu bana söyleyen Jungkook'a dönüp
"Ama ben onu aklımdan bile çıkaramıyorum"
"Derslerde,evde çalışırken aklından çıkarmalısın,yoksa sınavlarda aklın çıkar kafandan o zaman daha kötü olur"
Iııy nasıl bir laftı öyle?Espri gibi bir şey mi yaptı?Yoksa bana laf mı soktu?Ya da sokmaya çalıştı?
"Elimden geleni yaparım"
"Elinden gelenin fazlasını yap.Şimdi okula gidiyoruz ve sende beynini formatlayıp derse giriyorsun,anlaştık mı?"
Cevap vermedim.Mırıltı bile çıkarmadım.Arabayı durdurdu ve bana döndü.Eğidiğim yüzümü daha iyi gorebilmek amaclı kafasını bana yaklaştırıp eğdi
"Anlaştık mı Min Hee?"
Kafami salladım ve arabadan indim.Zaten okul yakındı.Hızlı hızlı yürüdüm okula.Suzy özür dilerim kardeşim.Gönlünü almadım, alamadım.Beni bıraktın sen Suzy.
Beni,diğer kardeslerini,aşık olduğundan şüphelendiğim adamı.
Sen kimseyi düşünmeden gittin.
Ama merak etme.Beni cevirmeye çalıştığın ama asla başaramadığın bir ögernci olacağım.Seni mutlu edeceğim.Nur içinde yat kardeşim.Okula girdim.Ders başlayalı 10 dakika falan olmuştu.Sınıfa gittim ağır adımlarla.Nereye baksam hatıralarımızı görüyordum.
Sınıfın kapısının önüne gelince durdum.Derin bir nefes verdim.
Kapıyı çalıp içeri girdim.
Hoseok hoca girmişi.Ben gelince durdu.Bana baktı ve başını öne eğdi.Bende başımı öne eğdim.
Ağlamamak için zor duruyordum.
Bizimkilere baktım.Jimin elindeki kalemi döndürüyordu.Taehyung başını sıraya koymuş uyuyordu.
Jin kitabına bir şeyler karalıyordu.
Haneul ise kafasını duvara koymuş,gözleri kapalı duruyordu.
"Yerine geç Min Hee"
Dedi Hoseok hoca.Kafamı yavaşça salladım ve yerime doğru yol aldım
Jimin'in yanında durdum.Suzy'nin yerine baktım.Jimin bana baktı ve bir göz yaşı düşürdü.Benim de gozlerim doldu.Derin bir nefes aldım ve uyuyan Taehyung'u rahatsız etmeden cam kenarına gectim ve bende kafamı cama koydum.1 dakika geçmeden kafamı geri kaldırıp çantamdan kitaplarımı çıkardım ve derse odaklanmaya çalıştım.Önüm boş duruyordu.Çok boş duruyordu.
Aramızda her gün inek diye dalga geçtiğimiz kişi yoktu.Yaşamayı hak eden,çalışan ve geleceğini düşünen biri yerine biz yaşıyorduk.Onun için hayat bitmişti.Hoseok hoca da her fırsatta sandalyeye oturuyordu.Su içiyordu,ofluyordu ve dersi yarıda bırakıp sınıftan çıkıyordu.Evet herkes üzgündü,
çünkü o iyi biriydi.Çünkü o herkese iyi davranıyor,herkesle arkadaşlık kuruyordu.
Herkese doğru yolu gösteriyordu.
Ama biz?Arkada pişmanlıkla bir umut geri gelir diye dua ediyoruz sadece.Elimizden bir şey gelmiyor.
Ve bu bizi güçsüz gibi gösteriyor.
Aslında evet güçsüzdüm, güçsüzdük.
Çünkü bir parça eksilmişti.Baş parmağını kaybetmiş birisi gibiydik hepimiz.Baş parmağı olmayan insan her şeyi istediği gibi yapamaz.Ekmeğı bile ortadan ikiye ayıramaz.Biz de öyleydik.Gülsek vicdan azabı çekiyor,ağlasak aciz gibi görünüyorduk.Ve kahretsin ki bu duyguları yaşamamın sebebi olan adamdan hala nefret edemiyordum.Tenefüs zili çaldı
Eskiden kahkahalar içinde kantine giderken şimdi kimse yerinden kıpırdamamıştı.Gerçekten güçsüzleşmiştik.Derin bir nefes alarak ayağa kalktım.Taehyung hala uyuyordu.Jimin'de kafasını cam kenarına çevirip Suzy'nin yerine baktı ve kafasını sıraya koydu.Jimin'nin yanına oturdum.
Bende kafamı ona doğru sıraya koydum.Ellerimle yüzünü okşadım
"Min Hee"dedi kısık bir sesle.
"Şşş"dedim.Konuşacak gücümüz bile yoktu.Sadece nefes alıyorduk ama o da haram geliyordu, akciğerlerim daralıyor,burnum sızlıyordu.Hepimiz yorgunduk.
Çok geçemden sınıfa bir öğernci girdi.
"Boş grup bu sınıftamı?"
Aptal bir tebessümle kaldırdım kafamı.
"Evet neden?"
"Bay Jeon sizi çağırıyor"
Evet.Yine aynısı oluyor.Zorluyorum kendimi.Onun ismini duyunca'Suzy'nin ölümüne sebep olan kişi' diyemiyordum.
Sadece kalbim atıyordu sanki.
Sadece o melek yüzü geliyordu aklıma.Sadece kalbimin sesini duyuyordum.Aklımın ağzını bantlanıyor,ismini duyunca konuşamıyordu.
"Tamam geliyoruz"
Dedim ve veleti gönderdim.
Jimin'nin sırtını pat patladım.
Kafasını siradan kaldırdı ve ayağa kalktı.Taehyung'a döndüm,hala uyuyordu.Ayaga kalktım.
Taehyung'un başına yaklaştırdım başımı
"Taehyung,Taehyung"
Gözlerini yarı açtı.
"Hadi Bay Jeon çağırıyormuş bizi"
Kafasını salladı.Kafasını kaldırdı ve gozlerini ovaladı.Suzy'nin yerine baktı.Durdu.Kafasını pişmanlıkla eğidi ve ayağa kalktı.Koluna girdim ve kafamı koluna yasladım.
Digerleri de kendilerini zar zor kaldırınca sınıftan çıktık. Öğertmenler odasına gittik.Kapıyı yavaşça çaldı Jin.Içerden gel sesi gelince içeri girdik.Sırasıyla dizildik.Jungkook sandalyeye oturmuş,elinde kağıtlarla uğraşıyordu.
"Evet Bay Jeon"
Dedi Jimin.Jungkook kafasını kaldırdı.Hepimizi tek tek süzdü.
"Oturun"
Dedi sakince.
"Hayır"dedi Taehyung.
Neden?Dermişcesin baktı Jungkook.
"Bizim halimiz yok hemen ne diyeceksiniz diyin.Biz de gidelim"
"Pekala"dedi ve ayağa kalktı
"Kendinizi toparlayın çocuklar.
Biliyorum çok zor.Ama hayat devam ediyor.Sizin için daha hayat yeni başlıyorken,hayatınızı baştan mahvetmeyin"
Ne kadar yapamayacağımızı bilsekte,evet tamam gibi sesler çıkarıyorduk.
"Tamam çıkın da biraz hava alın"
Dedi ve kapıyı gösterdi.Kafalarımızı sallayıp çıktık.Kantine indik yavaş yavaş.
Oturduk yine yerimize.Yanımıza Chanyoul geldi.Elleri arkasındaydı ve utanıyordu sanki.
"Iııı şey"dedi kafasını kaşıyarak.
Hepimiz bıkkınlıkla ona çevirdik.
"Ne var?"dedim sinirle.
"Ben başınız sağ o-olsun demek için-"
"TAMAM"diye çıkıştı Jimin.
Kafamı öne çevirdim.
"Tamam şimdi git ve arkadaşlarınla dalga geç tamam mı?Çünkü sen asla böyle bir Chanyoul olamazsın.Diger türlü daha inandırıcı oluyor"
Dedi aşağılayıcı bakışlarıyla.
Chanyoul geldiğine pişman gibi arkasına sakladığı çiçeği gün yüzüne çıkardı ve yanımızda ki çöpe attı.Sinirle arkasını dönüp kantinden çıktı.
"Buna da dalga geçsin it!"
Dedi Haneul.Zil çaldı ve sınıfa gittik.
~
Sonunda o çıkış zili çalmıştı. Hepimzi biraz mutlulukla cantalarımızı topladık ve sınıftan çıktık.Herkes kendisine gelen şöförle evine gitti.Bende bahçede oturdum.Biraz durdum.Yine suratsızdım.Yine üzgündüm.Yine kendimi toparlayamıyordum.
Daha sonra yanıma Chanyoul geldi.Bekledi ayakta başımda.
Kafami kaldırıp ona baktım.
"Ne bekliyorsun yanımda?"
"Ben konuşmak istiyorum"
"O zaman yanıma otur başımda dikilme"
Yanıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE MAZE TEACHER JJK(Tamamlandı)
RomanceBiz bir labirente düştük Bu labirentin bir lakabı var 'Aşk labirenti'diye. O labirentin başı da biziz sonu da biziz öğretmenim.... LOVE MAZE TEACHER JJK Teacher etiketinde 1#