|11.Bölüm|"Psikiyatr"

337 22 10
                                    

Medyada Burak var. Ve bölüm yayınlama günlerimiz Cuma.

İyi okumalar!

Miray'ın ağızından;

Kulağıma değen sıcak nefes ve hafif tınıda ki horuldamayı duyduğumda gözlerimi yavaşça araladım. Ölümden farksızdı ama yine de kalkmam gerektiğinin farkındaydım. Gitmem gereken önemli bir randevu vardı ve yüzleşmem gereken kötü anılar beni cehennemine bekliyordu.

Gün ışığı gözüme batarken yorgunlukla homurdandım. Duvarın kenarına kadar gerilemiş olduğumu fark ettiğimde başımı sağa çevirdim. Burak'ı halinden memnun bir şekilde uyurken bulduğumda kaşlarım şaşkınlıkla çatıldı. Dün gece ne olduğunu hatırladığımda yavaşça doğruldum. Onun önünde ağladığıma inanamıyordum. Ağlarken kendime bile gözükmemeye, aynaların karşısına geçmemeye çalışırdım oysaki. Sıkıntıyla iç geçirdim ve birkaç saniye onu izledim. Dudakları hafifçe aralanmıştı ve saçları yerde yuvarlanmış gibi darmadağındı. Koltukta uyumak fazla rahat değildi ki şimdi yatakta uyurken oldukça memnun gözüküyordu.

Komidinin üstündeki saate baktım ve artık gerçekten hazırlanmaya başlamam gerektiğinin farkına vardım. Nasıl kalkacağım artı bir soru işaretiydi ama tüm dikkatimi işime verdiğimde kalkmak için hazırlıklarımı yaptım. Burak'ın üstünden rahatsız etmeden geçmem gerekiyordu. Yavaşça dizlerimin üstüne çıktım ardından bir dizimi diğer tarafa attım. Tam diğer dizimi de karşıya atacakken belime bir kol dolandı ve beni kendine çekti. Dudaklarımdan çığlık kopmadan yutmayı başarabilmiştim ama bu ani hareketin sonucu kalbim maraton koşuyor gibiydi.

"Nereye gidiyorsun?"diye sordu boğuk bir sesle. Uykusundan yeni uyandığı belli oluyordu ama oldukça dikkatli davranmıştım.

"Sen uyumuyor muydun?"diye sordum üstünden kalkmaya çalışırken ama kolunu çekmiyordu. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı ve gözlerim dudaklarına takılıp kalıyordu. Daha önce öpüşmüştük ama etkilenmemiştim hatta oldukça normal bir şey gibi gelmişti. Şimdi ise nefeslerim titrekçe çıkıyordu.

"Kıpırdanmaya başladığında uyandım."

"Özür dilerim."dedim ve başımı biraz geriye çektim. Bu aralar sınırlarımı oldukça fazla aşıyordum. Ben teşekkür etmezdim ya da özür dilemezdim. Dilersem de samimi değilimdir ama oldukça içten söylemiştim. Değişiyordum, eski buzdan maskelerim kırılıyordu ve bunu kimin yaptığını bilmiyordum. Belki de öfkem kırıyordu, belki de yalnızlığım.

"Özür dilemene gerek yok ama soruma cevap vermedin."dedi kolu biraz gevşerken. Gözlerim tekrar saate takıldı. Huzursuzca kıpırdandım ama bu sefer kolu tekrar sıkıca belimi sardı. Eğer söylemezsem beni bırakmayacaktı.

"Gitmem gereken bir yer var."dedim hızlıca. Soru sorar bir şekilde bana bakarken daha fazla açıklama yapmak istemiyordum.

"Sinemaya gideceğimizi sanıyordum."dediğinde sesinde garip bir tını işittim ama yüzünde ifadeye dair bir ipucu yoktu.

"Randevumu iptal edemem, geldiğimde gitsek olmaz mı?"diye sordum fısıltıyla karışık. Bu randevuya gitmek için bu kadar istekli olacağımı hiç düşünmezdim ama kapatmam gereken bir mevzu vardı.

"Ne randevusu?"

"Psikiyatr."dedim başımı yana çevirerek. Vereceği tepkiyi görmek istemiyordum ama hissediyordum. Kaşlarını çatmış bana dikkatlice bakıyordu. Belimdeki eli gevşedi ve geri çekildi. Bende fırsattan yararlanarak üstünden kalktım ve tuvalete doğru yürüdüm.

"Seni bırakmamı ister misin?"diye sorduğunda arkamı dönmeden reddettim. Ardından geçen yarım saatte kendime gelebilmiş, üstümü değiştirmiş ve bir taksiye atlamıştım. İnsanların yüzlerini incelerken kendi sorunumu oldukça ertelemeye çalışıyordum. Ama araba, beyaz bir binanın yanında durunca parayı ödeyip inmek zorunda kaldım.

Ahlaksız MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin