Miray'ın Ağzından :
Odaya birinin dalmasıyla ne yaptığımı farkedip geri çekildim. Burak'ın bana ne yaptık biz bakışlarını attığını görünce onun da neden bunu yaptığımızla ilgili bir düşüncesi olmadığını anlamış oldum. Burak'a dönerek ;
"Ben atıştıracağım biraz gelmek ister misin ? " dedim.
Kafasını sağa sola salladıktan sonra bana dönüp "Neden olmasın " dedi ve böylece ben önde o arkada mutfağa girdik. Evet kesinlikle yemek yapma becerilerim sıfırdı bu yüzden masadaki nutella kavanozunu açtım ve bir de tatlı kaşığı alarak tezgaha oturdum. Burağın hayal kırıklığıyla bakan gözlerini görmezden gelerek nutella'dan kocaman bi kaşık alıp ağzıma soktum. Acaba bu çocuk bana ayıymışım gibi bakmayı kesebilir miydi. Herkes nutella severdi ve herkes onu kaşıklayabilirdi. Lütfen ama nutella yemenin de bir üslubu vardır. Kaşıklamalısın.
Kavanozu Burağa doğru tutarak "İster misin ?" diye sordum. Aslında daha çok "Östör mösön ?" diye birşey demiştim. Kafasını olumlu anlamda sallayarak kaşığımı elimden aldı ve benden de hayvanımsı bir şekilde nutelladan bir parça aldı. Belki de yarısını. Nutellamın azaldığını gören benin gözleri doldu. Ama neden yani ? Bitirmek zorunda mıydın ? Ben sana o yüzden mi sordum ister misin diye ? Hayvan.
" Sen ağlıyor musun ? " şeklinde gelen soru dişüncelerimi böldü.
"Ağlıyor muyum ? "
" Evet ağlıyorsun. Neden ? "
" Nutellam azaldığı içindir. " dedim ve başımı eğip tekrardan nutella kavanozuna baktım.
" Neyse ben zaten doydum." deyip içeri yönelen Burağa seslendim.
"Burak "
"Efendim ? "
"Onur yüzünden özür dilerim. Yani yaptığımı bilsem belki daha anlamlı bir özür olurdu ama şimdilik sadece bu kadar." dedim ve gülümsedim.
Gülümsememe karşılık verdi ve yanıma gelip " Bu bir barış belirtisi mi ? " dedi.
"Sanırım öyle " diye karşılık verdim. Böylece ikimiz de artık barışık iki insandık. Yani sanırım insandık.
□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■
Defne'nin Ağzından :
Gördüklerimi sindirmeye çalışırken bahçeye gelmiştim neden burada olduğum hakkında hiçbir fikrim yok. Banka oturduktan sonra Kürşat yanımda bitti. Ona ne var bakışımı atıp önüme bakmaya karar verdim. Biraz cool olalım ama değil mi.
"Defne neden kafede öyle yaptın bana?"
" Nasıl?" anlamamış gibi yapmak en iyisiydi.
"Bayağı işte. Poyraz'la alakası var mıydı yoksa özlediğin için mi ?"
Yüzüne öylece bakarken birinin bu saçma konusmayı durdurması için dua ediyordum arkadan Poyraz'ın alaylı gülüşü gelince isyan edip arkamı döndüm.
" Haha yakışıyorsunuz aslında."
Poyraz'ın böyle demesiyle ayağa kalkan Kürşat'tan ne kadar korksam da bana zarar gelmeyeceğini anladığım an arkasına geçtim.
Poyraz'ın da kötü bakışlarını üzerimde hissedince onları orda bırakıp yurda çıkmaya karar verdim.Kürşat ne kadar arkamdan bağırsa da umursamayıp yürümeye devam ettim.
Kapıya yaklaştığımda arkamdan birinin geldiğini hissedince koşmaya başladım.Ahh evet bu Poyraz'dı ona dönüp "Lanet olsun benden ne istiyorsun ?" diye bağırdım. Bize bakan gözlere aldırmadan kolumdan tutup sürüklemeye başladı.
O lanet kapısının önüne getirdikten sonra baştan aşağı süzüp "hiçbir şey" dedi umursamazca "niye buradayım?" deyince içeri gir bakışını atıp girmemi bekledi.Bu saçmalığa daha fazla katlanabilceğimi sanmıyordum kendi odama doğru yürüdüm bakarsanız Poyraz'ın da pek umurunda değildi. Konuşmaya başlayınca donakaldım.
"Benimle daha farklı bir şekilde tanışmak ister miydin Defne ? "
Ne cevap vereceğimi düşünürken Poyraz'ın arkasından gelen Kürşat'ın sesine lanet okuyup olacakları izledim.
Kürşat "Poyraz saçmalama Defne'nin tipi bile değilsin sen." demesiyle Poyraz'ın Kürşat'ın burnuna yumruk geçirmesi bir oldu. Evet ayırmaycaktım. İzlemek hoşuma gitmişti. Kürşat ölümüne dayak yiyordu ve kesinlikle hak ediyordu.
Kızlarla eğlenip sıkılınca benim yanıma gelmek ha ? Poyraz'a şuan yardım bile edebilirdim ama Kürşat'ın kandan dolayı görünmeyen yüzünü görünce Poyraz'a durması için bağırdım. Beklemediğim şekilde durunca "cidden bunu söylememi bekliyordun?" diye sorup göz devirdim.
Cevap vermeyip kabaca yere attığı Kürşat'a dönüp konuşacakken durup bana baktı. Etkileyici bakışlarından kaçınmayıp doğruca ben de ona baktım. Bir an gözlerimin kararmasıyla dengemi sağlayamayıp yere kapaklandım. Bu çocuğun bakışları o kadar etkileyici ki başımı döndürüp bayılmama neden oluyor. Fakat bayılmamıştım. Sanırım ondan hoşlanmaya başlamıştım. Bana yaklaşıp "sorduğum soruya cevap istiyorum" deyince düşünüyor gibi yapıp tavana baktım. gülümsediğini hissedebiliyordum.
Kolumdan tutup beni yerden kaldırdı ve içeri çekti. kapıyı kapatıp kilitledikten sonra "Senin tipin değil miyim söylesene senin hoşlandığın erkek tipi Kürşat gibi mi ahh çok zevksizsin defne." deyip yatağa uzandı ellerini başının altına aldıktan sonra bir cevap vermemi bekliyormuş gibi bana baktı.
Daha rahat davranmaya karar verdikten sonra mutfağa gidip su içtim belime dolanan eli tutup çekmeye çalıştım ama bu imkansız gibiydi Poyraz'a dönüp "Poyraz seninle başka bir şekilde tanışmak isterdim ve kürşat benim tipim falan değil anladın mı?" deyip ellerimi boynuna doladım bundan hoşlanmış gibi gözüküyordu.
Elinden kurtulup odadan çıkmak için kapıya yöneldim kapıyı açmamla geriye düşmem bir oldu "kürşaat burdan defolll gitt" bana acınası bir şekilde baktıkdan sonra konuşmaya başladı "eski sevgilinin düşmanıyla odada başbaşa ne yapıyorsun ? defnee sen bir sürtüksün ne yaptığın belli olmuyor ne halin varsa gör umrumda değilsin artık!!"
deyip tokat attı. bunu hak etmiyordum. ben bir sürtük değildim ondan nefret ediyorum konuşamayacak kadar kötüyken Poyraz'ın sesiyle güçlenip ayağa kalktım.
"Olacaksa da benim olur kürşat erdem odamdan defol git şimdi" deyip ellerinin arasına aldı sefil vücudumu.
kürşat iptal...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
ARKADAŞLARR UZUN SÜRE YAZAMADIK. OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM SİZİ KOCAMAN ÖPÜYORUMM YORUM VE VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYENİZ. MEDYA POYRAZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahlaksız Mavi
RomanceOnun mavileri farklıydı... Mavinin en çapkın tonuydu. Onun mavisinde boğulmak, ölümlerin en güzeliydi. O Ahlaksız Mavi'ydi...