I21.BölümI"Şaka!"

293 12 9
                                    

Şarkıyla beraber okuyun.

İyi okumalar!



Defne'nin ağzından;


Uzun bir süre daha yürümeye devam ettim ama artık hem yorulmuştum hem de kaybolacağım bir yola sapmak istemiyordum. Ruhsal olarak yerin dibindeyken başıma başka bir dert açmak oldukça saçma bir girişim olurdu. Sersem bir halde etrafa bakındım, boş bankı gördüğümde cennetten bir köşe kapmışım gibi sevinerek adımlarımı o yöne doğrulttum. Çıkarken telefonumu almış olmayı muhteşem beynim sayesinde unutmuş olabilirdim, evet unutmuştum ama bu benim avantajımaydı. Biraz düşünmek, biraz tartışmak için zaman ihtiyacım vardı. İç sesim oldukça kavgacı bir tutuma sahip olduğu için onun görüşlerini ölçüp tartmak son derece sabır gerektiren bir işti. Yine de derin bir nefes aldım ve başımı geriye yaslayarak düşünme çabalarına giriştim.

Evet canım fazlasıyla yanmıştı ama şimdi hareketsiz durunca bu acının varlığına dair bir kanıt bulamıyordum ki bu en büyük sıkıntıydı. Genel olarak her durumda acının bir süre sizi rahatsız etmesi ve ardından hiçbir iz bırakmayarak yok olması büyük bir sorundu. Aşırı derecede sinirlenip ve bir süre sonra bu sinirin çok anlamsız gibi gelmesine benziyordu. Aldatılmış gibi hissettiriyordu ki duyguların beni aldatmasından artık bıkmıştım.

Derin bir nefes aldım ve ardından sigara dumanını üfler gibi dışarı üfledim. Daha önce hiç sigara içmememe rağmen dudaklarımın büzülüş şekli beni güldürmüştü. Ve ne kadar aptalca şeylere gülmeye başladığımı düşünmeye başlamamda büyük bir paya sahip olmuştu.

Gözlerimi kapattım ve içimden şarkı söylemeye başladım. Kendim yeni şarkılar uydurmaya bayılıyordum ama başladığımda da duramamak gibi sinir bozucu bir özelliğim vardı. Bu yüzden kendimi fazla kaptırmamaya dikkat ederek mırıltılar eşliğinde şarkı söyledim. Sözlerin ne kadar anlamlı olduğu umurumda değildi ki bir destan yazdığımı hissedene kadar devam edecek sabrı bulmuştum. Sonunda durduğumda ve hafif rüzgar eşliğinde gözlerimi açarken kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmeden edemedim. Büyük bir aydınlanma anı yaşamışım gibi hissederken bu düşünceyi biraz daha toparlamaya çalıştım fakat yanımda oturan  Poyraz'ı fark etmemle tüm aydınlanma düşüncesi kırılıp yere döküldü.

"Aptalsın,"dedi sessizce ve bana dikkatle bakmaya başladı. Düşüncelerim konuşuyordu ama dudaklarımı oynatacak isteğe sahip değildim. Sadece durdum ve durdum. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu ama konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Bende her zamanki gibi saçma düşüncelerimi devreye soktum.

"Odadan nasıl çıktın? Burak mı çıkardı?"diye sordum Poyraz'a bakmadan, bana keskin bakışlar attığını görmesem bile hissediyordum ki bu his tenimin altında bir karınca sürüsünün tango yapmasına benziyordu.

"Kimse çıkarmadı."dedi aynı ses tonuyla. Kızgın değildi, üzgün değildi. Sanırım o da yanıma gelene kadar duygu kara deliği dediğim saçma açıklayamadığım bir düşünce fırtınasına yakalanmıştı.

"Kapıyı mı kırdın?"diye sordum duygusuz bir ses tonuyla. İlk defa tanışıyormuşuz gibi diye düşünmek istedim ama ilk tanıştığımızda bile bu kadar duygusuz değildik.

Başını olumlu anlamda salladığını göz ucuyla fark ettiğimde başımızın belaya girmemesi için ufak bir dua seansına başvurdum. Tüm bu süre zarfında o sadece öyle bakmış ve parmaklarını bacağına ritmik bir şekilde vurmakla yetinmişti.

"Sorun çıkar mı?"diye sordum merakla ve ilk defa ona baktım. Gözlerimin içine baktı ama uzaktan bir bakış gibiydi. Ne olduğunu tam olarak çözemiyordum ama ikimizde de garip bir durgunluk vardı.

Ahlaksız MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin