I19.BölümI"Dergi"

360 13 4
                                    

Yorum ve oyları unutmayın!

İyi okumalar!

Miray'ın ağzından;

Pasta yeme yarışması daha yeni bitmesine rağmen kimse yarışma hakkında konuşmuyordu. Herkes müziğin etkisine kapılmış halde bedenlerini bir tarafa savuruyordu. Belki de savrulan bedenler değildi de dertlerdi. Yüzlerindeki rahatlamış mutluluk ifadesi sahip olmak istediğim bir ifadeydi ve buna dans ederek ulaşma fikri çok kolay gözüküyordu.

"Ne düşünüyorsun kara kara?"diye sordu Burak içkisinden bir yudum alarak. Okulun bünyesinde gerçekleştirilen partide içki olmasını ne kadar garip karşılasam bile umurumda değildi. Çünkü boğazımdan aşağı doğru inen yakıcı hissi hissetmek ve yavaş yavaş bulutlanan bilincimin oluşturduğu nahoş duygulardan haberdar olmak hoşuma gidiyordu.

"Önemli bir şey değil. Sadece ne kazandılar onu merak ettim."diye yalan söyledim. İleride yarışmayı yöneten kız ve Defne derin bir konuşmaya dalmış gibi gözüküyorlardı. Ama ben ne konuştuklarını merak etmiyordum sadece Burak'a ne düşündüğümü söylemek istememiştim.

Bardağında kalan içkiyi fondip yaptı ve sırıttı. Mavi gözleri gözlerimi ısıtırken gülümseye başladım. Dikkatini yüzümden ayırmayarak bir adım yaklaştı.

"Şuan ne kadar sarhoş gibi görünsem bile anlaşmanı unutmadım."dedi gevşek bir tonla. Bakışları omuzlarımın üzerinden arkaya uzanıyordu ve bu duruşu omuriliğimden aşağı sıcak bir terin akmasına sebep olmuştu.

"Ne anlaşmasından bahsediyorsun?"diye sordum saf rolüne yatarak. Şuan en önemli soru: Sözlerini tutan bir insan mıydım? Cevabı: Sanırım.

"Böyle kurtulacağını sanıyorsan çok yanılıyorsun."dedi ve bileğimden yakaladı. Temposu değişen ve yavaşlayan müziğin ağırladığı dans eden bedenlerin arasına doğru çekildim. Bileğimdeki sıcak el beni bu saniyeler boyunca hiç bırakmamıştı. Ardından ise bir kol sıkıca belime sarmalandı. Sol elimi bir el tutsağı etti ve yavaşça yukarı doğru çıkardı. Sağ elim ise bana bakmakta olan Burak'ın sırtına yerleşti. Şarkı sanki bir insanmış gibi dans edenlerin nasıl hareket etmeleri gerektiği hakkında emirler yağdırıyordu. İleri, geri. Sağa. Sola. Dönün, hepiniz aynı anda dönün!

Birkaç saniye sonra bedenim gevşemiş ve ritimle beraber akıyordu. Burak'ın bu kadar yakın durmasından hangi derecede etkilendiğimi söylemiyordum ama boynumu karıncalandıran sıcak nefesi tüylerimi diken diken ediyordu.

Başı omzuma iyice sokuldu ve bedenini iyice benim bedenimin üstüne bastırdı. İtiraz edemiyordum, sesimi çıkaramıyordum çünkü; çünkü bende bunu istiyordum.

"Psyche, kralın üç kızından biridir; fakat diğerlerinden farklı olarak hayranlık uyandıracak bir güzelliğe sahiptir. Öyle ki herkes Afrodit'e tapmayı bırakmış ona tapmaya başlamıştı. Fakat Psyche bundan rahatsız oluyordu. Tıpkı Afrodit gibi. Bu durum aşk tanrıçasını küplere bindiriyordu. Afrodit'te intikam almak için oğlundan- Eros'tan- kıza cezasını vermesini istedi. Bu sırada Psyche halkın bu ilgisinden rahatsızdı ve evlenmek istiyordu. Ama kimse bu kadar güzel bir kadına yaklaşmaya cesaret edemediği için yalnızdı. Sonunda bir kâhine gitti. Mutluluğu için bir dağın tepesine çıkması gerektiğini, orda uçurumun kenarında bekleyeceğini; kara bir yılanın gelip onu alacağını ve kocasına götüreceğini söyledi. Bu duruma üzülse bile başka şansı olmadığı için kâhinin söylediklerini yaptı. O sırada beyaz pamuk gibi bir bulut Psyche'yi içine alıp sırça bir saraya götürdü. Uyandığında sarayda ona hizmet edecek bir sürü hizmetkâr vardı. Bu hizmetkârlar kızın isteklerini hemen yerine getiriyorlardı ve eşini kızdan tek istediği, onun yüzünü görmeye çalışmaması ve ona sonsuz güvenmesiydi. Gel zaman git zaman kız ailesini özlemeye başladı. Bir gün kocasına isteğinden bahsetti ve kocası tek şartla görüşmelerine izin verdi. Eğer kızdan bir şeyler isterlerse yapmayacaktı. Ailesinin yanına gittiğinde bir sürü soruyla karşılaşmıştı ve cevapları karşısında dehşete düşüyorlardı. İkiz kardeşleri kıskançlıktan çatlarken akıllarına haince fikirler geldi ve bu fikirleri Psyche'nin aklına soktular. Ona bir gece kocası uyurken mum ve hançer alıp kocasının yüzüne bakmasını söylediler. Kız eve döndüğünde merakına yenik düştü. Mum ve hançer alıp kocasının yüzüne baktı. Güllerle kaplı bir yatakta uyuyan dünyanın en yakışıklı, en mükemmel erkeğini, kocaman beyaz kanatlarını ve yanında duran bir okla yayı gördü. Kocası aşk tanrısı Eros'tu. Kız adeta büyülenmiş bir halde izlerken elindeki mum unutmuştu ve dalgınlığından mumdan sıcak bir damla Eros'un kanatlarına damladı. Sıcaklıkla uyanan Eros, ondan istediği tek şeyi yapmadığını görünce kızın hayal kırıklığına uğrayarak pencereden uçup onu terk etti,"dedi Burak. Zorlukla yutkundum ve müziği geri planda bırakan kulaklarımın sancıdığını hissettim.

Ahlaksız MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin