-Sizi nereye kaçırayım hanımefendi?
-Yıldızlara.
Titanic(1997)
Sokağa bakan odamda saat öğlene kadar ilerlemiş olsa da yatıyordum. Elimde Sehun'un bana verdiği ayçiçeği vardı. Değişik bir adam benim sevgilim. Sokakta onu elindeki ucu yıldızlı siyah sigarasıyla görebilirsiniz. Elinde bir kese kağıdı varsa o gün mutsuzumdur. O gün saçlarını gizliyorsa mutsuzdur. Ve her zaman belli şeyleri seven biri oldu, benim aksime. Ben çok çabuk fikir değiştirsem de onun en sevdiği çiçek ayçiçeği, en sevdiği şarkı Begin Again'deki Lost Stars olmuştur. En sevdiği yazar Oscar Wilde olduğundan yıldızlı sigaralara takık olduğunu düşünüyorum. Ve bir de ayçiçekleri...Kendini geceye aşık biri olarak tanımlasa da güneşe dönmeyi çok sevdiğini de hep dile getirir.Yeniden elimdeki çekirdeklerinin çoğu üzerinde olan çiçeğe baktım. Ben kesinlikle bir çiçek olsam Bebek Nefesi olurdum. Anlamı sonsuz aşk, bu yüzden bu çiçeği çoğu buketin içinde görebilirsiniz. Beyaz oluşu saflığı ifade ediyor. Galiba beni en iyi ifade eden çiçek bu. Sade, büyük bir anlamı olsa da karmaşık değil. Sıcacık.. Kendimi mutlu hissettiğimde sokağımız başındaki çiçekçiden bir buket yaptırırım. Bu yüzden odamda bir sürü kurutulmuş Bebek Nefesi var.. Annem pek hoşlanmasa da ben seviyorum.
"Luhan öğlen oldu kalkmayacak mısın?" Odama giren anneme çevirdim bakışlarımı.
"Keyfim yok." Omuz silktim. Uzun süre sessizce bana baktığında bunun bağırmasının öncesindeki sessizlik olduğunu anladım ve doğruldum.
"Kahvaltı yap. Her şey masada. Ben çıkıyorum."
"Anne babamdan hala haber yok.." Dedim ve annem derdimin ne olduğunu anladı. Yanıma gelip saçlarımı düzeltirken ellerinin her zamankinden soğuk olduğunu hissettim.
"Biz bunları çok yaşadık değil mi bebeğim?" Kafamı salladığımda gülümsedi.
"Haklısın, çok kez yaşadık. " Elimdeki çiçeği yatağıma bırakıp anneme sarıldım.
"Tamam kahvaltımı edeceğim. Sen işine git." Yanağımı öpüp benden ayrıldı.
"Seni seviyorum. Sehun'u bize çağır istersen. Geç gelebilirim." Ellerimi cebime koyup kafa salladım. Odadan çıktığında dağınık odamla birkaç saniye bakıştım.
Iy! Buraya gelirse benden soğur!
Etrafı toparlarken eski ama hala iş gören radyodan en sevdiğim kanalı ayarladım.
Aslında bakarsanız bazı konularda ben de Sehun gibiyim. Birkaç takıntım var. Tamam! Çokça var. Ama o benden daha sadık sevdiği şeylere karşı.
Telefonuma gelen mesajla irkildim.
"Bu görkemli günde benimle dışarı çıkmak ister misin?"
Gülerek mesajı yanıtlamaktansa onu aradım. Üç kez çaldıktan sonra açmıştı.
"Sadece evet demen yeterdi."
"Ya gülme, sesini duymak istedim."
"İyi yaptın. Ee ne diyorsun çıksak mı dışarı?" Düşünürken çıkardığım mırıltıları uzatmayıp cevapladım.
"Güzel olur ama ben sana bir şey önereceğim."
"Söyle kar tanesi." Güldüm. Çok güzel değil mi sesi? Onu duyabilirsiniz. Sadece yavaşça okuyun dediklerini.
"Chanyeol sen ben ve Baekhyun gezelim." Dedim aniden.
"Ne? Baekhyun'dan haz etmediğini sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlarımız Küsmesin - HUNHAN
ChickLitElimi uzatsam tutar mısın? Yemin etsek bozup, kaçar mısın? Yıldızları saymak istesem bana 'Bizimkiler orada ne önemi var diğerlerinin?' der misin?