8.Bölüm

213 29 31
                                    




Daha önce buraya hiç gelmemiştim. Daha başka türlü nefes alıyor insan burada, yanındaki yıldız, güneşten daha çok parıldıyor...


Franz Kafka




Ellerin geceye dokunabilir mi? Ellerin bulutları sevip yıldızları sepetine doldurabilir mi? Ellerin ayrı düşmüş iki ışıklarını yitirmek üzere olan yıldızı canlandırıp, birbirlerine kavuşturabilir mi? Biz muhtemelen sıcak bir el sayesinde bulduk birbirimizi. Yoksa var mıydı imkanı? Her insan bulabilir miydi o dokunuşu?








Her şey güzel gidiyordu. Sehun ile arkadaştan öte olmak gerçekten iyi gelmişti. Henüz sadece birbirimizin haberi vardı bizden. Ama yetiyordu işte. Şarkı dinliyorduk beraber. Ona sigarayı bırakması için kızamıyordum artık. Zaten ben varım diye içmeye oldukça uzak kalmıştı. Hayatına karışmıyordum. Korumak istediğimin farkındaydı zaten.

"Bugün bize gelsene." Dedi usulca. Bakışlarımı okulun bahçesinden ayırıp ona baktığımda o elindeki deftere bir şeyler karalıyordu. Bakışımı yakaladığında omuz silktim.

"Olur." İki haftadır okuldaki sınavlardan dolayı birbirimizle uzun vakit geçirememiştik. Bu ikimize de iyi gelecekti. Bence.

Sehun duyduğuyla gülümsedi ve çizdiği şeye devam etti. Ne çizdiğine baktığımda benden gizlemişti. Kaşlarım çatıldı.

"Bi' bakayım." Ona iyice yanaştığımda etrafa baktı. Sonra yanağımı öptü.

"Olmaz. Bittiğinde göstereceğim." Dudak büzdüğümde önüme birazını içmiş olduğu şeftalili meyve suyunu itti.

"Annen mesaj atmış. Çantanda çörek varmış. Çıkar ve ye. Kahvaltı etmemişsin." Son cümleyi söylerkenki attığı bakış korkakça gülümsememi sağlamıştı. Ve ikiletmeye cesaret edemeyip çantamı kucağıma alıp dediğini yaptım.

Kabı açıp bir çöreği onun ağzına tuttum.

"Acıkmadım Lu sen ye." Dedi ve çiziminden kafayı kaldırmadı.

"Çubuk gibisin ye." Yan yan bakış fırlattı bana.

"Ne o beğenmiyor musun?" Töbeler olsun çarpılırım vallahi.

"Saçmalama tabi ki beğeniyorum ama biraz kilo alsan sanki daha sağlıklı olur." Güldü ve ısırdı.

"Aynı şeyi kendine de söyle güzel bebeğim." Yaa..

Kafamı çöreğin kalan kısmına gömerken sırıtışımı gizliyordum. Yanımıza biri geldiğinde kafamı kaldırıp gelene baktım.

"Merhaba. Ben Chanyeol. Kore'den geldim. Düşündüm de sizinle yabancı değiliz. Burada kimseyi tanımıyorum, daha adapte bile olamadım. Arkadaş olalım mı?" Ağzımdakini yutup elimi ona uzattım.

"Dünya'daki en güzel ülkelerden birine geldin diyebilirim. Hoş geldin. Ben Luhan. Güzel anlaşalım."

Chanyeol gülümsediğinde onun çok güzel bir gülümsemesi olduğunu gördüm. Ellerimiz ayrıldığında ona önümüze oturmasını işaret ettim. Oturduğunda Sehun lafa girdi.

"Ben Sehun. Luhan'ın sevgilisiyim." Aniden dediğinde şok içerisinde ona baktım.

"Ne var, bilmeye hakkı var. Sonuçta arkadaş olmayı kabul ettin." Sonra Chanyeol'a baktı.

"Pek arkadaş edinmez de. Bunu bilen de bir sen varsın." Evet arkadaş edinmekten hoşlandığımı söyleyemem. Çünkü yalnız olmak saçma bir yalnızlığı kalabalığın içerisinde çekmekten daha iyidir.

Yıldızlarımız Küsmesin - HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin