2.Bölüm

328 48 176
                                    

...Kalbim, şarkı söyleyen bir kuş gibi...


 Virginia Woolf





Kafam otobüs camına dayalıydı. Dişlerimi birbirine çarpmasınlar diye iyice sıkmış radyodaki reklamın geçmesini bekliyordum. Hani böyle tam iyi bir müziğe ihtiyacınız olur ama o an reklam girer ya, işte o haldeydim tam. Yanımdaki yaşlı teyze huysuzca yerinde kıpırdanıyor ve beni cama daha çok itekliyordu. Sonunda imdadıma yağmurlu ruhuma iyi gelebilecek bir şarkı yetişmişti. İlk defa dinlediğim için zihnime not ettim. 

On Hold... Fenne Lily

Gözlerime cama damlayan ufak parıltılar ilişti ve içimden bir eyvah çektim. Ne bir şemsiyem vardı ne de yağmur için uygun bir haldeydim.

Ah.. Cidden şimdi ne yapıp okula kuru yetişeceğim?

Aklıma ilk gelen şeyi yaptım. Sehun'u aradım. Eğer her zamanki saatinde çıkarsa karşılaşabilirdik ve en azından tek başıma ıslanmamış olurdum.. Ne iyi arkadaşım ama!

"Efendim gökyüzüm?"

"Gökyüzüm mü? Ahaha Sehun güldürme beni! Neredesin çıktın mı evden?"

"Ne ya! Güzel söz de söyleyemiyoruz..."

"Tamam tamam küsme. Neredesin benim kara şövalyem?"

Telefonun öbür ucundan kıkırdamaları duyduğumda gülümsedim.

"Ayakkabılarımı bağlıyorum. Sen neredesin? Şemsiye aldın umarım."

Gözlerimi yumup yanıtladım.

"Aslında bakarsan... hayır."

"Tahmin etmiştim."

Dudak büzüp yoldan geçen on yedinci kırmızı arabanın gidişini izledim.

"Benimle ıslan.. Şemsiye alma beraber ıslanalım."

"Ya da daha mantıklısı ben şemsiyemde biraz yana kayayım?"

Bu sefer bakışımı ayaktaki insanlara çevirip bir off çektim.

"Bu daha normal bir fikir."

Gülme sesini duyduğumda yerimde doğruldum ve kapıya zor da olsa ilerledim. Bir amca canı pahasına tuttuğu direği bırakmamakta ısrarcı olsa da kıvrak hareketlerle kapıya ulaştım.

Küçük bir içsel zafer dansı...

"Durağa yaklaştım Luhan. Kapüşonunu ört. Bir de hasta olma."

"Üf nolcak." (Hasta oldum.)

"Sakal bırakacağım!"

"Güldürme Sehun.. Sana hiç yakışmaz." (Yakışıyormuş...)

Gülerek telefonu kapadım.

Otobüs durduğunda insanların iteklemesiyle tek bir uğraş olmadan inebildim. Saçlarımın arasından kayan yağmur damlaları görüşümü henüz kısıtlamamış olsa da havadaki sis ve canını yediğim miyop gözlerim Sehun'u bulmakta bir hayli zorlanıyordu. 

Geldiğini mavi bir şemsiyenin önümde durması ve yağmurumu kesmesiyle anlamıştım.

"Hasta olduğunda sana bakmayacağım." (Vay haksız olabiliyormuş...)

"Bakma! Zaten olmayacağım."

Omzumdan kayan çantamı düzeltti. Yağmur iyice bastırmıştı. Her taraftan toprak kokusu geliyordu. Arabalar yanımızdan kayarak geçiyordu.

Yıldızlarımız Küsmesin - HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin