Gözlerini açtığında, duvarlarında çatlakların olduğu kirecin toprağa düşmüş olduğu bir salonu ve bir odası bulunan köy evinin içindeydi. Doğrudan yataktan fırladı etrafına baktı sesi yüksek bir şekilde dışarıya seslendi:
-Ne zaman gitmeye hazır hale geleceğiz?
Dışarıdan askeri üniformalı bir genç geldi. Onun yaşlarındaydı. Kestane renkli saçları olan, zayıf bir genç adamdı. Kirpikleri uzun, gözleri hafif çekikti. İsmi Tarık'tı. Ahmet'in sorusuna yanıt olarak:
-Erzak sayımı yapılmaya devam ediyor, Dinlendiniz mi siz?
Kafasını salladı ve birlikte dışarı çıktılar. Yıldızlar o kadar parlaktı ki, köyde gerçekleşen hemen hemen her hareket gözlemlenebilirdi. Biraz dolaştılar. Herkes bir iş ile uğraşıyordu. Erzakların sayımını yapanlar, sayılmış olanları sonra arabalara taşıyanlar ve arabalara yerleştirilirken numaralandıranlar...
İnsanların içinde dolanırken, Ahmet'in dikkatini bir kadın çekti. Hızlıca Ahmet'e doğru geliyordu. Genç, güzel, uzun dalgalı saçları olan bir kadındı. Adeta büyülenmiş gibi Ahmet'e bakıyordu kadın. Uzun saçlı, esmer, yıldızların vurduğu ışıkla, kirpiklerinin gölgesinin yüzünü süslediği, aşikar olan bir kadın... Bir anda Ahmet'le karşı karşıya kaldılar. Ahmet'in gözlerinin içine baktı ve:
-İzin verin sizinle geleyim, yolunuza kurban olayım, dedi. Ahmet duraksadı, kaşlarını çattı ve kıza ismini sordu:
-Adın ne senin?-Benim adım, Zeynep. Üniversite konservatuar öğrencisiyim. Yani öğrencisiydim. Savaş, kan ve ölüm geleceği aldı. İzin verin size katılayım, zafere sizinle eşlik edeyim.
Ahmet'ten, biraz uzundu kadın. Ahmet başını öne eğdi. Elleriyle, sakallarını kaşıyordu. Bu cesur kadının sesini yükseltip Ahmet'e haykırdığı bu sözleri duyan insanlar etraflarına toplanmıştı. Ahmet'in diyeceklerini merak eder gibi, sessizce bekliyorlardı. Ahmet'in kaşları hala çatıktı.Eğmiş olduğu kafasını, hafifçe kaldırdı. Kadının gözlerinin içine baktı, ardından etrafı süzdü, konuşmaya başladı:
-Mücadelemizin, bireyler için savaşan bir topluluğun mücadelesi değil. Bizim mücadelemiz, çıplak ayaklı anasız ağlayan bebeklerin, evinden sürülen çocukların, bilimden ve sanattan uzaklaştırılmış gençlerin, günlerce çalışmaya, karşılıksız çalışmaya itilen yetişkinlerin ve ölmeye terk edilmiş, tecrübelerinden ibret alacağımız yaş dolu olgun insanların, mücadelesi. Sadece onlar için yola çıkılmış değil. Hatta onlarla beraber, tüm doğanın, yaşam savaşı için birleşen, insanların mücadelesi. Kaybetmenin ya da kazanmanın iradesini kavrayıp, savaşa karşı ancak ve ancak savaşmak zorunda bırakılanların mücadelesi... Dişimizle, tırnağımızla, nerede olursak olalım, zafere dek üşenmeden mücadele edeceğiz.
Sesinin yüksekliğini düşürerek, kızın gözlerinin içine bakarak, devam etti:
-Bizimle gelebilirsin.İnsanların içinde ki enerji, en son kelimelerini Zeynep'in gözlerinin içine bakarak, alçalan ses tonu, Ahmet'in dudaklarından fırlarken, coşa gelmişti. İçlerinde, on dört hatta on iki yaşlarında bile çocuklar vardı. Kiminin adı, Berkin kiminin adı Berat'tı. Ne pahasına olursa olsun, gelecekleri için ve toplum için yaşlarından büyük adamlardı.
O gece sesler yükseliyordu, hazırlık yaptıkları, o köyde. Savaştan savrulmuş insanların birleştiği bir köydü ve zafere aç mücadele çığlığı atıyorlardı. Zeynep'in gözleri dolmuştu. Başparmağı ile kendisinden uzun kadının, gözyaşlarını sildi. Sonra devam etti konuşmasına:
-Bu söyleyeceklerimi lütfen herkese anlatın. Ağzımdan çıkacak her kelamı duymayan herkese iletin. Elinizden geldiğince, farklı lisanlar kullanın, her türlü kitle iletişim araçlarını kullanın. Devriminiz yakındır! Bu devrim, Anadolu'nun, Balkanların, Mezopotamya'nın, Orta Asya'nın, Uzak Asya'nın, Avrupa'nın, Latin Amerika'nın... Sayıp sayamadığım, tüm güzelliklerin devrimidir. Mevsimlik çiçekler, ya da yılları deviren çınar ağaçlarının... Kokladığımız toprak, bizi temiz kılan suların ve doğayı güzel yapan, tüm canlıların... Tüm Dünya, hatta tüm evren, tek bir gücün hareketiyle düzenle giderken, bunu bozmak için uğraş verenler, kendi zevk ve faydaları için, her türlü kalleşliği, her türlü vahşiliği yaptılar. Yapmaya devam edip memleketimize de çürütene kadar, saldırmaya baş koydular. Unutmayın, hepimiz o varlığın birliğiyle, bir olanlardanız. Bizim devrimimiz, nefes alan, ya da almayan her şeyin, var kalıp geleceğe taşınma devrimi olacak. Bu gerçeği var edip, canlandırmak için;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞ
General FictionPolitik, psikolojik, sosyolojik ve bilim kurgu unsurlarını ele alarak hazırladığım kitapta, aşktan savaşa kadar, aradığınız bir çok şeyi bütün olarak bir hikayede inceledim. İki bin elli yedi yılında bulunan bir keşfi, ele geçiren Kötü Tiyatronun Se...