❦11. Bölüm

41 11 45
                                    


Zavebe zorlu bir gecenin ardından uyuya kalmıştı. Kulağına tanıdık gelen gülüşmelerle doğruldu yattığı yerden. Çalıların arkasında iyice küçük kalana dek çömeldi. Köyün genç kızları ve kadınları çamaşır yıkamaya gelmişlerdi.

- Ellerimin avuçlarında öylece kalması için neler vermezdim

- Ya sesine ne demeli

Gülüşmeler nehir kenarına varıncaya kadar devam etti. Fark edilmemeye çalışarak baktıysa da görmek istediği kişi yoktu kadınların arasında. "bir yolu olmalı, Aheliâ'yı mutlaka görmeliyim" dedi kendi kendine. Dikkatli adımlarla ve olabildiğince sessizce uzaklaştı oradan. Yol boyunca tek düşüncesi Aheliâ'yı nasıl görebileceğiydi. Kasabaya yaklaştığında;

- Tabi ya! Bunu nasıl düşünemedim Peder Petrus. Başka kim dikkat çekmeden sana ulaşabilir ki ya da sen başka kime derdini anlatabilirsin ki?

Adımlarını bir kez daha kiliseye doğru sıklaştırdı ama bu sefer amacı ilkinden çok daha farklıydı. Güçlü kollarıyla kilise kapısını iki yana doğru açtı, Peder Petrus İsa heykeli önünde diz çökmüş dua ediyordu. Bir gün önce cemaatin oturduğu sandalyelerden birinde sessizce duasını bitirmesini bekledi. Peder ayağa kalktığında Zavebe ile göz göze geldi. Bu kez elleri avuçlarının içerisine alan Peder Petrus'tu.

- Açıkçası Keşiş Zavebe sizi hitabına hayran kaldığımız bir misafir olarak hatırlamak isterdim ama sabah erkenden gelen kızın anlattıkları hakkınızda ki fikrimi tamamen değiştirdi.

- Ne kadarını biliyorsunuz?

- Sizi bir daha kilisemde görmek istemeyecek kadarını desem.

- Tanrı'ya ait olandan Tanrı kovar ancak.

- Yaptıklarınızla fazla merhamet beklemeniz şaşırtıcı.

- Hadi ama Peder Petrus, şu kulübede günahlarını dillendiren insanların anlattıklarından daha farklı değil benim yaptığım.

- Günah çıkartmayı bu kadar hafife almayın sevgili Zavebe. Hatayı işlemek kadar ağırdır itiraf etmek.

- Bakın vaktim yok bana Aheliâ'yı yeniden görebilmem için yardımcı olmalısınız.

- Dilinizde süslediğiniz cümlelerle sizi dinleyen cemaati ki tek suçları inançlarını iki dudağınızın arasına bırakmaktı kandırabilirsiniz ama beni değil, üzgünüm.

Zavebe iki elini yanlarına doğru açarak dün gece Aheliâ'nın yanında söylediği sözleri bir kez daha tekrar etti. Bu kez boşlukta duran avucundaki çim parçaları değil bizzat Rahibin kendisiydi.

- Kiminle ya da ne ile muhatap olduğun hakkında hiçbir fikrin yok. Senden sadece yardım istiyorum. İçine düştüğüm hatadan kurtulabilmek için o kızla görüşmeliyim.

Ayakları yeniden kilise zeminine değdiğinde peder Petrus'un gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Konuşmasına fırsat vermeden işaret parmağı ile dudaklarını kapadı Zavebe.

- Size hiç bilmediğiniz bir dünyanın kapılarını aralayacak bilgi cümleleri öğretebilirim. Yeter ki yardım edin. Ev, ev dolaşmak zorunda bırakmayın beni.

- Ya..yarın sabah yine gelecek erken saatlerde. Sana haber veririm. A.. ama lütfen git ve işini hallettikten sonrada sakın bir daha bu kiliseden içeri girme.

- Peki karşılığında?

- Tanrı'nın hoşnut olmadıklarının hediyesi kara bir lekeden öteye geçemez. Git yeter.

LÂ' nın ÖYKÜLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin