Eva, Lâ'yı ıslak elbiseler içerisinde görünce çok şaşırdı.
- Sana fazla uzaklaşmamanı söylemiştim Lâ. Başına kötü bir şey gelmiş olmasından çok korktum.
- Kötü bir şey mi? Benden daha kötü ne olabilir ki?
- Neden elbiselerin ıslak? Sakın bana göl kenarına gittim deme.
- Gittim, hatta içine de girdim. Eldivenlerimi de merak ediyor musun Eva? Onlarda o gölün dibinde.
Sonra sol avucunun içini gösterdi Eva'ya.
- Bak bunu da ben yaptım. Beni hiç almamalıydı Aegina. O kovukta kalmalıydım.
Eva sessizliğini korudu. Endişesini gizlemeye çalışarak Lâ'ya sarıldı.
- Şu küçük omuzlarında taşıdığın yükü alabilmeyi ne çok isterdim bilemezsin. Sevgimden başka sana verebileceğim hiçbir şeyimin olmaması ne kötü. Büyünce beni çok daha iyi anlayacaksın.
- Büyümek mi? Beni hiçbir zaman rahat bırakmayacaklar. Uyumak istiyorum. Sadece uyumak.
Eva, küçük kızı kucağına alıp odasına çıkardı. Kirli ve ıslak elbiselerini özenle değiştirdi. Ilık su ile ellerine ve ayaklarına pansuman yaptı. Yüzünü temizledi. Sonra da yanına uzanıp saçlarını okşamaya başladı. Odayı aydınlatan gün ışığı yerini usulca karanlığa bırakırken Eva ve Lâ uykuya daldılar.
Eva yeniden gözlerini açtığında gün bir kez daha ağarmıştı. Aceleyle doğruldu. Telaşı yanı başında kimsenin olmayışındandı. Yatakta tek başınaydı. Acele ile merdivenlerden mutfağa indi. Birkaç kez seslenmesine rağmen Lâ'dan cevap alamayınca daha da endişelenmeye başladı. Küçük kız evin hiçbir yerinde yoktu. Korku dolu gözlerle mutfağın bahçeye açılan kapısından dışarıya çıktı.
- Günaydın Eva!
Eva, elindeki çiçekleri kendisine doğru uzatan Lâ'yı görünce derin bir nefes aldı.
- Çok güzel uyuyordun. Bir kraliçe gibi. Ben de gidip sana bu çiçekleri topladım.
- Seni göremeyince çok korktum. Sandım ki....
- Endişelenme dün gece hiç rüya görmedim. Dün yaptıklarım için de senden özür dilerim. Ama artık ne olursa olsun eldiven takmayacağım.
- Bunu Adam dönünce bir kez daha konuşalım ama o zamana kadar sen nasıl istersen öyle olsun.
- Bugün kahvaltımızı yaşlı porsuk ağacının altında yapalım mı?
- Ayağın biraz iyileşince yerinde duramaz oldun küçük hanım.
- Söz bugün bütün gün sana yardım edeceğim. Evden ve çiftlikten uzaklaşmak yok.
- Hadi bakalım o zaman. Tut ellerimden de önce güzelce temizlenelim. Ardında da senin porsuk ağacının gölgesinde yaparız kahvaltımızı.