CİDDİ TEHDİT

176 43 25
                                    


Benim kitap kurtcuklarım nasılmış bugün 🐛? Selam olsun buradan onlara🙋‍♀️. Bizim kızları bugün uyandırdım 🌅. Bakalım Tuğçe'nin uyandığındaki tepkisi ne olacak?  Hiç boşuna heveslenmeyin Eylül ve Tuğçe ballarım asla onlara yüz vermez 😒. Neyse verip vermediklerini birlikte öğrensek daha iyi olur💫.  Hadi bakiiiim👻 ben yazdım📝 siz de okuyun👓 Herkes görev başına💂‍♂️.

       Bazen her şey üst üste gelir. Hayat sizi, öyle bir sınar ki dayanacak gücünüzün kalmadığını bile bile sabredersiniz. Ya da sabretmeye çalışırsınız. Olay üstüne olay yaşamak zor.
       Bazende acılarınızla ve korkularınızla güçlenizsiniz. Acılar, korkular ve hatta yaranıza basılan tuzlar bile sizi öylesine güçlendirir ki üstünüze laf koyacak kimseyi tanımazsınız. Yaranıza tuz basan insanlardan uzak durmayın. Aksine yaranızı saranlardan uzak durur. Yaranızı saranlar sadece bir kaç gün yanınızda durur, yaranıza tuz basanlarda aynı şekilde. Tek bir fark var ise yaranıza tuz basanlar sayesinde güçlenir, yaranızı saranlar yüzünden de güçsüzleşirsiniz.

             Yüzüme gelen ıslaklık, uyanmamın birebir sebebiydi. Kokusu iğrençti. Çok tanıdık bir kokuydu. Elimle yüzümü silerken, Tuğçe’nin öksürüklerini duyar duymaz gözlerimi hemen açtım. Eliyle ağzını kapatmış, odanın banyosuna giriyordu. Elime baktığım da ıslaklığın su değil de Tuğçe’nin kusmuğu olduğunu fark ettim. Birde tiksinmeden koklamıştım. Allah’ım sen beni ne ile sınıyorsun? Bu iğrenç manzaranın karşısında benim de midem bulandı.
         Yatağımdan fırlayıp koşarak banyoya girdim. Her yer iğrenç kusmukla doluydu. Tuğçe ise yüzünü yıkıyordu. Gerçekten ona kızgındım. Bizi düşürdüğü hale bak. Yine de bir şey söyleyerek onu üzmek istemiyordum. Bir daha yapmayacağına ve pişman olduğuna kefildim.
          “İyi misin?” diye sordum. Yavaş yavaş yüzüme baktı.
          “Biz neredeyiz?” Bilmiyor mu?
          “Hatırlamıyor musun?”
          “Bazı şeylere evet, bazı şeyleri hayır.” O zaman içmeden öncekileri hatırlıyor sonrakileri hatırlamıyor olmalıydı.
          “Berklerdeyiz. Dün çok içtin. Kalacak yerimiz olmayınca da burada geldik.” Diye kısa bir açıklama yaptım. Berkler de kalma konusunda kısa bir fikir ayrımı yaşadık. Sanki ben istediğimden geldim. Başka çaremiz varmış gibi bir de beni yargılıyordu.
       Onunda benimde üstümüz hep kirlenmişti. Kenarı çekilmesiyle suyu atıp bol bol yüzümü yıkadım. Ne kadar kardeşim olsa da kusmuklarından tiksinmemek elde değildi. Yanımızda başka kıyafetimizde olmadığından bu kusmuklara nasıl çare bulacağımızı bilmiyorduk. Üstümüz başımız leş gibi kokuyordu.
             “Neden izin verdin?” Sanki hiç uyarmamışım gibi konuşuyordu. Bana nasıl bağırdığını hatırlasa şu lafı ettiğine pişman olurdu.        
            “Keşke dünkü o halini hatırlasan.”
            “Çok mu rezil oldum?” Kendini nasıl da biliyor. Bir de bize yaşattıklarını bilse… Tek rezil olan kendisi değildi ki bizi de rezil etti. Hepsini teker teker anlatacaktım ama önce burayı temizlememiz ve üstümüze bir şey bulmamız gerektiğini söyledim.
        Aynen de dediğim gibi yaptık. Her tarafı güzelce temizledik. Kirli kalan tek yerimiz üstümüzdü. Berk yan oda da olduğunu söylemişti. Saat on bir buçuğa geliyordu. Muhtemelen şimdiye uyanmış olmalıydı. Uyanmasa bile uyanmak üzeredir.
                   Yan odanın kapısına geldim ve kapıyı hafifçe çaldım. Ses yoktu. Tuğçe beni oda da bekliyor olacaktı. Onun üstü daha fenaydı. Bir kez daha çaldım ama ses yine yoktu.
              “Berk! Müsait misin? Geliyorum bak.” Ses yine yoktu. Kapıyı hafifçe araladım.
           “Berk?” cevap yine yoktu. Günah benden gitti. Hemen içeri girdim ve yavaş adımlarla yatağa yaklaştım. Yatakta biri vardı ve bu Berk olmalıydı. Filmlerdeki gibi gizli aşklarıyla buluşmak için çarşafın altına yastıkları dizmediyse, Berk’ti. Çarşafı açmadan üstünden biraz dürttüm.
          “Berk?” yine cevap yok. Çarşafı hafif kaldırdım ve omzunun görüleceği şekilde açtım. Omuzundan da anlaşılacağı gibi üstünde tişört yoktu. Geniş omzunun daha da aşağısını görmemek için elimi çarşaftan çektim.
         “Berk, uyan artık!” Bir şey mi oldu acaba? Niye ses vermiyor? Elimle omzunu tuttum ve sert bir şekilde tekrar dürttüm. “Berk! Uyan, Berk.” İçimde ani bir korku birikti. Öldü mü yoksa?

YILDIZI BOZAN PARÇA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin